Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

11 Ekim '16

 
Kategori
Futbol
 

Fatih Terim, Milli Takım’a zarar verdiğinin farkında değil mi?

Görüntüde ne var?

Sanki kapısına transfer yasağı dayanan bir takım...

Sanki “parasızlık” nedeniyle seçme özgürlüğü olmayan, eli kolu bağlanan bir teknik direktör...

Sanki kümede kalmayı “başarı” sayan/ sayacak bir yönetim...

Sanki teknik direktörünün eleştirilmesini “şehrinin manevi şahşiyeti”ne hakaret sayan “kent ahalisi”...

Sanki yola daha yeni çıkmışken her şey bitmiş havası...

O kadar “sanki” var ki...

Oysa kendi moral bozukluğunu sahadaki futbolculara havale ederek başarısızlığın yönünü değiştirmek isteyen bir teknik direktör var karşımızda. Üstelik, bütün olanaklar, “altın tepsi” içinde ona sunulmasına karşın...

Yetki deseniz, sınırsız... Bu, nerelere uzanır, nerede biter, kimse bilmiyor. Çünkü şimdiye kadar bunun ne olduğuna, bu yetkilerle ne yapıldığına ilişkin bir açıklama da yok. Önümüzdeki günlerde olacakmış.

Sözleşme deseniz, “boş mukaveleye imza attım” diyeni “dünya birincisi” yapıyor. Öyle bir sözleşme ki, alınacak çok, verilecek az. Sözleşmeden yola çıkanlar, “talep” edene mi, yoksa olumsuzluklar olmayacağını, verilenin karşılığının alınacağını düşünenlere mi tepki göstermeli?

(Ödülün olduğu yerde ceza yoksa, orada keyfilik başını alır gider. Keyfilik, iki kişiyi ilgilendiriyorsa, üçüncü kişiye laf düşmez. Ama geneli ilgilendiriyorsa bununla ödenmesi/ ödetilmesi gereken bir “bedel”i olmalı...)

*****

“Otoriter” denen Fatih Terim’in o yönünün aşındığı çoktandır belliydi.

Fatih Terim, bütünüyle eski Fatih Terim değil. Her meslekte gelebileceği yere her gelende görülecek durum, Fatih Terim’in peşini zor bırakır artık. Her geçen gün, kendi söylem ve eylemleriyle kendini yıpratıyor. Yıpratmak, sadece kendisiyle sınırlı kalsa...

Fatih Terim’in kendisi moralsiz...

Gel gör ki, kendi moralsizliğini söylemek yerine, maçlardan önceki konuşma ve yazılıp çizilenlerden, özellikle genç futbolcuların olumsuz etkilendiğine sığınıyor. Oysa, ben ne yapıyorum, diye soru sorsa, buna içtenlikte yanıt arasa, değişime kendisinden başlamak gerektiğini anlar. Oysa “İnsan gelişir, ama değişmez” diyen bir Fatih Terim var.

*****

Teknik direktörler, bir bakıma öğretmenden; futbolcular da öğrenciden sayılır.

(Bilinir ki, öğretmen-öğrenci arasındaki eğitme-öğretme iletişimi, sağlıklı/ verimli yürütüldüğü zaman, bekleneni verir. Öğretmen, bir yandan öğretirken öbür yandan öğrenir. Öğretmeni öğretmen yapan, öğrencileridir. Öğretmen, “parlak” öğrenciyi körelteceği gibi, “sönük” olanı da parlatabilir.)

Fatih Terim’in futbolcularla iletişiminin son zamanlarda sağlıklı olduğu söylenemez. Bu nedenle “parlak”lar, onun elinde “sönük” oluyor. Öte yandan gözünün önündeki “parlak”ları da görmüyor; görmek istemiyor.

Son söz:

Açık konuşmayan, bazen de “imalı” anlatımı yeğleyen, alçalmaya/ aşağılara doğru sürüklenmeye başlandığının farkında değildir.

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara