Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '13

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Federal Reserve Bank: Finansal terörist

Federal Reserve Bank: Finansal terörist
 

Geçen gün bir arkadaşımla konuştum. Amerika bu süper gücünü neye borçlu diye sordu? İlk anda doğru kelimeler hemen aklıma gelmedi. Birkaç basit nedeni söyledim ama gerisini bu yazıya sakladım.

Şimdi başlangıç olarak koloni savaşlarına girmeyeceğim tabiki. Amerika süper güç olma yolundaki adımlarını Amerikalı ünlü iktisatçı ve bakan Alexander Hamilton ile atmıştır. Diyeceksiniz ki bu adamda kim, bugüne kadar pek duymadık. Hamilton Federal Reserve Bank niteliğindeki ilk bankanın kurulmasını vesile olan ve destekleyen insanların başında geliyor. Fakat birkaç başarısız deneme sonunda başkan Andrew Jackson  para politikasının tek bir elde toplanmasını, ulusal para ihracının arttırılarak varlık balonlarına sebep olunmasını, bireylerin ve devletin sürekli olarak borçlandırılmasını sakıncalı bularak bu oluşuma izin vermemiştir.

1913 yılında Kuhn Loeb'den Peter Warburg, National City Bank'tan Rockfeller'lar ve National Bank'tan J.P. Morgan ailesi bugünkü Federal Reserve Bank'ın temelini atmıştır. Daha önce yaşanan parasal krizlerden kurtulmak için bunun gerekliliğine inanılıyordu. Böylece Federal Reserve Bank faiz oranlarını dilediğince belirleyebilecek, banka paniklerinde teminatsız olarak bankalara para verebilecek, açık piyasa işlemlerini kontrol edecek, devlete kredi verebilecek, para politikasını yönetebilecekti.

Kuhn Loeb daha sonraları adına aşina olacağınız Lehman Brohers ile ortak olmuştur.  Warburg ailesi Alman kökenli Yahudi zengin bir finansçı aile ve Dünya'nın en büyük yatırım şirketini yönetiyorlar. Rockefeller ailesi o zamanlar hem finans alanında, hem demiryolu yapımında hem de petrol ürünleri alanında bir tröst durumundaydı. Hatta sahip oldukları Standart Oil firması Jack London kitaplarına konu bile olmuştur. Morgan'lar ise bankacılık sektörünün liderlerindendi. Bugünkü Citibank'ın ortaklarından. Standart Oil daha sonraları kanun gereği bölündü ve ortaya iki şirket çıktı. Chevron ve Exxon Mobil yani dünyanın en değerli iki petrol şirketi. Yani kısacası petrol devi, bankacılık lideri, yatırım uzmanı aileler bir araya gelip dev bir finansal ağ oluşturdular.

Amerika'nın süper güç olmasındaki önemli nedenlerden birisi de parasının altına sabitlenmesiydi. Bir ons altının değeri 20,67 dolara sabitlenmişti. Herhangi birisi dolar karşılığını verip altın alabilirdi. Böylece dış ticarette bir denge sağlandı ve altınlar dış ticaret fazlası veren ülkelere aktı. Federal Reserve Bank faizleri kontrol gücü, para basma yetkisi, kredi verme mercii'nden sonra altınlara da sahip olarak gücüne güç kattı.

1933 yılında Amerika Başkanı F.D.Roosvelt büyük buhrandaki Amerika'yı kurtarmanın yollarını arıyordu. Özellikle bir finansal saldırıda ülkesinin çaresiz olduğunu düşünüyordu. Şöyle ki; diğer ülkeler finansal krizden dolayı güç kaybeden dolarlarını altınları ile değiştirmeye karar verirse bu bir paniğe yol açacaktı. Ve Amerika'nın elindeki altın stokları hızla eriyecekti. Roosvelt altını devaüle etmeyi düşündü değerini 20,67 dolardan 30 dolar civarlarına çıkarmayı düşündü. Fakat bir sorun vardı. Elindeki altınları stoklayan özel yatırımcılar bundan yüksek gelir elde edecekti. Bunun üzerine tarihi bir karar aldı. Ve yayınladığı kararname ile Amerikan vatandaşlarının ve firmalarının ellerindeki tüm altınları FED'e getirmesini emretti. Buna uymayanlara para ve hapis cezası verileceğini belirtti. Ve sonuç olarak çok kısa bir zamanda tüm altındalar kamulaştırıldı, altın madenleri millileştirildi ve altın ihracı yasaklandı. Amerika hakim parası doların yanına güçlü altın rezervini de ekleyerek önündeki 40 yılı garanti altına almıştı.

1944 yılında kurulan Bretton Woods sistemi de Amerika'nın hakimiyetini temel alıyordu. Ne zaman ki sistem işlememeye başladı. Amerika dış ticaret açığı verip, borçları sorun yarattı.  Richard Nixon hemen altın standardından vazgeçtti. İthalata %10 vergi getirdi. Doları devaüle edip dış ticaret açığını kapatma hareketine girişti. Peki şu olamaz mıydı? Avrupa ülkeleri ve Japonya Amerika 'ya misilleme yapıp kendi paralarını devaüle edebilir veya koruma önlemleri alamaz mıydı? Sanırım alamazdı çünkü Sovyet Rusya'ya karşı onları koruyan güç Amerika'ydı.

FED bugün sürekli dolar basarak dünyaya enflasyon ihraç etmeye devam ediyor. Nasıl mı? Amerika'daki politika faiz oranı sıfıra yakın olduğu için basılan her dolar faiz oranları yüksek olan ülkelere akıyor. Haliyle dolar girişi olan ülkelerde yerli para değerleniyor ve ihracat yapan sektörler zarar görüyor. Bundan dolayı o ülkelerin merkez bankaları paralarını devaüle etmek zorunda kalıyor. Piyasadaki fazla doları çekip yerli para sürüyorlar. Böylece kısa vadede faizler düşerken, orta ve uzun vadede enflasyon çıkıyor. Tabi her zaman böyle olacak diye bir durum yok fakat ülkelerin merkez bankaları dolara karşı mücadele etmekte yeterli güce sahip değil.

Son olarak şunu diyebilirsiniz. FED neden sürekli dolar basıyor, neden sürekli kredi veriyor? Daha önce de dediğim gibi bu kadar çok dolar basılmasına rağmen tüketici enflasyonunda bir artış gözlenmiyor çünkü basılan dolarlar tüketim için değil dış yatırım amaçlı kullanılıyor. Örneğin dolar 2 TL iken Türkiye'ye 50 milyar dolar girdi. Bunu türk parasına çevirip 100 milyar tl ile %10 faizli hazine bonosu alındığını düşünün. Piyasaya dolar girişi devam edince serbest dalgalanma olduğu için döviz kurunda düşüş yaşanabilir. Merkez bankası bunun ile başa çıkmak için piyasaya TL sürer ise faiz oranları düşecek, hazine bonosunun değeri artacaktır. Her ne kadar Merkez Bankası mücadele verse de döviz kurunu hemen 2 tl seviyesine geri döndüremez. Doların 1.80 olduğu durumda yatırımcılar ellerindeki hazine bonolarını 110 milyar TL sattığını düşünün. Çünkü faiz düştü bononun değeri arttı. Sonra bu 110 milyar TL ile 1.80'den dolar aldıklarını düşünün. 50 milyar dolarları kısa bir sürede 61 milyar dolar oldu. Yani %33 kar demektir bu. Gelişmekte olan ülkeler yıllardır böyle soyuluyor işte.

Gelelim kredi verme işine. FED kısmi rezerv sistemini kullanarak aslında iç piyasaya pek fazla para sürmüyor. Verdiği krediler yine bankalarda hesapta tutulduğu için kaydi para yaratıyor. Olmayan parayı borç vererek sisteme yeni kurbanlar kazandırıyor. Mortgage kredileri sayesinde varlık ve konut fiyatlarında balonlar yaşandı. Banka olmayan parayı borç verip, insanların evlerini ve birikimlerini elinden aldı. Böylece kendi halkını hissettirmeden soydu. Tabi 2008 yılında patlak veren krizde kayıplar oldu ama genelde küçük balıklar yem oldu. Çünkü FED en önemli işlevi olan teminatsız kredi verme işlemi ile kendi bankalarını kurtararak bir nevi günü de kurtamış oldu.

Evet dilim döndüğünce Federal Reserve Bank'ın işlevlerini ve emellerini anlatmaya çalıştım. Tek bir yazıya sığmaz tabi ki. Bu işin içinde silahlanma, Rothschild ailesi ve Siyonizm gibi faktörlerde var ama şimdilik bu kadar yeter sanırım...

Son söz: " Dolar bizim para birimimiz ama sizin sorununuz." ABD Hazine bakanı John Connely

Yararlanılan kaynaklar: James Rickards( Kur Savaşları), Ege Cansen

http://muratkochan.blogspot.com/

 
Toplam blog
: 27
: 980
Kayıt tarihi
: 22.05.13
 
 

Cebi delik, gönlü zengin, kahkahası bol, hayatı sıradan ve sade yaşayan bir insan evladı. Ekonomi..