Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '13

 
Kategori
Deneme
 

Felsefe

Olgunluk yaşı nasıl bir şeymiş bu böyle ? İnsanın her özelliği yerle bir oluyor. Bu değişimler kişiden kişiye mutlaka farklılıklar gösteriyordur. Kiminde az kiminde çok kiminde başka şeyler de eklenerek kiminde geç kiminde daha erken. Ama kaçış yok.  Allah ömür verirse mutlaka bir olgunluk zamanımız olur. Ergenlik çağına benziyor. Ama bu daha güzel. İnsanı ah keşke genç olsaydım dedirten yanları olsa bile olgunluk eğer birikimli bir olgunluk dönemi  ise  çok verimli geçecektir.

Ne ekersen onu biçersin. Hem duygusal hem maddi hem kültürel manalarda birikimlerimiz varsa, gençken ekilenler olgunluk da toplanır. Seversen sevilrsin, nemrutsan itilirsin, ilim irfanla kafanı doldurursan onları bu çağda daha iyi özümseyebilirsin senden önceki yaşlıların ne demek istediklerini daha iyi anlarsın, maddi birikimlerin varsa da iyi olur güçten kuvvetten düşünce bir de maddi sorunlarla uğraşmazsın. Tabi herkes için bunu sağlamak bir hayli zor.

Tabi ki şarkı da olduğu gibi  artık sevdalar da pek kalmıyor.

Yas olgunluk yaşı kara sevdalara veda mı ettik ne?

Rüzgar mı attı durgun sulara?

Benden mi geçti yoksa aşk zamanı ?

İlk yaprak düşerken bir şeyler zorlar bir şeyler kalbimi,

Bir rüzgar esse baharla gelen tanır kalbim o eski dost hissi,

Bir adım ötemde belki de sevda,

Bir şeyler duyarım ama korkarım,

Elimi uzatsam belki tutarım,

Çekinir ürkerim ayrılıklardan…

Ya o bedenimiz yer çekimine karşı koyamayan yüz ifademiz ayna da size bakan yabancı bir insan. Yine de olsun olgunluk yaşı güzeldir. Her kırışıkta ayrı bir yaşanmışlık vardır.

Bu dönemde duygular artık eskisi gibi tepe yapmıyor. Daha fazla yaşamışlığın getirdiği tecrübeden olsa gerek her şey insanı üzmüyor her şey de çok sevindirmiyor.”Hayat dediğin, sırtındaki bütün yüke rağmen dengeni koruyabilme sanatidir. “deyip yoluna devam etmeyi öğreniyor insan…

Bazen olaylara bir yorum getiriyorum vallahi kendim kendime hayran oluyorum. İşte budur olgunluk diyorum. Bazen de öyle sıradan geliyor ki insanların yaptıklarına ne alınmak ne kırılmak ne de üzülmek geliyor içimden. Ya hu o kim ki de dedikleri beni etkilesin diyorum.Onların beni eleştirmeleri de artık kalbini çok kırmıyor. Ben de  Mevla nın dediği gibi;

 "Benim hayatımı yargılamadan önce, benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç.

Hüznü, acıyı ve neşeyi tat.

Benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl.

Yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi.

Ancak ondan sonra, beni yargılayabilirsin.. “ diyebiliyorum.

Bu çağda daha bir kendin oluyorsun. Artık başkalarının istediği şekiller seni çok da fazla etkilemiyor.“Başkasıyla olmak, başkasının olmak değil. Kendi başına başkasıyla, başkasıyla kendin olmak... “ Yani kendin olmak felsefesi seni kollarına alıyor.

Birileri toplanıp birilerini çekiştiriyor. Ne boş diye düşünüyorum. Ya da iş hayatımızda ki koşuşturmalara anlam veremez gözlerle bakıyorum.  Kaygılarım üzüntüleri yok mu? Var olmaz olur mu? Ama kaygılarım artık daha ziyade sevdiklerimi kaybetmekten   sevinçlerim ise onlarla birlikte mutluluk paylaşmaktan oluyor.

Ancak bir miktar maddi kaygım da var tabii… Oğlanı biraz geç doğurduğum için üniversite çağı yeni geldi. Artık emekli olmak istiyorum ama onu düşünüyorum.İş yerimizin de pozisyon değiştirmesi gündemde. Maaşlarımız azalırsa ben bu çocuğun ihtiyaçlarını nasıl karşılarım diye takıntı yapıyorum.

Olsun güzelmiş olgun olmak. Ben sevdim. Ne demişler “yaşamı anlamaya başladiğin andır durabilmek ayak üstünde “.İnşallah herkese görmek ve yaşamak nasip olur.

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..