Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '20

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe, Geçmişin İzinde

 


 

 

2001-2002 sezonu Süper Lig açılış maçı İnönü Stadı'nda Beşiktaş ile Trabzonspor arasında oynanıyor, bir önceki yılı kötü yerde bitiren iki takım, taraftarlarına çok da umut vadetmedikleri bir başlangıç yaparken, kazanan Trabzonspor oluyordu. Eskiyen kadrosunu Brezilya'dan getirttiği 3 genç oyuncuyla yenileyen Trabzonspor için iyi başlayan bu sezon hayal kırıklıklarıyla dolu sonlanıyordu. Tel tel dökülen takımın ayakta kalan nadir isimlerinden olan Marco Aurelio, ertesi sezonun açılış maçında karşılaştıkları Fenerbahçe'nin en şaşalı günlerinin temel parçalarından biri olacağından habersiz olsa da 2004-2005 futbol mevsiminin ilk gününde Rizespor-Fenerbahçe maçında yaptığı asistle bunun sinyallerini veriyordu. Marco olarak gelip Mehmet'e dönüştüğü Türkiye'de, futbolcu olarak 6 kez sezonun ilk santrasında sahada yer alarak bu alanda rekora imza atan Aurelio, yardımcı antrenör olduğu Fenerbahçe'de 2020-21 lig maratonunun da açılışında bulunmaya hazırlanıyor. 

Yer yine Rize ve Fenerbahçe 16 yıl önce çok daha iddialı gidip beraberlikle yetindiği bu deplasmana yeni umutlarla çıkıyor. 6 yıldır mutlu edemediği, son 2 sezonda ise hüsrandan hüsrana uğrattığı taraftarını bu kez sevindirme gayretinde olan Sarı-Lacivertliler, yaşı yüksek ancak lig tecrübesi fazla olan isimlere yöneldi. Zamanında Trabzonspor orta sahasından transfer edip büyük katkı aldığı Brezilyalı Mehmet'ten sonra Almanya doğumlu Mehmet Ekici'den bir türlü faydalanamayan Fenerbahçe, bu iki oyuncunun defansif ve ofansif özelliklerini birlikte harmanlayıp etkileyici bir kariyere imza atan Arjantinli Jose Sosa'nın yeteneklerine güveniyor. Sosa'yı sol bek Philip Novak ile Trabzonspor'dan paket halinde alırken, ezeli rakiplerine bir Ogün-Abdullah transferi kadar acı çektirmese de kadrosal anlamda zafiyet yarattıkları kesin. 

 

Çok eskilerde Yeşilçam filmlerine bile konu olan Şenol-Birol transferi, Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında gerçekleşen en büyük alışverişlerden biriydi hiç kuşkusuz. Bundan 4 sene önce Caner Erkin-Gökhan Gönül transferini aynı anda bitiren Beşiktaş, yılların intikamını da alıyor gibiydi. 4 yıl boyunca siyah-beyazlı formayla kimi zaman iyi kimi zaman kötü dönemler geçiren bu ikili, protestolar eşliğinde ayrıldıkları eski kulüplerine biraz da maddi olanaksızlıklar nedeniyle kurtarıcı olarak tekrar alındı. Dört büyükleri neredeyse iki kez turlayan Sergen Yalçın ve Burak Yılmaz hariç pek de alışkın olmadığımız bir durum bu aslında gittiği ezeli rakipten geri dönmek. Lakin Türk futbolunun içinde bulunduğu ekonomik krizi göz önüne alırsak fazla risk taşımayan transferler olduğunu söyleyebiliriz. Trabzonspor'dan Ogün ve Abdullah, Siirt üzerinden Beşiktaş orjinli Sergen ve Alpay, Anadolu takımlarından Johnson ve Preko gibi hamleler yapan 1999 model Rıdvan Dilmen önderliğindeki Fenerbahçe de sezona epeyce iddialı girmiş, bugünküne benzer transfer politikasına karşın yüz kızartıcı günler yaşatmıştı taraftarına. 

Geçmişe sünger çeken Sarı Kanarya'da diğer transferlerden Mert Hakan Yandaş, Mame Thiam ve Sinan Gümüş lige adaptasyon sorunu çekmeyecek isimler olarak gözüküyor. Sinan Gümüş'ün büyük takım geçmişinin olması bir avantaj olsa da kendisinden beklentiler çok fazla değil açıkçası. Daha çok ileri üçlünün yokluğunda alternatif olması bekleniyor ki bu görevi zaman zaman Galatasaray'da da başarılı şekilde üstlenebilmiş bir isim. Önce Inter'in daha sonra Juventus'un transfer ederek kendisinde bir ışık gördüğü ve yatırım oyuncusu olarak baktığı Mame Thiam, kendini Arap Yarımadası'ndan sonra Türkiye'de kanıtlama fırsatı buldu geçtiğimiz sezon. Bir önceki yıl Diagne için Galatasaray'dan 13 milyon euro bonservis talep eden Kasımpaşa, bütçesini yeterli görmüş olsa gerek Thiam'ı hediye etti Fenerbahçe'ye. Galatasaray'a transfer çalımı atmayı adet haline getiren sarı-lacivertliler Mert Hakan Yandaş ile bu geleneği sürdürdü. Anadolu'dan gelip Fenerbahçe'de başarılı olamayan pek çok orta saha var fakat bonservis ödenmeden alınan bir Mert Hakan için bu riske girilirdi elbet. Bugünkü parasal yoklukta payı olan Mehmet Topuz, Özer Hurmacı ve Alper Potuk gibi beklentileri karşılamayan pahalı transferlerin aksine Mert Hakan faydalı olamasa da maaş harici bir külfet getirmeyecek. 

 

 

2014 Dünya Kupası'nda adını duyurduktan sonra gittiği Premier Lig'de beklenen etkiyi yaratamayan ve 3 yıl önce döndüğü kıtasında her geçen sezon bir öncekini aratan Enner Valencia, Vedat Muriqi'e alternatif olarak alındıysa iyi, yerine alındıysa soru işareti bir transfer gibi gözüküyor an itibariyle. Vedat transferinden gelecek yüklü miktarın bir kısmı yine forvet için harcanır gibi bir durum söz konusu fakat Fenerbahçe'nin en zayıf karnı yine stoper bölgesi. Çok çektikleri savunma kurgusunda yine Lemos gibi ucuz etin yahnisi türünde bir isme imza attıran yönetim Zanka ve Falette fiyaskolarından ders almamış olsa gerek. Eğer bahsedilen paralara Muriqi gönderilirse bu bölgeye nokta atışı bir isim olmazsa olmazı Kadıköy sakinlerinin. Keza normalde iyi bir kalecilik sunan Altay da savunma zafiyetleri nedeniyle tartışılan bir isim haline gelmişti geride bıraktığımız sezon. Eğer iyi bir savunma göbeği kurmazsanız kalecinizin de mucizeler yaratmasını beklemek zorunda kalırsınız ki Altay henüz o mucizeleri yaratacak bir yaşta değil. Transfer tabelasının kapanmadığını, Ekim ayına kadar süre olduğunu düşünürsek sadece lige odaklanacak bir Fenerbahçe için 1-2 takviyenin gecikmesi sorun teşkil etmeyecek diye düşünebiliriz. Oluşabilecek fırsat transferi için pusuda bekliyor olabilirler.

 

Rakiplerinin hepsi biraz zayıflamış gözükürken Ağustos'u hem idari hem de teknik anlamında iyi geçiren Sarı Kanarya için çetin lig maratonu adına olumlu düşünceler hâkim. Lakin son yıllarda başarı için sabırsız gibi görünen camianın biraz daha sakin kalması, takımı yerin dibine sokma ya da göklere çıkarma gibi aşırılıklardan uzak tutmak önemli. Bu mevkiye tırnaklarıyla gelen Erol Bulut, 23 senelik kariyerin ardından yeni bir hayata başlayan Emre Belözoğlu ve artık kredisi azalan Ali Koç ile iyi yönetilmeye, sonunda başarmaya muhtaç bu kez Fenerbahçe. Keza Şampiyonlar Ligi'ne katılım hasreti artık iki elin parmaklarından bile fazla yıla tekabül ediyor. Bu da her geçen yıl sezona bütçe sıkıntısı ile başlayıp, derme çatma kadro kurmak anlamına geliyor. Bakalım bu dönemki planlamalar benzerlik taşıdığı 1999 kadrosu gibi elde mi patlayacak yoksa yükselme devrinin başladığı 2003 yılındaki Aurelio hamlesini andıran Sosa transferi gibi ateşi yakan ilk kıvılcım mı olacak izleyip, göreceğiz.

 

https://jeneriklikpaslar.blogspot.com/

 

 
Toplam blog
: 24
: 69
Kayıt tarihi
: 07.09.20
 
 

Başta futbol olmak üzere çeşitli spor karşılaşmalarını takip eden, müziği, sinemayı, tiyatroyu, s..