- Kategori
- Sivil Toplum
Ey mezar gömücüleri!

Kaç zamandır zoraki bir sabırla bekliyoruz. Her gün bekliyoruz. Her an bekliyoruz. Artık hayat bulmak, anlamlı yaşamak, değer verilmek istiyoruz...
Izdırapsız, kemer sıkmasız, namusunu haysiyetini bedel vermeden acısız bir çağdaşlaşmak, hatta çağın devletlerini kat kat geçmek… Yaşadığımızı bilmek istiyoruz.
Bu ülkede yaşayan, sade ve mutlak çoğunluğun etiketsiz bir ferdi olarak, yani avam diliyle soruyorum :
Azınlık değil çoğunluk için insan haysiyet ve onuruna yaraşır bir geçim ve şerefle yaşamak istesek. Çok şey mi istemiş oluruz?
Öyleyse, artık bir ses bekliyoruz. Yıldırım gibi müthiş, anne sesi gibi tatlı ve munis… İnsanımızı yalancılık, kendi insanına karşı kin ve garazla dolu olmak, hıyanet, haksızlık, tembellik, israf, gösteriş, kalbimizi lebaleb dolduran intikam hisleri vesaire son yıllarda edindiğimiz pis alışkanlıkların kölelik zindanından çıkaracak; üstümüzdeki kalın uyku tabakasını yırtıp: doğruluğun, güvenirliğin, sadakatin, gayret ve çalışma şevki, muhabbet, iktisat, kanaat, yardımseverlik, fedakarlığın ışık ve ferahlığında gözlerimizi açtıracak bizi bin basamak yükseltecek bir ses...
Irkımın medeniyetini, yeniden dirildiği senede dünyaya hükmettirecek bir ses… Çıkarlarını milletimin gelişmemişliğinde, zillet ve sefaletinde, zararında arayanların soluklarını ta karınlarına gömdürecek mucize bir ses.
Evet şimdiye kadar elimiz kolumuz bağlanmış, karanlık, ümitsiz bir mezarda idik. Artık dirilmek istiyoruz. Herkesin görüşünün dinlendiği, itibar edildiği kıymetli ise hayata geçirildiği, ortak aklın, milletin egemen olduğu, Amerika ve Avrupayı 100 sene geride bırakacağımız bir yaşam istiyoruz..
Ne dersiniz? İstesek mi acaba?