Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '13

 
Kategori
Futbol
 

Fatih Terim'le ancak ve sadece Mustafa Denizli yarışabilir.

Fatih Terim'le ancak ve sadece Mustafa Denizli yarışabilir.
 

Fatih Terim'le ancak ve sadece Mustafa Denizli yarışabilir.


Türk Futbolu'nun imparatoru Fatih Terim'le, ancak ve sadece futbolumuzun bilge adamı Mustafa Denizli yarışabilirdi... Ama bunun farkına, ne Fenerbahçe ne Beşiktaş varabildi...

Hadi Slaven Bilic için tamam diyelim... Ruhu da, hırsı da, özellikle Hırvatistan milli takımının başında geçirdiği başarılarla dolu kariyeri de, bu genç teknik adamı, Fatih Terimle yarışma adayı yapabilir belki...

Ancak Fenerbahçe'nin yeni teknik patronu Ersun Yanal, asla Fatih Terim'le yarışamaz, ona rakip bile olamaz. Üstelik, Fenerbahçe'nin  efsane ismi Aykut Kocaman bile Terim'le yarışamamışken...

Ersun Yanal, ne deneyimiyle ne psikolojik gücüyle ne liderliği ve karizmasıyla ne de stres yönetimi becerisiyle Fatih Terim'e rakip olabilir.

Terim, malesef ki, önümüzdeki yılın da tek şampiyon hocası, sezonu şampiyon bitirecek Galatasaray'ın, başarıları daha da büyümüş, alternatifsiz çalıştırıcısıdır.

Fatih Terimle ancak ve sadece Mustafa Denizli yarışabilirdi... Ancak bunun farkına, ne Fenerbahçe ne Beşiktaş farkına varabildi... Mustafa Denizli, ister Fenerbahçe'nin ister Beşiktaş'ın başında olsun, Terimle yarışabilecek tek Türk teknik direktörüdür.

" Neden? " derseniz, hemen anlatıyorum efendim.

Bir kere her iki hoca da, Galatasaray ekolünden gelir. İkisi de aynı futbol değerleriyle ve aynı futbol felsefesiyle - Hücüm Futbolu - yetişmiş, hücum futbolunun Türk Futbolu'ndaki en güçlü bayraktarları olmuştur. 

Mustafa Denizli, Galatasaray'a oynattığı estetik, seyir zevki yüksek hücuım futboluyla, döneminin görülmemiş futbol başarılarına imza atarken; ( Galatasaray'la Şampiyonlar Ligi'nde yarı final, Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek final oynamıştır.) Fatih Terim'in hocalığı, ortalarda bile yoktu. O günlerin Mustafa Denizli'sinin yanında, Fatih Terim'in esamesi bile okunmazdı. Sonra Fatih Terim, Mustafa Denizli de dahil, tüm Türk hocaları, başarılarıyla fersah fersah geçmiştir. O apayrı bir konu.

Mustafa Denizli, Kazandığı 4 lig şampiyonluğuyla, Türkiye Süper Ligi'nde Fatih Terim'den sonra en çok şampiyonluk yaşamış Türk antrenörüdür. Ve üç büyüklerin başında ( Galatasaray 2, Fenerbahçe, Beşiktaş ) şampiyon olabilmiş tek Türk teknik direktördür.

Gönül ister ki, Denizli, gidip Trabzonspor'u da şampiyon yapsın. Ama böyle bir şampiyonluk, bugünün Türk Futbol'unda üç büyüğü de şampiyon yapmaktan çok daha zor ve çok daha imkansızdır.

Bugünün futbol gerçekleri, bugünün futbol ekonomisi, Trabzonspor'un şampiyonluğuna kolay kolay izin verecek gibi gözükmüyor. Belki de sevgili Denizli de bu gerçeği bildiği için böyle bir göreve talip olmuyor ve belki de sırf bu yüzden Trabzonspor ne pahasına olursa olsun, 2011 yılı şampiyonluğunu kendi adına tescil ettirmek istiyor.

Trabzonspor'u yeniden şampiyon yapabilecek olan, ya Terim ya Denizli'dir. Kim ne söylerse söylesin.

Mustafa Denizli de en az Fatih Terim kadar futbol bilginidir.

Denizli de tıpkı Terim gibi, kendi futbol ekolünün yaratıcısı ve uygulayıcısıdır.

Mustafa hocanın cesareti de, karizması da, futbolcu psikologluğuyla, taktik, teknik zekası, deneyim ve disiplini de hiç de Terim'den aşağı kalmaz; işin doğrusu... Üstelik Mustafa hocanın Türk Medyası'yla arası, Terim'den çok daha iyidir. Çünkü Denizli, özel yaşamında da, futbol dünyasında da sosyal ilişkilerini Fatih hocadan çok daha fazla önemsemiş ve çok daha başarılı biçimde yürütmüştür. 

Mustafa Denizli de kolay kolay seyircisiyle kavga etmez. Terim bazen hakemlerle en sert biçimde tartışsa bile, Denizli hiçbir zaman bu yoldan gitmemiştir. Çok dolarsa, hakemlere iki çift laf eder; hepsi o kadar. Denizli de futbolcusunu medyaya yem etmez, kamuoyunda tartışmaz, küçük düşürmez. Tıpkı Fatih Terim ve Dünyanın tüm büyük futbol hocaları gibi...

Denizli de yarışırken kolay kolay teslim olmaz, yenilgiyi son ana kadar kabul etmez. O da kendisine, doğrularına çok güvenen, gerçek bir profesyoneldir. İşine kimseyi karıştırmaz. Aynen Fatih Terim gibi... Üstelik Denizli, kendi özeleştirisini Terim'den çok daha sık, çok daha açıkyüreklilikle, olgun, bilge bir düşünür edasıyla yapar. Başarısızlık karşısında hazım kapasitesi, Fatih Terim'den çok daha güçlüdür Denizli'nin...

Denizli de, Terim ve tüm başarılı, karizmatik liderler gibi çok iyi düşünür, çok net ve akıcı konuşur. Bireyleri de toplulukları da çok kolay ikna eder. Davaya inandırmak konusunda Denizli de en az Terim kadar başarılıdır. Aksini iddia eden beri gelsin!

Denizli, kariyer açısından Terim'den çok daha öndeyken, düzensiz aile hayatı yüzünden, Terim'in arkasından ikinci olmaya razı olmak zorunda kalmıştır. Eğlenmeye, keyfine düşkünlüğü ve açıkça söylemem gerekirse, Fatih Terim kadar çalışkan ve hırslı olmaması, onu layık olduğu yerlerin çok daha gerilerinde bırakmıştır.

Terim'in, " Ne olursa olsun, başarmalıyım. Başarıya giden her yol mübahtır." düşüncesine karşılık; Denizli, " Elimden gelenin en iyisini yapmalıyım. " inancıyla, " Ne olursa olsun, başarmalıyım." düşüncesine yüz vermemiş, pirim tanımamıştır. Terim, oyunu kuralına göre oynarken, Denizli, daha romantik, daha kendi iç dünyasına bağlı kalmış, son tahlilde huzurlu olmayı başarılı olmaya her zaman tercih etmiştir.

Aziz Yıldırım'ın kibirli ve kaprisli yapısı; Fikret Ormanın dik kafalı, katı tavrı, meydan okuyan, " Her şeyi ben bilirim! " havası, çok kolay çatışabilen kişiliği, şimdilik engel olabiliyorsa da, Türk Futbol kamuoyu er geç farkedecektir ki, Fatih Terim'le ancak Mustafa Denizli başedebilir. Bundan adım gibi eminim.

Her Türk Futbolseveri görecektir ki, Fatih Terim'in tek rakibi Mustafa Denizli'dir. Bu düşüncemi, her platformda, herkesle tartışabilirim.

En büyük futbol temennim, Futbolumuzun en büyük iki hocasını bir gün aynı ligde, mümkünse, Türkiye Süper Ligi'nde yarışırken görebilmektir.

Hiç şüphem yoktur ki, o yarış, Türk Futbolu için bugüne kadar yapılmış en büyük, en başarılı, en hayırlı yarış olacaktır. Umarım o günleri görecek kadar yaşarız. Umarım böyle bir yarış, iki büyük hocamızda hayattayken mümkün olabilir.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 

 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..