- Kategori
- Deneme
Fazla gelen yaşamlar

Ununu eleyip, eleğini duvara astı...
Genç yaşta emekli olup, kahve köşelerine hapsoldu...
Yazacak şiiri, anlatacak öyküsü de kalmadı...Aynı öyküleri de kimse dinlemiyor artık...
Belden aşağı konuşmalar da hoşuna gitmiyor...Geyikler ise çok can sıkıcı....
Aşka yelken açacak ama kanatları kırık.
Yeşerip bağ bahçe bostan olacak durumu da yok...
Dik durmaya çalışsa da, günden güne kamburu çıkıyor.
Gözleri hep karlı dağlar ardında ama düşleri bitti
Toprağa bakıyor gözleri, özlemle karışık
Şimdiki gençler çok şanslı da demiyor artık.
Yaşayamadıklarını, yaşadıklarına sayıyor gibi gözüküyorsa da içinde bir uhde her zaman var...
Kitaplara dalıyor gözleri, özlemle okuduğu , beğeniyle okuduğu kitapların da, boş olduğuna inanıyor artık...
Kulak duymuyor, gözler ...görmüyor.
Tad alacak nesne de kalmamış gibi bu dünyada, varsa bile hem fiziksel hem de ekonomik gücü yetmiyor.
Aynı sokak, aynı cadde, aynı yüz, aynı tartışma, aynı kavga...
Yüzlere oturmuş mutsuzluklarda aynı. Aynı şarkıları, aynı türküleri mırıdanıyor dudaklar...
Konuşmak bile lüks geliyor. Sözcükler hep soytarıya benziyor...Yalpalıyor, dalgalanıyor, üşüyor, çırpınıyor ve küsüyor.
Gülmek için gülüyor, ya da iş olsun diye...
En iyisi maskara olmadan...
Zaman tüyme zamanı...
Bazılarına fazla gelirmiş yaşam...
Cemal Süreyya'nın dediği gibi...
Üstü kalsın...