Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '11

 
Kategori
Astroloji
 

Falla gitsin

Falla gitsin
 

Sihirli bir söz vardır: "Fala inanma falsız da kalma!" Bu sözde mistik güçler var, abisi! :)))


Fal meselesinin mitolojisini tam anlamı ile bilmek için mitolojinin de bilinmesi gerekir. Mitoloji, efsaneler ile gerçeklerin birbirine karıştığı bir alandır. Çin, Mısır ve Eski Yunan tarihinde olduğu kadar -hatta çok daha fazlası- Anadolu’nun Asur, Sümer, Lidya gibi devletlerin tarihlerinde de rastlanan ve benzerlikler gösteren özellikler vardır. Bunlardan en önemlisi: Tanrılardır. Çünkü yöneticilerin güçlerini tescillemek için Tanrılara ihtiyaçları vardır. Bu ilahi tasdik makamı, hiyerarşide bugün bile bazı ülkelerin fermanlarında kendisini: ‘Tanrı adına’ ifadesi ile korur. 

İşte bu batıl bilimin en temel görevi Tanrılar ile haberleşmektir. Tanrı dediğin, öyle basit insanlar ile konuşmayacağına göre, üstün insanlar dışında kimsenin anlamayacağı bir iletişim gereklidir. İlk çağlarda rüzgar, yağmur, kar, fırtına ve şimşekler ile iletişim kurduğuna inanılan Tanrıların her biri gökyüzündeki yıldızlara yerleştirilmiştir. Daha modern bir mitolojik süreçte ise bunların birbirleri ile konumlarından yorumlar çıkarılarak günlük hayata uygun yorumlar yapılmaya başlandı. Bu yorumları yapmanın iyi bir iş olduğunu fark edenler hemen tabelayı diktiler: “Falcı”, “Kahin”, “Büyücü” gibi işleri yapanlar tamamen absürd ile de uğraşmadılar… Şifalı ve zehirli bitkileri; uyuşturucuları, afrodizyak, anfetamin içeren kimyasal bileşikleri biliyorlardı. Sonuçta kralların, kral bulamayanlar ise şişman dere beylerinin kapısına, soytarının yanına kadrolu olarak işe giriyorlardı. 

Takvimin icadı ile gökyüzünün parsellenmesi ve bu parsellerden her birine birer mülk sahibi Tanrı oturtulması ise daha sonraki dönemlerde oldu. Babilli astrologlar milattan önce 600-500 arasında burçları belirledi. Ocak ayından Aralık ayına kadar 12 aylık takvim, gökyüzündeki 12 burçla eşleştirildi. Yüzlerce yıldır kemikleşen söylemlerin ve bazısı deneyimler sonucu oluşmuş kuralların bir araya gelmesi ile bugün astroloji denilen alan ortaya çıktı. 

Sakın ha! Astrolojiyi, astronomi ve astrofizik ile karıştırmayın. Bunların üçü de birbirinden ayrı alanlar. Ama bir tanesi pozitif bilim değil. O da: ASTROLOJİ. Diğer ikisi ise matematik ve fizik bilimlerinin birer alt dalı. 

Astroloji, yıldız dizilişlerinden yola çıkarak, herhangi bir burç döneminde doğanların yıldızların o anki pozisyonlarından nasıl etkilendiğini söylüyor. Bunu söylerken bilimsel bir temele dayandırmıyor. Astrologlar, söylemlerini oluştururken; astronomi biliminin yıldız pozisyonlarını kullanıyor, ama bu pozisyonları günlük hayat ve davranışlara nasıl etki ettiğini açıklamıyor… Yani: Davranışlarda oluşan (oluştuğu iddia edilen) değişim ile yıldız pozisyonları arasında ilişki olduğunu göstermiyorlar! 

Yol ve yöntem olmadan sadece sonuçlar üretiyor. Bu sonuçlara inanan ve işlerini, hayatlarını buna göre şekillendiren çok insan var. 

İşte böylesine bir bilim dışılık olayı varken, Minneapolis Toplum Bilimleri ve Teknik Üniversitesi’nin astronomi profesörlerinden Parke Kunkle, Almanya’nın en büyük gazetelerinden BILD’E: Dünyanın yörüngesindeki sürekli değişimi ve Ayın çekim gücü yüzünden burçların özelliklerinin farklılaştığını söylüyor. Çin takvimindeki 13 burçlu sistemin doğru olduğunu, hatta YILAN BURCU’nun eklenmesi gerektiğini söylüyor. 

Prof. Kunkle, bildiğimiz burçları altüst eden sisteminde hem yeni bir burç daha ekliyor, hem de burçların sürelerini ve yerlerini değiştiriyor. 

YENİ SİSTEMDE BURÇLAR ŞÖYLE:
OĞLAK: 20 Ocak - 16 Şubat
KOVA: 16 Şubat - 11 Mart
BALIK: 11 Mart - 18 Nisan
KOÇ: 18 Nisan - 13 Mayız
BOĞA: 13 Mayıs - 21 Haziran
İKİZLER: 21 Haziran - 20 Temmuz
YENGEÇ: 20 Temmuz - 10 Ağustos
ASLAN: 10 Ağustos - 16 Eylül
BAŞAK: 16 Eylül - 30 Ekim
TERAZİ: 30 Ekim - 23 Kasım
AKREP: 23 Kasım - 29 Kasım
YILAN: 29 Kasım - 17 Aralık
YAY: 17 Aralık - 20 Ocak 

Eğer işinizde ve hayatınızda astrologlardan aldığınız tavsiyelere bakarak karar veriyorsanız: Çok dikkatli olun. Başınıza her an beşinci kattan vinçle indirilen bir piyano -‘DANK!!’ diye- düşebilir. Daha kötüsü; sonrasında çizgi filmlerdeki gibi, yerde açılan bir delikten kafanızda salatalık şeklinde kocaman bir şişle çıkmanız da mümkün olmayabilir.
Kısacası hayal dünyasından uyanın demek istiyorum!
Hep sevgi ile kalın. 

Murat SEVGİ

 

Murat SEVGİ / Milliyet Blog Galeri:
http://www.facebook.com/album.php?aid=134790&id=679942416&l=33305e6cda 

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..