Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '12

 
Kategori
Eğitim
 

Fen-Edebiyat Fakültesi üzerine güzellemeler...

Fen-Edebiyat Fakültesi üzerine güzellemeler...
 

 Biliyor musunuz, Fen-Edebiyat Fakültelerinden her yıl  5000 tane öğrenci mezun oluyor … Niye. Ortadaki görünen amaç, “Bilim adamı yetiştirme” . Fen-Edb Fak görünen işlevi bu da , Türkiye’nin bu kadar bilim adamına (ve Hatta hiç bilim adamına ihtiyacı olmadığından..!) Bu kadar bilim adamı mezun veren Fen-Edebiyat Fakültelerinin ortadaki perişan hali; devletin perişan halinin göstergesidir.

Peki bu Fen Edebiyat Fakülteleri nedir, neye yararlar? Bilindiği gibi bizim temel eğitim kurumları batıdan aktarılma, kopya kurumlardır. Aslında kurulurken de bunlar ne işe yarayacak diye de düşünülmezler. Kurulurlar… ala ala heyy bir süre gider… Ondan sonra mezunu, anası babası, rektörü filan …oturup düşünmeye başlarlar. Yahu o kadar mezun verdikte, bu adamlar toplumda ne işe yararlar. Bunların gerçek işlevi  nedir?

Örneğin : Siyaset Bilimi ve Uluslarası İlişkiler Bölümü.
Örneğin : İletişim Fakültesi , Halkla İlişkiler Bölümü
Örneğin : Çevre Mühendisliği

Bunlar nelerle uğraşır ben anlamam; aslında öğrenci de anlamaz da, mezun olduğu zaman kendisini kapmak için fabrikatörlerin peşinde koşacaklarını sanırlar.. Bir dört-beş yıl ömürlerini okulda  hayalle  geçirirler… Eğer özel bir üniversite ise  bir de üstelik tonla da para verirler. Hayata atıldıktan sonra akılları  başlarına gelir ama.. Boşunadır. Aslında böyle bölümler, zengin çocukları içindir… Onlar zaten nerede olsa iş bulurlar . Fakirler, garibanlar ise hayal  peşindedirler. Onlara iş yoktur. Bilmeleri gerekir ama, anlamazlar…

Sözgelimi, “Siyaset Bilimi ve Uluslarası İlişkiler Bölümü.” gibi adı çok kalabalık bir bölümden mezun olan çocuk, sanki mezun olduktan sonra Hindistan’a Dışişleri Büyükelçisi olarak gönderileceğini filan sanır ama.. Dışişlerinde en ufak bir işi kapmak için bile üç dili şakır şakır konuşmak gerekir. Bunu herkes bilmez. Kolay değildir bu işler… Ama umut dünyası, okur Allah okursun, sonunda ya bir şey olursam diye… Ama boşuna…

Fen-Edebiyat Fakülteleri de öyle. Kataloglarında ,” biz Bilim Adamı yetiştiriyoruz,” derler… Nerede o bilim adamlarının bolluğu. Aramakla bulunmaz, meğer ki Allah rastgetire…

Fen-Edebiyatlılar, yalvar yakar , bir Öğretmenlik Formasyonuyla öğretmen olabilmek imkanını yakalamıştılar; şimdi o da kalkmaktadır. Hadi bakalım, iyice el elde, baş başta kaldılar… Bilim adamı olsalar ya? Yok öyle bir şey…Fizikçi olacaklarmış; Kimyacı olacaklarmış… Türkiye’de “Duvarcı”ya, “Soğuk demirci”ye Fizikçiden daha çok ihtiyaç vardır. Ama bilmezler, anlamazlar…

Peki , nereden çıktı bu Fen-Edebiyat Fakülteleri ? Bizim kocabaşlar, bu Üniversite tiplerini ABD’den devşirirken, Kampus tipi üniversitelerde bu (Art and Sciences) Fakültelerini görürler; bazı üniversitelerde ise (Faculty of Humanities) diye geçer.. Alırlar getirirler , Türkiye’ye özellikle, yeni yapılan ve Yerleşke tipi üniversitelere koyarlar… Düşünülen şudur: İşte Fen Liselerinden ve belki Anadolu liseleri’nden mezun olacak çok akıllı çocukları alır , bilim adamı olarak yetiştiririz.  O şekilde monte edilir. Evet, söylenildiği gibi akış başlamıştır, ama sonuç belli değildir. Bizde bilim adamlarına kapı açan kurumlar yoktur ki… Ne olacak bu akıllı çocuklar, derken.. Kıyamet kopar? Ondan sonra Fen-Edebiyat Fakültelerinin işlevleri üzerinde düşünmeye başlarlar.

ABD’lerinde  bu çeşit Fakülteler vardır ama , bu Fakültelerin ve onların Bölümlerinin amacı , Yerleşkenin merkezinde yer alıp, bütün Fakültelere ortak “Kor” dersler vermektir. Yani, bütün öteki fakülteler bazı  “kültür” derslerini ve bilim derslerini bu fakülteden alacaklardır. Yani, eğitim Fakültesi, Tıp Fakültesi vb. Fakülteler, bütün ortak dersleri Fen-Edb.Fak. den alacaklardır. Bu Fakültelerin son derece az öğrencisi olacak, fakat aslında bütün üniversiteye hizmet edeceklerdir.

Ama Türkiye burası, her şeyi kendi anlayışına göre değiştirir, berbat eder bozar… Fen-Edb Fak. de yıllar içinde az öğrenci almaktan vazgeçerler, öğrenci sayıları arttıkça artar; arttıkça bu öğrencileri ne yapacaklarını bilemezler…

Ayrıca , Her fakülte , Fen-Edb Fakültesinin vereceği dersleri kendi vermeye kalkınca; Fen-Edebiyatın işlevi kalmaz. Öyle ya, Eğitim Fakültesi, kendi Fizik, Kimya derslerini kendi verir; Fen-Edb.’ta öğrenci göndermez. Tıp Fakültesi, Fen-Edb’tın içeriğini hiç beğenmez; o da Kimya , Biyoloji derslerini kendi elemanlarına verdirmeye başlar… Eee…hani Fen edebiyat Fakülteleri Merkez Fakülteydi;  herkese hizmet etmek için kurulmuştu. Yok öyle değilmiş… Bizde her zaman olduğu gibi… Fakülteler birbirlerine yardım etmek değil, kendi göbek bağlarını kendileri kestiklerinden; yerleşke tipi üniversite, bağımsız Fakülteler topluluğuna döner ve işbirliği kesilir. Oysa istenilen, başlangıçta tam tersiydi. İmece olacaktı, Fakülteler arasında kesin işbirliği olacaktı..Hani nerede?

“Multi dicsipliner” bir anlayıştan, yardımlaşmadan, işbirliğinden fakülteler, üniversiteler nereye geldiler?

Bu anlayış içinde , elbette Fen-Edb.Fak hemen işlevlerini yitirdiler. Mezunları da, öğrencileri de buraya niye girdiklerini, amaçlarını bilemediler. Çünkü yanlış konulmuş bir amaç peşindeydiler. Hepsine yazık oldu ve oluyor.

Fen –Edebiyat Fakültelerinin Üniversitelerdeki yeri üzerinde yeniden düşünmek gerekir. Bunu düşünmek demek, bütün üniversite politikasını gözden geçirmek demek… Ama onu yapacak akıllı adamlar nerede?

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..