- Kategori
- Kişisel Gelişim
Felsefesini taştan çıkartanlar var
Sevgili Maxim,
Bize anlattığın hikaye, ortamdaki dişileri etkilemek için uydurduğun ya da muhtemelen abarttığın bir olay mı yoksa gerçek bir olay mı emin değilim ancak her iki şekilde de bana insanın kendisiyle ilgili yaşadığı problemlerin görsel yolla simgeleştirilmiş hali gibi hissettirdi.
Girdiğin bina hayatı simgeliyor.
Elindeki fener bilgiyi simgeliyor.
Binaya giriyorsun ve etrafa şöyle bir göz gezdiriyorsun. Fenerin ışığı yeterli olmadığı için baktığın yeri tam olarak göremiyorsun. Bulunduğun katı yeterince öğrenmeden üst kata çıkıyorsun. Altında bıraktığın kat artık geçmişi simgeliyor, bulunduğun kat ise şimdiki zamanı. Yine üstünkörü etrafını inceliyorsun ve bir köşede, yerde duran bir yatak görüyorsun. Geceyi orada geçirmeye karar veriyorsun. Yatak doğduğun şehri, evini ve aileni simgeliyor. Orayı güvenli bölge belliyorsun ve yatağa uzanıp rahat etmeye çalışıyorsun. Alt kattan garip sesler gelmeye başladığında biraz ürperiyorsun. Sonra üst kattan da bazı sesler geliyor ve sen artık iyice korkmaya başlıyorsun. Tahmin edeceğin üzere üst kat gelecek zamanı simgeliyor, sevgili dostum. Alt kattan gelen garip sesler seni korkutuyor ve alt katta tam olarak ne olduğunu bilmiyorsun çünkü bugüne kadar kendini keşfetmek için yeterince çaba sarf etmedin, bunu kabullenmelisin.
Üst katta ne olduğunu da bilmiyorsun çünkü çıkıp kontrol edecek cesareti ya da enerjiyi kendinde bulamıyorsun. Seslerin somutlaşıp üzerine saldırması ihtimalini düşünerek kendini korumak için bıçağını çıkarıp saldırı pozisyonunda bir süre beklediğini söyledin. Bıçak; işini, statünü ve parayı simgeliyor. Güvenli bölgenden ayrılıp geleceğini keşfetmediğin gibi bir de bu pasifliğini devam ettirebilmek için- belki de sevmediğin halde sırf para için yaptığın- işine sarılıyorsun. Ve onun sana verdiği sahte özgüveni, egoyu başarı sanıyorsun. Üst kattan gelen sesler artmaya başlıyor. Birden ani ve gürültülü bir ses geliyor ve sen irkilip arkaya doğru devriliyorsun. Bu sırada yanlışlıkla kendi bacağını kesiyorsun. İşte, bacağından akan kan da kendi korkularının sonunda yine sana zarar vereceğini simgeliyor. Acı çekmeye başlıyorsun. Neyse diyorsun, sabah olsun da, gündüz gözüyle bir bakarım etrafa. Fakat üzülerek söylemeliyim ki, o binada güneş doğmayacak. Ancak korkma, canım dostum, emin ol, sen okuyup araştırdıkça, gezip gördükçe ve korkmayı bırakıp yaşadıkça elindeki fener bilginin ışığıyla kutsanacak ve güneşi aratmayacak.
Yatağını terk etmekten korkmayıp bulunduğun binayı araştırdıkça gelen seslerin ya zararsız bir kediden, belki rüzgarın hareket ettirdiği bir cam ya da poşetten geldiğini görecek ya da gerçekten bir düşmanla karşılaşıp onunla savaşmak zorunda kalacaksın. Her iki şekilde de kazanan sen olacaksın. Çünkü bu senin kendi hayatın ve bu hayat üzerinde kimse senden daha etkili değil. Söz veriyorum; düşmanı yeneceksin.
Alt kattan başla keşfetmeye ve bulunduğun kata geri dön. Çünkü önünde duran uzun ve zorlu yolda sana en çok yardımı dokunacak sihri, kendini tanıma sihrini bu iki katta bulacaksın ve gelecek zaman katına kendinden çok daha emin ve ne istediğini bilerek çıkacaksın.
Ve bundan sonra en üst katta bulduklarının seni mutlu edip etmeyeceğine sen kendi iradenle karar verebileceksin. İstersen orta kata, güvenli saydığın bölgene geri dönebilir ya da en üst kata çıkıp, orada bulduklarınla yeni bir güvenli bölge yaratabilirsin. Ya da tamamen başka bir bina aramaya başlayabilirsin.
Hayatta herşey var.
Canın nasıl isterse, öyle yap.
Sen hikayeni bitirdiğinde ben yarım yamalak İngilizcemle ‘ hmm, kendini kesmen ilginçmiş, sonunda kendi korkularının sana zarar verebileceği sonucu ortaya çıkıyor’ demeye çalıştım ama daha çok ‘’hmm, sonuç olarak korktuğun için kendini kestin’’ gibi saçma sapan bir cümle kurduğum için sen tekrardan kısaca bir özet geçtin ne olduğuyla ilgili.
‘’Yok, anladım da, simgesel olarak bi bakı…’’ falan diye girip Türkçe anlatacak olsam bile o an aynı frekansta olmadığım birine bunu anlatmak çok zor olacaktı. Böylelikle ‘‘ ok, ok, i got it’’ diyip biraz geç anlayan gerizekalıyı oynamayı seçtim. Ki bunu sık sık yaparım. Hem gerçekten gerizekalılık yaptığımda da kendimi böyle avutuyorum, iyi oluyor. Herneyse…
Yani, senden daha zeki görünme çabam ingilizcemin yetersizliği yüzünden başarısızlıkla sonuçlandı.
Ama olsun, zaten kızlar çirkindi.
Saygılarımla…
Yusuf Emre Yalçın