Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Fakir balıkçı

Çok uzun yıllar önce ülkelerden birinde çok fakir bir balıkçı varmış. Balıkçı her gün erkenden kalkar eski kayığına biner ve balık tutmaya gider akşam altı gibi gelirmiş. Bu baIıkçının bir tane de oğlu varmış. Bu çocuk çok akıllı biriymiş. Ama baIıkçının onu okula gönderecek parası yokmuş. Fakat çocuk babasının ona verdiği bir kaç lirayla gidip ders kitapları alırmış ve böylece kendini eğitirmiş. Ayrıca da bu işi herkesten gizli yaparmış. Birde balıkçının yıllar önce onu terk eden bir karısı varmış ve bu kadında oğlu gibi çok akıllı bir insanmış. Balıkçının oğlu her gün balık yemekten bıksa bile bunu hiç bir zaman belli etmezmiş. Çünkü o babasının balıkçı olmak istemediğini ve bunu söyleyince onu çok kıracağını bilirmiş. Baba oğul öylece yaşayıp giderlermiş.

Günlerden bir gün evin kapısı çalınmış. İkisi de önce şaşırmışlar. Çünkü onların köhne evine kimsenin gelmeyeceğine eminlermiş. Birkaç saniye sonra balıkçı kalkmış ve kapıya doğru ilerlemeye başlamış. Tam kapıyı açacakken birden durmuş. İçini bir korku kaplamış. Ama biraz sonra cesaretini toplamış ve kapıyı açmış. Karşısında yırtık pırtık kıyafetli elinde minik bir çantası ve incecik yağmurluğuyla balıkçının yaşlarında bir kadın duruyormuş. Balıkçı kadını içeri buyur etmiş. Balıkçının oğlu da kadını görünce bir an içi ürpermiş. Ama sonra bunun yersiz olduğunu anlamış. Kadın balıkçı ve oğlu birden çok sıcak bir muhabbete girmişler ve hemen kaynaşıvermişler. Sonra kadın kendi hikayesini anlatmaya başlamış. Anlatmış da anlatmış... Yaklaşık yarım saat sonra susmuş. Sonra balıkçıya dönüp burada kalmak istediğini, ev işlerine yardımcı olacağını, onlara yemek pişireceğini hatta maddi yardımda bile buluna bileceğini söylemiş. Balıkçı önce şaşırmış. Sonra birden bu kadına acımış. Nedeni ise kadın hayatını anlatırken ailesini kaybettiğini ve hiç parası olmadığını söylemiş. Balıkçı da bu durum da kadının teklifini kabul etmiş.

Aradan yıllar geçmiş. Çocuk büyümüş, balıkçı ve kadın yaşlanmış. Bu arada çocuk giderek daha bilgili olmaya başlamış. Fakat bunu hala babasından ve kadından saklıyormuş. Nedeni ise babasının ona kızacağından korkmasıymış. Günlerden bir gün çocuk arkadaşlarımla buluşacağım bahanesiyle evden çıkmış. Şehirde bir okula girmiş ve öğretmenlik yapmak istediğini, fakat okul bitirmeyip kendi kendisini yetiştirdiğini söylemiş. Müdür önce kabul etmese de sonra deneme şartıyla bunu onaylamış. Sonra müdür onu bir sınıfa götürmüş ve öğretmenliğine başlamış. Sınıfta kırk öğrenci varmış. Hepsi de çok tatlı ve akıllıymış. Yeni öğretmenlerini çok sevmişler.

Çocuk yani genç adam eve döndüğünde babasını ve kadını karşısına almış ve tüm çocukluğundan beri olanları anlatmış. Kadın ve balıkçı bu duruma çok şaşırmışlar. Ama şaşırdıkları kadar da sevinmişler. Yine aradan aylar yıllar geçmiş. Genç adamın maaşı artmış. Zaman ilerledikçe de iyi bir öğretmen olmaya başlamış. Bundan dolayı özel bir okulda öğretmenlik yapması gerekiyormuş ve böylece balıkçı kadın ve genç adam şehrin göbeğinde minik bir villaya taşınmışlar. Tabi genç adamın maaşı iki kat daha artmış ve çok güzel bir hayat yaşamaya başlamışlar. Bahçelerine çiçekler meyve sebzeler ekiyorlarmış. Ayrıca kadına da çok alışmışlar. Hep beraber mutluca yaşıyorlarmış. Fakat günlerden bir gün genç adam biriyle evlenmiş. Bunun üzerine evden taşınmışlar ama balıkçı ve kadın evde kalmış. Genç adamın karısı çok güzel ve zenginmiş. Beraber bir villaya taşınmışlar. Çocukları olmuş. Bu arada aralarındaki en mutlu kişi balıkçıymış. Torunlarını çok seviyormuş.

Sonra aradan yıllar geçmiş. Balıkçı ölmüş. Genç adam çok üzgünmüş. Fakat yapacak bir şey olmadığından sesini çıkaramıyormuş. Genç adam ve karısı da artık yaşlanmış. Çocukları ise büyümüş. Onlarda babaları gibi çok akıllılarmış. Genç Adam yani yaşlı adam bu durumdan çok memnunmuş. Günün birinde eve yaşlı bir kadın gelmiş. Karısı evde olmadığı için kadınla yaşlı adam ilgilenmiş. Sonradan anlamışlar bu kadın yaşlı adamın annesini yeğeni yani yaşlı adamın kuzeniymiş. Beraber konuşmuşlar. Özlemlerini gidermişler. Yaşlı adamın karısı geldiğinde tanışmışlar ve aslında yaşlı adamın annesini çok kötü bir hastalığa yakalandığı için terk etmesi gerektiğini öğrenmişler. Yaşlı adam bu duruma çok üzülmüş. Ama bunu umursamayıp hayatını yaşamış. Üç yıl sonra da ölmüş. Onun ölümüne dayanamayan karısı da bir kaç ay sonra ölmüş ve onlardan geriye büyük bir servet, koca bir konak ve çocukları kalmış.

 
Toplam blog
: 18
: 1098
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

1996 yılının oldukça sıcak bir vakti olan 9 temmuz günü dünyaya geldim. Sonradan İstanbul'a taşın..