Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe taraftarı takımını tedavi ediyor.

Fenerbahçe taraftarı takımını tedavi ediyor.
 

Fenerbahçe’nin orta saha kurgusunu oluşturan üç futbolcusu Emre, Özer ve Mehmet Topuz’un maçın sonunu getirememiş olması aslında takımın bu maçtaki genel görüntüsünü de ortaya koyuyordu.

Maç sonunda Fenerbahçe taraftarının ağzından çıkan ünlem herhalde “oh be, maç böyle bitti” olmuştur. Bunun çok hoş bir şey olduğunu söylemek zor ancak takımın ağır bir travmadan çıkmak üzere olduğunu da görebilmek gerekiyor. Kazanma direncini sağlamak çok kolay değildir. Bu sezon bir çok takım benzer süreçlerden geçti ve aynı tepkiler verdi.

Bu anlamda Fenerbahçe taraftarının saha içinde her futbolcu ile yakından ve özel olarak ilgilendiğine şahit oluyoruz ve bu, maç sonunda Güiza’nın bu sefer sevinçten gözyaşı dökmesine neden oluyor.

Güiza’yı ağlattıkları maçtan sonra biz de aynen bunu yazmıştık. “Fenerbahçe taraftarı sever de döver de” diye… Yoksa böylesi bir futbol karşısında çoğu maçtaki tepkisini bildiğimiz Fenerbahçe taraftarı futbolcusuna sahayı dar ederdi. Zaten Fenerbahçe taraftarı olmasa bu takımın başka türlü kendisine geleceği de yok. Bu nedenle deplasmanlarda başka bir görüntüye bürünüyor.

Orta saha dizilişinden söz ettik. Açıkçası Fenerbahçe için bir eksikle (Deniz Barış) doğru bir şablon olduğunu düşünmeye devam ediyorum. Mehmet Topuz ile Özer’in ters kanatlarda oynamaları takıma farklı bir hava veriyor. Dahası ileri dikine oynamasını sağlıyor. Her iki futbolcu da çok ciddi sakatlıklar yaşıyorlar ve kendilerine gelmeleri kolay olmuyor. Zaman gerek. Daha Fenerbahçe'de Mehmet Topuz'un ve Özer'in göbekte oynadığı bir maç izlemedik. Denenmeli diyorum.

Mehmet Topuz çizgiye bir türlü alışamadı. Daum da sistemi gereği orta sahada illaki stoper özellikleri olan bir futbolcu bulundurmak istiyor. Hazır Cristian yokken Topuz’u onun bölgesine çekip, Deivid’i sağ kanatta oynatmayı deneyebilirdi. Bu çok fazla çalışmayan sağ kanada az da olsa hareket getirebilirdi.

İlk yarı Emre Fenerbahçe’nin ileride daha fazla pozisyon bulmasını sağlamıştı; hatta golü hazırlayan futbolcuydu da. Ancak ikinci yarı Fenerbahçe’nin orta sahası bir anda Deniz-Selçuk ikilisine kalınca takım ister istemez durdu ve etkinliği rakibe teslim ederek sadece Gaziantepspor ataklarını karşılamak için kademe kurdu.

Böyle bir orta saha varken Alex’in kötü oynadığını söylemek fazlasıyla gereksiz, zorlama bir yorum olur.

Gaziantepspor çok sağlam ve güçlü bir takım. Son altı maçına baktığımızda sadece Kasımpaşa’ya yenilmiş olduğunu, Beşiktaş’ı da 2-0’la geçtiğini hatırlıyoruz. Geçtiğimiz hafta Trabzonspor’u kıl payı ellerinden kaçırmış olduklarını da… Gaziantepspor kanatları çok iyi kapattığı gibi kendisi özellikle Olcan ile çok iyi atak organizasyonları geliştiriyorlar.

Bu Gaziantepspor’u geçen senenin Aragones’li Fenerbahçe’si daha açık farkla yenebilirdi. Hatırlayacağımız gibi Aragones takıma kısa ve tek paslarla oyun oynatıyordu. Oysa Daum özellikle geriden topların şişirilmesine izin verdi, seyretti. Özellikle Bilica’nın Sivasspor’da değil, Fenerbahçe’de oynuyor olduğunun farkına varması gerektiğini düşünüyorum. Top geriye ne zaman Bilica’ya gelse ileriye doğru şişiriliyor. Fenerbahçe’nin uzun toplarla futbol oynayabileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü Güiza böyle topları durdurup sağa sola yönlendirebilecek bir santrafor değil.

Aynı şekilde bu maçta Volkan’ın da ileriye gereksiz toplar şişirdiğini izledik. Volkan’ın çabuk hücum başlatma tercihlerinin tamamına yakını yanlıştı, zor pozisyonlardaki arkadaşlarını güç duruma düşürecek paslar attı.

Güiza sezonun en gösterişli golüne imza attı. Gol vuruşunun Türkiye’de bir benzeri yok. Topa öyle bir yön verdi ki kusursuz bir yay çizerek kalecinin bakışları arasında kalenin en güzel yerine giderek gol oldu. Güiza’nın bu şekilde İspanya Milli Takımında attığı bir iki golü vardı; ancak Türkiye’de çok daha basit vuruşları yapamadığını hatırlayabiliyoruz. Güiza’nın bizden hiçbir farkının olmadığını maç sonunda döktüğü sevinç gözyaşlarından anladık. Maç boyunca sonuca etki etmeyen pres uyguladı, koştu. İstatistiksel olarak maçın en çok koşan dördüncü futbolcusu konumundaydı. En azından çabaladı. Kafasını öne eğmemeye gayret gösterdi. Zaten Fenerbahçe taraftarının alkışı ve tezahüratı da bu mücadeleyeydi.

Türkiye yeni hafta ile birlikte derbi havasına girecek.

Birçok kişi Fenerbahçe’nin derbiye hazır olmadığını düşünebilir ancak bu oyun aslında önümüzdeki hafta Fenerbahçe’nin Galatasaray karşısında çok fazla koşacağının sinyallerini vermiş oldu. Derbiyi değerlendirmeyi hafta içine bırakalım.

Önemli bir puan maçıydı. Fenerbahçe tekrardan üçüncü sıraya çıktı. Bu dipten yukarı çıkış mı yoksa yalancı bir iyileşme olup olmadığını önümüzdeki hafta sonu anlamış olacağız.

Bu maçla ilgili aklımızda kalan şeyin Fenerbahçe taraftarının takımını tedavi etmeye çalıştığı olacaktır.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..