Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '08

 
Kategori
Deneme
 

Farkında mıyız beynimizdeki işlemlerin!

Farkında mıyız beynimizdeki işlemlerin!
 

Niçin farkında değiliz, iç organlarımızın metabolizmik işleyişinden. Neden fiziki-mekanik işleyişini duymuyoruz. Neden duyu-algılama sinir sistemimiz içe yönelik normal işleyişte çalışmaz da anormal durum halinde haberdar oluruz.

İnsan beyni 100 milyardan fazla nöron içerir her nöron kendisi gibi 10 000 nöronla etkileşim sağlayabilir. Komplike bir durumda ancak karmaşık değildir. Yapısal organik-fizyolojisi ve anatomik hücre yapısı, mikro-düzeyde belkide nano teknolojiden de incelenmesi daha ince dataylara sahip olduğu için halen anlaşılamamaktadır. Bir bakıma akıl yazılım, beyinde sabit disk ve işlemci aynı kütle içinde bulunmaktadır.

“yeni bir araştırma bol sayıda bulunan bir beyin hücresi türünün de, başka beyin hücrelerin yerine geçebildiğini kanıtladı. Hasarlı beyin dokularını onaracak tedaviler geliştirilmesi için yeni tekniğin, insanlar üzerinde denenmesi gerekiyor. Araştırmacılar, bir orijinal hücrenin 10 katrilyon türev beyin hücresine dönüşebileceğini, " öngörmektedirler. Sahi bu beyin hücrelerimizde mütemadiyen yenileniyor da edindikleri bilgi birikimini bir sonrakine nasıl emanet ediyorlar ? Bakın orijinal olan emanete hıyanetliğin yok oluşu, çünkü bilgi ve hatıralarımız devamlılıkla var olmaktadırlar.

"University of Florida profesörü Dennis Steindler’in yaptığı araştırmada, iki ayrı deneyde glial hücreler dış müdahaleyle dönüştürülerek evrimleri gözlemlendi. İnsan beyninde glial hücresi oldukça ‘olağan’ bir hücre tipi, zira bu hücrelerin sayısı ana sinir hücreleri nöronların yaklaşık 50 katı. Glial hücreler beynin gri sıvısının bulunduğu bölümlerde yer alıyor." (development dergisi-ntv/msnbc)

Beyinde hücreler nöronlar ve destek hücreleri olarak ikiye ayrılıyor. Nöronlar sinir sisteminin esas veri iletim işlevini görürken, destek hücreleri ise nöronlara yardımcı oluyor. Peki biz bu işlemlerin işleyişinden neden bihaberiz?

Muhteşem anatomik-fizyobiyolojik yapımızda öylesine düzen ve kurgulama yaratılış varki konfor ve sessizlik. İçine, dışına ses-etki duyumsaması (geçirmeyen) olmayan düzenleme. Bu sistem belkide frakans olarak algımızın dışında, tıpkı doğmadan ve doğduktan sonraki belli bir zamanı algılamayıp hatırlamadığımız gibi, bilinçliyeken bile benliğimiz oluşturan organik mekanizma bizi rahatsız etmeden çalışmaktadır. Tıpkı bir maddenin atomik yapı işleyişi gibi!

Rabbimiz öyle yaratmışki bizi kendimizi duyamıyoruz tanımlayamıyoruz. Tıpkı Rabbimiz’i fiziki olarak tanımlayamadığımız gibi. Düşünsenize iç organlarımızın çalışmaları değişik frekansta seslerle bütün çalışmalarını bilinçli olarak algılasak beyin işlemlerinin algılanır durumda olsa bütün bir karmaşa ve kaos ortamı oluşmazmıydı. Bu durum elbette ideal bir yaratılış ama neden hissetmeyiz! Tıpkı kompütürde çhiplerdeki işlemlerin algılanamadığı-duyulmadığı gibi.

Gerçekten sahibi olduğumuzu sandığımız vücudumuzdaki organlarımızın nerede ve nasıl olduğunu vaya hangi organlara sahip olduğumuzu bile eğer belli düzeyde eğitim alınmamışsa bilmediğimiz gibi, belki de hangi organlara sahip olduğumuzdan habersizizdir. Onlar bizim irademiz dışında görevlerinin başındadırlar. Onlara zarar verecek davranışlarda bulunmadığımız takdirde çalışmalarını başımıza da kalkmazlar, ama bizim beslenme ve çalışma anormalliklerimizden kaynaklanan onlara verdiğimiz zararda çok zaman kendimizi suçlu olarak görmeyiz. Nankörlük budur değil mi!

Gerçekten bütün organlarımız bizim bedensel ve ruhsal rahatlığımız için ne gerekiyorsa ona göre düzenlenmiş, bedenimizin sesini dinlemek bile organ metabolizmasının işleyişi değil belki anormalliklerin sinyali veya uyarıları olarak ya ağrı veya işlemlerinde ki sonuçların normalin dışında seyretmesi olarak gerçekleşen uyarılardır. Hastalık bulguları, tanıların fark edilmesini sağlayan durumlardır.

Bu durumlarda da yapılan işlemlerin yolunda gidip gitmediği yada çalışma ahenginde ki bozulmalardan ağrı sinyalleri vermektedir. işleyiş metabolizmik çalışmaların düşünce ve algılama sürecindeki etkileşimlerden habersiz kaldığımız organlar ancak devredışı kalınca yada buna yönelik durumlar oluşmaya başlarsa huzurumuzu bozuyor.

Bedenimizde normal işlemeyen ve "hastalık" olarak adlandırılan her tanım aslında bedenimizin bize mesajı. Bedenimiz bize duygusal-düşünsel-fiziksel anlamda hayatımızda bir şeylerin yolunda gitmediğini, yaşam serüvenimizi ve biyolojik ihtiyaçlarımızı yanlış veya eksik yaptığımızı anlatmaya çalışıyor.

Bu durumlarda da görüyoruz ki iç organlarımız ve beynimiz (bu ayrı bir katagorik adlandırma durumundadır) kendi normal işlemlerinde sessiz kalırken ancak bizim irademizle devreye girmemiz gerektiğinde uyarmaktadır. Ancak beyin işlemlerinin eletromanyetik ( quantlar denen titreşimler ) Kısa adı EEG olan beyin grafisi (elektroansefalografi) beyin işlevleri sırasında görülen çok küçük elektriksel değişimleri ölçümleyen bir sistemdir.
Bu dalgalarla ölçüm, içgözlem dinleme ve algılamanın dışındadır fakat bu yöntemlerle onların çalışmalarına tanıklık edebileceğiz.

Ama neden bu kadar konfor? Buna ne kadar şükretsek azdır!



Nariçi. 18.06.08

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..