Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

15 Ocak '13

 
Kategori
Eğitim
 

Ezbercilik ve brokoli...

Ezbercilik ve brokoli...
 

EZBERCİ EĞİTİM…

Benimle aynı yaşta olanlar o kadar çok Milli Eğitim Bakanı ve yanı sıra her gelen bakanın kendine göre en iyisi dediği eğitim uygulamalarına şahit oldular. Şahsen ben ne kadar Bakan geldi hatırlamıyorum bile. Tek hatırladığım eğitim sistemimizin defalarca değiştirildiği ve uygulanan bu eğitim programlarının ülkenin ve çocuklarımızın geleceğini paramparça ettiğidir…

İşin ilginç yanı, her gelen Milli Eğitim Bakanı kendisinden önce yapılanları kulak ardı eder kafasına göre yeni bir uygulamayı ortaya koyar ki bu uygulamaların hiçbiri bizim bakanlarımızın kendi kafasında oluşturduğu, kendi halkına çocuklarına uygun diye nitelendirdiği uygulamalar olmayıp tamamın diğer ülkelerin artık vazgeçtiği bir kenara koyduğu uygulamalardır.

Lütfen dikkatle bakın bugün dahi olan uygulama bizden önce kaç ülke tarafından uygulanmış ve bir kenara bırakılmış uygulamalardır, görün.

Ne utanç vericidir ki bu ülkenin bakanları vekilleri bilim adamları kendi halkının kendi çocuklarının yapısına durumuna yaşam biçimine ve geleceğine ilişkin “Türk Eğitim Sistemi” diye adlandıracağımız bir eğitim sistemine imza atamıyorlar.

Bilim ve ilim asla “dindarlıkla” yan yana gelemez tüm çağdaş gelişmiş modern ülkeler bunu çok uzun yıllar önce fark etmiş dini bilim ve ilimden daha doğrusu eğitimden uzak tutmayı başarmışlardır. Her şeyi taklit etmeye sanki kendi düşüncesi gibi sunmaya alışık bakanlarımız yönetenlerimiz bunları dikkat almazlar, işlerine gelmediğinden ya da çıkarlarına böyle yaradığından…

Bu yeni de değil, bizim ülkemizde sadece bugüne has bir uygulama olmamış ta imparatorluk zamanından gelen bir alışkanlıkla eğitimin içine din dindarlık ve dini yasaklamalar sokulmaya çalışılmaktadır. İşte bu nedenle de eğitim sistemimizde bilim ilim değil “ezbercilik” egemen olmaktadır. Çünkü bilimin insanlık adına yapmayı tasarladığı hemen her konunun önüne dini yaklaşımlar set çekmektedir. Kitaplarımızdaki bilgiler yetmiş sene öncesinde de vardı şimdi de aynı konular işleniyor.

Dün çok değerli öğretmenim İnci Türeli bu konuda bir yazı göndermiş, diyor ki;

“Ezberci eğitime ilişkin bilimsel yaklaşım bize gerekli ikazları yapmaktadır. Buna göre;  Ezbere dayalı eğitim sistemi öğrencileri beynin sol lobuna hapseder, yaratıcılığı, bütünü görmeyi ve sezgiyi artıran sağ lob ise köreltilir. Bu yüzden öğrencilerin üretkenlik potansiyelleri kat kat azalır” diyor…

Bu konuda defalarca yazdım birçok öğretmenimiz akademisyenlerimiz gündeme taşıdı, konuşuldu tartışıldı ama yemin ediyorum yaklaşık elli senedir en ufak bir değişiklik dahi olmadı. Deneme yanılma ve yeniden deneme usulüyle eğitim sistemi ne kadar başarılı olursa oldu…

Bugün dışa bağımlı ülke olmamızda üreten değil tüketen toplum olmamızda en büyük etken bu eğitim sistemimiz ve eğitim sistemimizdeki bu garip tutumda ısrardır.

Ülkemizde sınav sistemlerimizde yapılan kimilerine göre köklü değişiklikler aniden öğrencilerimizi “özel dershanelere” muhtaç etmiş öğretmenlerimizin eline tutuşturulan “müfredat” programları ise “dershaneleri” öne çıkarmaya yetmiştir. Bugün ülkemizde yükseköğretim hakkına sahip olabilmenin temel kuralı dünyalar kadar masraf yapıp çocuklarımızı “özel dershanelere” göndermektir. Ne ilginçtir ki özel ve paralı okullardan mezun olan çocuklarımızda aynı şekilde dershanelere muhtaçlar, o halde neden “özel okuldur” sorgulamak ihtiyacını bile duymuyoruz.

Dün bir haberi değerli dostum Oğuz Kakıcı paylaşmış, yeni YÖK yasasında tasarlanan bir değişikliğe göre üniversitelerimizde öğrencilerin oy hakkı olmayacakmış…

Hangi akıl kendi okullarında kendi eğitim merkezlerinde en büyük müşterilerinin oy hakkının olmamasını talep edebilirse ediyorlar. Bunun adı ODTÜ de olan olaylara misilleme değilse ya da göster çek korkut ve tepkilere bakarak uygulama değilse gerçekten “vahim” dir. Yani karar bana göre tamamen siyasidir ve baskıcı düzenin eseridir.

Bu ülkede işçilerin memurların elinden en büyük güvenceleri olan sendikaları aldılar, emeklerinin karşılığı kuşa döndü, yaşam ve iş garantileri neredeyse sıfır,  benzeri olarak öğrencilere de uygulanmak istenilen hemen her türlü baskı ile de onlara çeki düzen vereceklerini düşünüyorlar demek ki… Oysa eski bir akademisyen olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki “öğrenciler” üzerinden güdülmek istenilen her türlü siyaset mutlaka geri tepecektir. Şu anda öğrencilerimden biliyorum hepsinin tek düşüncesi bir an evvel adam gibi bir eğitim alıp kendilerine ailelerine ve ülkeye yararlı birey olarak hizmet etmektir. Yoksa hiçbir siyasi yapının hiçbir dini ve ideolojik kavramla ilgilenmiyorlar. Tek istedikleri başarılı kalıcı ve yararlı bir eğitim alabilmektir.

Üniversitelerimiz özgürlüğün birey olmanın geleceğin önemli insanlarının hayata atıldığı yerlerdir, ne hakkınız var siyasi ve dini duygularınızı tatmin etmek için anlamsızca kararlara imza atmaya…

Bir fıkra anlatayım da ondan sonra son sözümü yazayım;

“Bir kadın brokoli almak üzere markete gider. Manav bölümüne gider etrafına bakar göremediği içim manav bölümü sorumlusuna sorar: Brokoliniz var mı bayım?

Adam ‘hayır hanımefendi bugün yok yarın gelin,’ der.

Kadın birkaç saat sonra yine gelir ve sorar “Brokoliniz var mı bayım?

Adam bayanı tanır ve “Hayır hanımefendi az önce de söyledim “bugün” brokolimiz yok…

Kadın gider ama birkaç saat sonra tekrar döner ve aynı şekilde “Bayım, brokoliniz var mı?”

Adam çileden çıkar ve “Domates kelimesindeki d.o.m nasıl okunur? Diye sorar kadına.

Kadın “DOM” diye yanıtlar.

Peki, ‘ Patates’ kelimesindeki p.a.t nasıl okunur? Diye sorar.

Kadın gülerek; “PAT” diye yanıt verince; Brokoli kelimesindeki “defol” kelimesi nasıl okunur.

Kadın düşünür ve şaşkınlık cevap verir; Ama “Brokoli kelimesinde “Defol” yok ki…

Bunun üzerine adam derin bir iç çekerek:

“Hanımefendi bende size sabahtan beri bunu anlatmaya çalışıyorum. “Brokoli yok…”

Defalarca yazmamıza konferanslarımızda anlatmaya üniversitelerimde tartışmalara rağmen adam gibi bir “eğitim” sistemimiz de yok içinde bilim ilim olan ders programımızda, ne yazık ki hala anlatamamışız, beyler bayanlar; Bilim ve imin içinde “DİNE” yer yok…

Yoksa aynı tas aynı hamam devamdır, böylece özel dershaneler ve sınav sistemindeki mantıksızlık anlamsızlık daha çok “eğitim” reformu da yaptırır adı sanı bilinmeyen daha çoook  “Bakan” da eskitiriz…

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara