Facebook'u kapattım, sıra Blog'ta

Şu sanal âlemin içine balıklama girdim ya.

45 yaşından sonra internet faresi oldum ya.

Gerçek tarla farelerini özler oldum.

Sanal âlemde karşımda bulunan farelerle aramızda yazışmaya dayalı iletişimin ne kadar boş olduğunu yeni yeni anlamaya başladım.

Ben geri zekâlıyım ki yeni anladım.

Ben geri zekâlı bir internet faresiyim.

Kabul ediyorum.

*

Bana internette laf atan, gerçek hayatta yanımdan geçerken selam bile vermeyen insanları bu interinek sayesinde öğrendim. İnternet diyecektim. İneklere de hakaret ettik. (Özür dilerim inekler)

Çok önemli konularda, klavye ile boğuşup ortaya güzel yazılar çıkarmaya çalışırken, boşuna uğraşmışım.

Kimse ciddi yazıları okumuyor.

Kıytırık bir yazıya, “bir günde 8 bin kişinin” tıkladığını görüyorum.

Azıcık aklım var, o da defolup gidecek başımdan.

Çıldıracağım ya!

Kesin, bu tıklama işinde bir katakulli var!!??

Bi de aklıma şu geliyor.

“Bir günde 8 bin kişinin tıkladığı bir blog yazarının, blog yazmakta ne b.k işi var?

Git büyük bir gazetede yaz. Senin tıklama sayın çok iyi. Benim bir haftalık tıklama sayım, 75 tıklama. Benden bir b.k olmaz. Sen niye, benim gibi basit bir blog yazarının sahasında geziniyorsun? Git sana, böyük bir gazetede dörtköşe versinler.”

Benim defolup gitmem lazım.

Gitmiyorum, hâlâ ahlât ağacı altında, armut bekliyorum.

 İlyas Salman’ın bir filminde dediği gibi, ”en büyük salak benim.”

*

Sevgili yazarımın, blogdaşımın birisi, bir yazı yazmış.

Şöyle eften püften bir yazı.

45 yorum almış.

K..çım tavana vuruyor billahi!

Yorumcuların, neyi yorumladıkları belli değil.

Aralarında sözleşme olan blogdaşlar var herhalde.

“Ayşeciğim, ne güzel yazı.” ” Osmancım, yazına bayıldım vallahi”

“Kikiru kukuru” devam.

Paslaşıyor millet, pas-la-şı-yor-laaaar!

Biz de ciddi ciddi yazıp bekliyoruz.

Bekle!

 Çanakkale Boğazı’ndan Kurtalan Ekspresi geçecek.

Atlar gidersin, İstanbul’a doğru.

Milliyet’e başyazar olursun.

*

Tekirdağ’dan “Ali GÜLCÜ” arkadaş vardı.

Çekti gitti.

Balıklar denizde öksüz kaldı.

Balık tavaları ne oldu bilmiyorum.

Sanki Trakya yerle bir oldu.

“Ali GÜLCÜ” haklıymış gitmekte.

Bu gidişi sevmesem de, ben de gideceğim.

*

45 yaşında girdim bu sanal âleme.

Fesbuk’ta, başıma bir sürü müftü, pirefesör, akıl verici, ukalaist, ardiyanus,  toplandı.

Hepsi hakaret etmeyi öğrenmişler sadece. Verip veriştiriyorlar.

Canlı görüşmelerde susuyorlar, facede parmaklarıyla alabildiğince gevezelik ediyorlar.

Kapattım.

Kurtuldum, festen takkeden.

Şimdi sıra blog’ta

Bakalım, ne kadar dayanacağım?

Blog altında kalmaya ne kadar direnç göstereceğim?

Bu durumu zaman gösterecek.