- Kategori
- Deneme
Eymir'de Çiçek açma zamanı

Badem
Uzun zamandır yazmadığımdan olsa gerek, defalarca yazdığımı sildim. Duygularım çoşmuş, kabarmış ama sözcüklerim yarım yamalak kalmıştı. Bu bahar ilk defa bir karar aldım. Hiç değilse haftada bir gün kendimi doğaya bırakacaktım. Ankara'da sevdiğim bir kaç park, bahçe vardır. Fırsat buldukçada oralara giderdim. Ta ki Eymir ile tanışana kadar. İlk defa ormana gittiğimde ürkek bir tavşan gibiydim. Hangi yol beni nereye götürür? Issız mıdr? Karşıma köpek çıkar mı? gibi bir çok tedirginlikten sonra ormanı keşfetmeye başladım. Yanıma fotoğraf makinasınıda aldım. Her dikkatimi çeken güzelliğin fotoğrafını çekmeye başladım. Şubat ayının ortalarında doğa henüz yeni uyanıyor. Çam ağaçları dışında dalında yaprağı olan ağaç yok... Mart ayındayız. Tüm ağaçlar tomurcuk vermeye başladı... Nisan ayındayız Ağaçlarımız çiçeklerle donandı... Her tarafta kır çiçekleri belirdi. Daha önce hiç farketmediğim mor gelinciklerle tanıştım. Asla ismini bilmediğim ilk fırsatta öğreneceğim otlar serpilmeye başladı. Kuşlar neşe içerisinde ötüşüyor.. Ormana her gidişimde de mutlaka bir kaplumbağa ile karşılaşıyorum.
Ankara'nın bu saklı cenneti benim içimde de gizli bir baharın olduğunu hatırlattı. Doğadaki değişimle birlikte ben de değiştim. Yüreğim tomurcuklandı önce, şimdi çiçek açmaya başladı. Sevincimden şarkılar söylemeye başladım. Ormanda yürürken bazen sağıma soluma bakıyorum. Kimsenin olmadığını anlayınca kendi kendime dans bile ediyorum. Bu neşe özlemini duyduğum ruhuma kanat taktıran içimin, içime sığmadığı an. Yeniden bir doğuş gibi. Bu neşenin kaçmasını istemiyorum. Ve bırakıyorum kendimi olduğu gibi yeni başlayan sevdalara...