Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '12

 
Kategori
Güncel
 

Fenerbahçe’nin adalet yolculuğu

Fenerbahçe’nin adalet  yolculuğu
 

Bilindiği gibi bu ülkede Türk Milleti'nin vicdanında taşıdığı 'adil yargılamaya da bağlı olarak var olan 'kısasa kısas' ya da bazı suçlar için ön görülen 'idamlar' da 'dar ağaçları' da Batılılaşmak uğruna kaldırıldı. Gerçekten de 'adil yargılamanın' mümkün olamayacağı bir gerçek. Bu kapsamda özellikle düşünceleri açıklamak gibi özleri de taşıyan siyasi içerikli suçlarda 'idam' kabul olunabilecek bir yasa hükmü olamazdı. Bu konudaki bir bildiriye 1979'da imza atmıştım. Sonunda bu konudaki ezici hükümler  iyi ki de kaldırıldı. Sonra yıllar içerisinde elbette AB'ye üyelik tutkusu ile bir kişiyi ya da kişileri bile bile, tasarlayarak 'teammüden' öldüren birisi için ön gürülen 'ömür boyu hapislik' uygulamasına geçildi ülkemizde.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci: Kızım dar ağacını duymadın mı?

'03 Temmuz 2011 Pazar günü başlayan 'futbolda şike soruşturmasında' 29 Haziran 2012 Cuma günü savcı mütalaasına karşı beyanlar alınmış', bugün ise karar aşamasına gelmiş ilgili mahkeme. Az önce bi gazetede okuduğuma göre Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci: Dosyada 30 kadar hakimin imzası var. Benim imzamla süreç 02 Temmuz'da başlamıştı. Kaderin cilvesi bugün de kararı ben vereceğim. Umarım size ve Türk milletine hayırlı olur. Dar ağacını da yazdıralım. Kızım dar ağacını duymadın mı? diye açıklamada bulunmuş.  Bunları okuyunca çok şaşırdım desem yeridir. Umarım Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci bu konuşmasına bir açıklık getirecektir.

Vur abalıya, öyle mi?

Adalet denilen hassas; duyarlı ve ortak vicdanın buluştuğu terazi 'futbol' ya da'şike' konusunda bir tek FENERBAHÇE için mi araştırma inceleme yaparak karar verme sorunu ile karşı karşıya kaldı? Diğer takımların yöneticileri bu tür çapraşık ilişkilere hiç mi bulamamışlar? Oysa ‘paranın döndüğü’ her iş sürecinde nice ‘kirli ilişkiler’ yer alır. Kimi faturaların KDV’si ödenerek nasıl vurgun yapıldığını, bazı ihaleler yanında davet usulü ile iş verme durumlarında kimlerin nasıl kollandığını kim bilmez? Bu nasıl polis araştırması, bu nasıl adalet kovuşturması ben anlayabilmiş değilim.  Herkes 'masum' bir tek FB Yöneticileri kirli ve suçlu öyle mi?

Sorunun bir başka yönü de toplumlardaki adil gelir dağılımın kurulamaması durumunda kişilerin kendilerini şans oyunlarınada ya da artan lüks tüketim eğilimlerini karşılayabilmek için ‘vurgun’, ‘soygun’, ‘görevi kötüye kullanmak’ gibi suçlara tevessül etmelerindeki korkunç çağdaş (!) yönelimlerdir. Bu da Türkiye’nin de kendisini kaptırdığı ‘küreselleşme’ aracının açtığı sorunlardan biri değil midir? Bu süreçte bir tek FB Yöneticileri mi ‘oltaya’ takıldı. Hayret! 

Öte yandan Mahkeme Başkanının açıklamalarına göre yaşanılmış olan nice olaylardan sonra 'dar ağacı' kavramının da göz önüne alınabileceğini öğrendiğimiz bu yargılama Dünya Adalet Tarihi için örnek gösterilecek bir yargılama olsa gerek.

Oysa bu tür 'suç işleme' süreçlerinde ilgili kişiler kendi aralarında olduğu gibi karşılarındaki 'hasım' takımların ilgili kişileri ya da aracıları ile de görüşmek durumunda kalırlar. FB Yöneticileri için açılan Şike Soruşturması kapsamında bu tür unsurların da bulunmaması FB Yönetiminin ağır ithamlar sonunda FB camiası içerisine dönülmesini engellemek gibi bir çabanın var olduğunu düşünmemek mümkün değil. Bakalım bugün akşama kadar nasıl bir karar çıkacak, göreceğiz.

Adelet yürek soğutmaz

‘Dar ağacı’ vurgusuna da bağlı olarak bir de şöyle düşünelim: FB Yöneticileri kaç kişinin öldürülmesine, yaralanmasına, yuvasının yıkılmasına, sabotajlara, suikastlara, mayın döşeme işlerine karışmışlar bunların da açıklanmasını belkiyoruz ki 'dar ağacı', 'müebbetlik', 'ev hapsi', 'vatan hainliği', 'ahlaksızlık', ‘vurgun’ , ‘soygun’, ‘ihaleye fesat karıştırmak’ ve daha bilmem ne kadar korkunç ceza ve suçlama var ise ortaya çıksın. Eğer bu ülkede kişileri suçlamak ve ortada hiç bir ölüm kalım sorunu yok ise 'aba altından sopa' gösterircesine, 'dar ağacı' vurgulaması ile birikte olası yaptırımları açıklamak yoluna gidiliyor ise yandığımızın resmidir.

 'Allah kimseyi ne mahkemeye ne de hapishaneye düşürmesin' diyen bu millet yıllardan beri, boşuna ‘Adalet yüreği soğutmaz’ demezmiş.  

Hukukun üstünlüğü sağlanmadan ‘adalete güven’ kazandırılamaz

Bence bu ülkede hangi iş alanı için olursa olsun ‘şeffaflık’ yasası çıkartılmalıdır.

Öncelikle milletvekilleri için öngörülen ‘dokunulmazlık’ kesinlikle ‘TBMM’deki kürsü dokunulmazlığı’ dışında kaldırılmalıdır.

Dün olduğu gibi bugün de kimi güçler ile siyaset şöyle ya da böyle adalet üzerindeki etkilerini devam ettiriyor. Bu nedenle ne sermaye ne de siyaset kurumu hiç bir zaman ne hukuk ne de adalet kurumlarının üzerinde yer almalıdır.

Her kim olursa olsun kesin kes belki bir gün TBMM’de yasalaşacak olan dört başı mamur bir Nereden Buldun adlı bir kanun ile hesaba çekilmelidir.

Kısaca ‘adalet’ olmayan bir ülkede ‘mülk’ de ‘can’ da ‘huzurlu ve dayanışma içinde bir toplum’ da var olamaz.( 02 Temmuz 2012 Pazartesi 13:15) 

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..