Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '22

 
Kategori
Turizm
 

FAKİRLİK PAHASINA ZENGİNLİK

ZENGİNLİK, BAŞKA İNSANLARIN VE DOĞANIN FAKİRLİĞİ VE TÜKENMESİ PAHASINA OLMAMALIDIR.

Benim zenginliğim senin fakirliğin pahasına, senin zenginliğin benim fakirliğim pahasına olmamalı... Her hangi birinin zenginleşmesine karşı değilim. Ancak bu zenginlik bir başkasının fakirleşmesi veya dünyamızın tükenmesi pahasına olmamalıdır...

+Gelirler-Giderler=Kar veya Zarar,  

Kar = Büyüme = Zenginlik,

Zarar = Küçülme = Fakirlik,

Zenginliğin bedeli = başka insanların ve doğanın fakirliği,

Fakirliğin bedeli = başka insanların zenginliği.

Nasıl ki Borsada bir gün/hafta/ay/yıl içerisinde ne kadar kar varsa, aynı şekilde o kadar da zarar vardır. Aynı şekilde Dünyadaki ticarette ve iş hayatında, Dünya ekonomisinde de bir gün/hafta/ay/yıl içerisinde (kayıtlı yada kayıtsız olsun) ne kadar kar varsa o kadar da zarar vardır. Yani birileri ne kadar zenginleşiyorsa, diğerleri ve doğa da o kadar fakirleşiyor. Böyle bir kısır döngü içerisinde dönüp duruyoruz...

Tabi ki kaliteli mal üretenler, hizmet üretenler tercih ediliyor ve ürettikleri şeyler başkaları tarafından (Toptancı/Perakendeci/Tüketici) kar  ile ödüllendiriliyor... Yani satın aldığınız şeye, tüm maliyetinin üzerinde bir bedel ödüyorsunuz.  Aldığınız mal ya da hizmetin fiyatı/tutarı da sizin maliyetiniz oluyor... Şöyle bir sonuca varabilir miyiz; Aldığımız ölçüde fakirleşiyoruz, sattığımız ölçüde zenginleşiyoruz... Bu sonuç dünyadaki her birey/aile/işletme/ülke için geçerli...Burada ilave edelim bazen değişik nedenlerden dolayı zararına da (Maloluş fiyatının altında) satabiliyoruz tabi bu da fakirleşmemizi hızlandırıyor... Tabi bu işlemleri yaparken  zenginleşen birileri, diğer bir çoklarını ve doğayı da fakirleştiriyor...

Kısaca bir çok insanın ve doğanın tükenmesi, fakirleşmesi pahasına zenginleşiyor insanoğlu...

Bir de bunu çok hızla,süratle yapabilmek için (hırslarımızdan olsa gerek) para denen mübadele aracını geliştirmiş insanoğlu... 

Çok iyi mal/hizmet üretmemiz, tercih edilmemiz anlamına geliyor olsa da, zenginleşmemiz diğerleri tarafından taktir ediliyor olsa da, zenginliğimizin, başka insanların ve doğanın fakirleşmesi, tükenmesi pahasına olduğu gerçeğini değiştirmez...

Bu güne kadar uygulana gelmiş ekonomi modellerinde hep bu yapılmıştır. Kimisi çökmüş kimisi hala uygulamada... Gelinen nokta ortada. Birbirimizi Zenginleştirirken yine birbirimizi ve doğayı fakirleştirerek tükeniyoruz... Hızla tükeniyoruz... Hem de bunun adına Ekonomi, kıt kaynakların verimli kullanımı, diyerek yapıyoruz bu tüketme işlemini...

Nereye kadar sürer bu?

Bilemiyorum ama bunun hem insanlık için hem de doğa için hazin bir sonu olmalı... Sonsuz bir döngü olamaz bu durum...

Ne yapmalıyız?

Yapmamız gereken, doğanın ve başka insanların fakirleşmesi, tükenmesi pahasına zenginleşmemeliyiz... Zenginleşmemizi sağlayan karların belirli ve makul bir kısmını bizi fakirleşmeleri pahasına zenginleştirenlere ve doğaya aktarmalıyız...

İnsanoğlu, egolarından dolayı hep zenginleşmek ister. Bunun en üst sınırı dünyaya sahip olmaktır. Fakat bunu düşünürken bunun bedelinin diğer tüm insanların fakirliği ve doğanın tükenmesi gerçeğini aklına getirmez ya da düşünmez...  Tarihler boyu da hep aynı şeyi düşünmüştür, sahip olmak, sahip olmak ve sonunda en üst düzeyde dünyaya sahip olmak... İşte Moğol imparatorluğu, işte büyük İskender, işte Osmanlı imparatorluğu, işte İngiliz krallığı, işte Nazi Almanya’sı...  kaç kez denendiyse de olmadı bir türlü, iyi ki de olmamış... Çünkü insanlığa yıkımdan başka, insanlığı tüketmekten, köle haline getirmekten başka  bir işe yaramaz bu sahip olma güdüsü...  Dünyaya ve dünyadaki her şeye sahip olmanın, hükmetmenin, hükmeden, sahip olan dışında ( o da şüphelidir ya) kimseye mutluluk da getirmeyeceği çok açık...

Bu güne kadar yapılanlar hırsla zenginleşmek ve zenginleştiğimiz ölçüde silahlanmak. Ne için? Ne yapacağız bu silahlarla?  Efendim barışı sağlayacağız...  Hikaye... Silahlarla ancak insanlık mahvedilir, doğa mahvedilir. Yakıp yıkmaktan, mahvetmekten, öldürmekten başka bir işe yaramaz silahlar...

Ne yapmalıyız?

Çok fazla kar edebilme kapasitemiz olsa bile, zenginleştiğimiz ölçüde, bizim zenginliğimizi, fakirleşmeleri pahasına sağlayan diğer insanları da, çağın refah seviyesi ölçüsünde kalkındırmalı ve aynı zamanda doğayı da koruyup zenginleştirmeliyiz ki  diğer insanlar ve doğa da fakirleşmemeli... Bu durum, dünyadaki zenginleşmiş her sermaye sahibinin (devlet, gerçek ve tüzel şahıslar) düşünmesi gereken bir durumdur...  Kar edelim buna kimse karşı değil, fakat elde ettiğimiz bu karın bir kısmını günümüz rekabet koşullarında işletmeyi ayakta tutmaya, bir kısmını fakirleşmeleri pahasına diğerlerini zengin eden insanların refah seviyesini arttırmaya ve bir kısmını da verdiğimiz zararları bertaraf edecek şekilde doğamızı ve içinde yaşayan diğer canlıları koruyup yaşam şartlarını iyileştirmeye ve güzelleştirmeye ayırmalıyız...

Unutmayalım ki, yaptığımız ve elde ettiğimiz her şey bu dünyada kalıyor, diğer tarafa bir tek çorap bile götüremiyoruz.

Öyleyse bu hırs ve başka insanların yanında doğanın da fakirleşmesi ve tükenmesi pahasına zenginleşmeye çalışarak, insanlığın sonunu hazırlamak niye?

Dünyaya barış, tüm insanlara mutluluk, çağın gereklerine uygun refah ve yaşama sevinci getirecek, sosyal patlamalara neden olmayan, doğayı güzelleştirecek, insanları ve toplumları zenginlik pahasına fakirleştirmeyecek veya fakirlik pahasına zenginleştirmeyecek başka bir ekonomik modelin dünyamız için gerekli olduğunu düşünüyorum.

Fredman modeli artık dünyaya yetmiyor. Yeni bir ekonomik model bulmalıyız, düsturu ise; 

“Fakirlik pahasına zenginlik, zenginlik pahasına fakirlik” olmayan bir model.

 

14.06.2009

Adnan Şişman.

 
Toplam blog
: 177
: 9
Kayıt tarihi
: 21.08.15
 
 

1961 yılının sıcacık Temmuz ayının 12. Günü sabah serinliğinde, Üsküdar Zeynep Kamil doğum hastan..