Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '08

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe-Kayseri maçına bir Chelsea'li yorumu

Fenerbahçe-Kayseri maçına bir Chelsea'li yorumu
 

Hakan Sivriservi ve Tony Banks.


1997-1999 yılları arasında İngiltere Spor Bakanlığı yapmış ve Roman Abramovich’in Chelsea kulübünü satın almaya niyetlendiği sırada hakkında soruşturma açılmasını isteyecek kadar koyu bir Chelsea taraftarı olan Tony Banks, kulüplerin hakemlerle ilgili şikâyetlerine zamanında şu ilginç yorumu getirmiş: “Hakeme saldıramazsınız. O, oyun ve kaos arasında duran kişidir.” Fenerbahçe-Kayserispor maçını izledikten sonra aklıma ister istemez bu futbol aşığı politikacı geldi. Bu durumda son günlerde futbola aşina herkesin Chelsea ile yatıp Chelsea ile kalkmasının rolü var mıdır bilinmez ancak maçın orta hakemi Hakan Sivriservi’nin de maç içinde gösterdiği yönetimle sorgulanmayı hak ettiği bir gerçek. Sivriservi, maç içinde gerek faul standardı, gerek kart uygulamaları gerekse de inisiyatif kullanımı ile kafalarda pek çok soru işareti bıraktı.

Fenerbahçe’nin evinde Kayserispor’u 2-1 mağlup ederek, şampiyonluk yolunda çok önemli bir engeli kayıpsız geçmesi şüphesiz ki, sarı-lacivertliler adına sevindirici bir gelişme fakat Hakan Sivriservi’nin bu yönetimi hafta boyu yapılacak tartışmalara da yeni bir rota çizecek gibi görünüyor. Anlayacağınız yine hakemin maçtan önce tartışılacağı sancılı bir süreç başlıyor. Tony Banks’in düşüncelerine farklı bir yorum getirmek istersek, hakemlerin oyun ve kaos arasında dik durmayı o veya bu sebepten başaramadığı durumlarda kılıçlar maalesef kelle almak için bileniyor. Sebebi basit, dik duramayıp kaostan yana eğilen hakemler giderek endüstrileşen ve milyar dolarları yutma aşamasına gelen mücadelenin seyrine direkt etki ediyorlar. Tıpkı Fenerbahçe-Kayserispor karşılaşmasında olduğu gibi…

Maçın bitiş düdüğüyle birlikte hafta içi izleyeceğimiz futbol programlarında herkesin bir ağızdan konuşup farklı şeyler söyleyeceği o kakofonik ve kaotik ambiyansı görür gibi oldum. En çok bağıranın en çok sözünü geçirdiği ve artık durum komedisi gibi eğlencelik muamelesi gören bu yayınlarda, bir hafta boyu takım elbiseli adamların spotlar altında kan ter içinde kulüpleri haklı çıkarma, geçmiş haftaları hatta yılları eşeleme ve hakemleri deşeleme operasyonlarına tanıklık edeceğiz. Elbette ki, bu tartışmaların odak noktası da Hakan Sivriservi olacak. Hatta siz değerli okurlar için bu tartışmalara ısınma turu mahiyetinde ulusal basından kendisi hakkında seçtiğimiz birkaç haber başlığını bile verebiliriz. 3 Şubat 2006 tarihinde ulusal bir basın organının attığı başlık şöyle: Sivriservi yandı! Alt metinde yer alan ifadeleri bugünkü durumla harmanlayıp hemen bir komplo teorisi üretmek mümkün: “Erciyes-Fenerbahçe maçında Luciano'nun topu elle kesmesini görmeyen hakem Hakan Sivriservi'ye 6 hafta ceza gündemde.” O da ne, alın başka bir haber: “Kendi sahasında Denizlispor ile 2-2 berabere kalan Konyaspor'da, maçın hakemi Hakan Sivriservi'ye öfke sürüyor.” Futbol Şube Sorumlusu Hasan Dağlı, Denizlispor maçında iyi futbol oynadıklarını belirterek, “Ben maçın ikinci yarısına Hakan Sivriservi'nin Denizlispor'a puan çıkarma amaçlı sahaya çıktığını düşünüyorum. Biz 3 gol dahi atsaydık hakemin maçın berabere bitmesi için elinden geleni yapacağına inanıyorum.” Ve Samsunspor’un demirbaş futbolcularından Celil Sağır’ın 20 Şubat’ta verdiği beyanat: “İsmet Arzuman, Hakan Sivriservi gibiler olduğu sürece Türk hakemleri bir yerlere gelemez.”

Yazının bu kısmı Fenerbahçelileri kızdıracak gibi mi ne? Durun o halde zamanda geriye doğru biraz daha yolculuk yapalım ve 19 Şubat 2005 tarihine gidelim. Bu tarihte oynanan Galatasaray-Sakaryaspor maçını sarı-kırmızılılar Hakan Şükür’ün penaltıdan attığı golle 1-0 kazanır. Ertesi gün Erman Hoca’nın kaleminden adeta kan damlar. İşte yazdıkları: “Bir hakem var; soyadı Sivriservi. Hakikaten Allah boy vermiş, almış koyvermiş. Düdüğü çaldıktan sonra hazır olda heykel gibi çok iyi durup, 10 dakika işaret veriyor. Mübarek, sanki trafik polisi... Dakika 60: Ayhan’ın bir sarı kartı var, 1 nolu yardımcının yanında rakibini kol-bacak ne varsa çekiyor, indiriyor. Çok net bir sarı, yani ikinci sarıdan kırmızı. Kendi net gördü, yüreği yetmedi. 90 dakikanın bitiminde Sakarya 1-0 mağlup. O gol de tartışmalı penaltıdan.”

Tüm bu yazdıklarımdan tatmin olmayanlar için elbette ki daha derinlere inilebilir. Hatta Sivriservi’nin çocukluk yıllarında yaptığı mahalle maçları analiz edilerek, hangi kulübümüzün formasını sırtına geçirdiği bile saptanabilir. Ama bununla beraber tüm bu göz önüne sermeye çalıştıklarım, gerçeğin kendisini değiştirmez. Nedir o gerçek? O gerçek şu; maalesef Türkiye son dönemlerde üst düzey hakem yetiştiremiyor. Ve futbolsever böylesine heyecan dozu yüksek bir lige ilk kez tanıklık ediyorken, şampiyonluk mücadelesi “hasbelkader” son haftaya doğru ilerliyor. Fenerbahçe-Kayserispor maçındaki yönetimiyle Hakan Sivriservi bu mücadelenin seyrine etki etmiş midir? Evet, kesinlikle. Bu maça atanacak herhangi başka bir hakemin Sivriservi’nin yaptığı hataları yapmayacağına dair bir garanti var mıdır? Hayır, kesinlikle. Niyetim tartışmayı dürüstlük gibi çamurlu bir zemine çekmek değil. Sorulması gereken esas soru şu; Bugün futbol bilgisiyle, maç içindeki duruşuyla ve oyuna hâkimiyetiyle futbol kamuoyunda geniş tabanlı bir destek bulan kaç hakem ismi sayabilirsiniz? Belki Fırat Aydınus, ardından da Bünyamin Gezer.
Gördüğünüz gibi, hakem bir maçın önüne geçip sahne aldığında futbol konuşmak mümkün olmuyor.

Şunu içtenlikle belirteyim: Kadro yapısı, yönetim anlayışı ve oynanan futbol göz önüne alındığında bu sezon Fenerbahçe’nin en yakın rakibine en az üç maçlık (9 puan) bir marj koyarak şampiyon olması ben dahil kimseyi şaşırtmaz. Ancak; yukarıda saydığım kriterleri bir yana bırakarak Fenerbahçe’nin geçtiğimiz hafta Beşiktaş lehine verilmeyen penaltı kararıyla +2 puan, Kayserispor önünde de Hakan Sivriservi’nin uydurduğu penaltıyla +2 puan olmak üzere son iki haftada +4 puanı hanesine yazdırdığını söylerseniz kesinlikle haklısınız. Peki ya, geçen yıl Fenerbahçe’nin sahada hakemler tarafından kıtır kıtır doğrandığını ve Fenerbahçe yönetimi bas bas bağırırken kulağının üzerine yatanlar olduğunu söyleyenler? Evet, onlar da haklılar. Bir de yeni Federasyon yönetiminde Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu Başkanlığına getirilen Kemal Dinçer’in hakemler üzerinde psikolojik bir baskı unsuru olduğu görüşünde olanlar var ki, şüphesiz onlar da haklılar. Farkındayım, Nasreddin Hoca’nın hikâyesine benzedi ama haklıların içinde en haklısı galiba Tony Banks. Hakem, oyunla kaos arasında duran kişi olduğuna göre, kalan haftalarda en dik durması gerekenler de onlar. Çünkü kuru ve çelimsiz bir ağaç misali rüzgârın estiği yönde eğilmek aynı zamanda kaosa doğru bel vermek demek.

Umalım ki, 34.haftada son maçın son düdüğü çaldığında kimseler hangi maçı hangi hakemin yönettiğini umursamasın. Zor ama imkânsız değil!
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..