Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '14

 
Kategori
Kitap
 

Ferit Edgü Okumaları/Remzi Karabulut Yazmaları

Ferit Edgü Okumaları/Remzi Karabulut Yazmaları
 

idefix


yazar-okur olunca,mektuplaşırsa yazarıyla ortaya çıkan-beşinci  mevsim- okumaları olur,edgü’ye dair.

yeni bir kitap, gogol’un palto’sundan çıktı.’’ferit edgü’yü okumak-hakkâri’de beşinci mevsim’’ bu kitabıyla remzi karabulut  okuruna; yakın okumalar yaptığı ferit edgü külliyatına dair okuma izlerini mektuplaştırdı.izlerini diyorum bir imlâ hatası yapmışım izlenimi uyandırarak oysa değil;izlerini- bir esinlenme veya etkilenme anlamıyla söylüyorum.edgü’yü kafka’cı olmakla itham ederken;kendisi edgü’cü olduğunun bilincinde olarak.yazma serüvenine dair –kar yürüyüşü- yapıyor iz bırakarak,remiz karabulut.belki bir edgü fetişizmi yaratıyor.yaratıcı yazma etkinliğine katılmışçasına.aslında yaratıcı okuma etkinliği demek daha doğru olacaktır.ve yazarıyla,doğu’nun dağlarında gürül gürül akan pınarlarından dökülen harflerle yolculuklara çıkıyor.dışarıdakini,içeri;içerdeki,dışarı çıkararak kusuyor.bir seyyah gözüyle baktığı edgü’ye oryantalist yaklaşımıyla kitaplar yazdığını düşünenlere yanıldıklarını örnekçeleriyle sunuyor karabulut.karın yolları kapattığı,dil’in kesildiği coğrafyaya dair yazdıklarıyla.

 

bir hâyal kırklığını da anmadan geçemiyor okur olarak,hep onun gibi yazmayı istediği yazarı,kitap fuarında gördüğü andaki ‘’bu mudur?’’ sorusu ve yıkılma hâli.okuduğu kitapların ortaya diktiği adeta putlaştırdığı yazarı,elindeki,-ibrahim’in baltasıyla- yıkarak inandığın yazarlara tapmaktan vazgeçip,sadece ve sadece –söze- inanın; önce ‘’söz vardı’’ diyerek genç yazar adaylarına işaret fişeği atıyor. bana göre karabulut’un bu kitabı -yaratıcı yazım- ediminde bulunanların okuma listesinde bulunması gerekir.yazma edimine bulaşanların etkilendikleri yazarlarına gönderemedikleri mektupları yazmış ve okurlarına-yazma edimine gönül verenlerin posta kutusuna olmasa bile kitabevlerine göndermiş karabulut.

 

bu okuma serüveni,edgü’nün umurunda mı ? buna da takılmamış sadece,yazmış ve yayımlamış iyi de etmiş.’’yazmasaydım delirecektim’’ diyen faik misâli,’’yayınlamasam delirecektim’’ demiş sanki karabulut.yazdıklarının gerekçesini,açıklarken;’’üzgünüm,siz,hiçbir zaman,ferit edgü’nün okuru olamayacak, o şölene katılamayacaksınız.’’ şeklinde açıklamış.kitabına hayatının gerçekliğini sızdıran karabulut-kitapçısı-dostu ismail’i ve oğlu barış’ı da hatta eşini  anmadan geçmemiş,kurgunun ayaklarıyla gerçeğin göğsüne basmaktan çekinmemiş karabulut.kitabın kahramanı edgü olsa da, kitapçı ismail,okuma serüvenin taşıyıcısı olarak kitaptaki yerini almış,mektup formu aslında samimiyet içermesi açısından tercih edilse de kitabın izleğinde karabulut’un yazma ve okuma eylemine dair ip uçlarına yer verilmiş adeta.kafka’nın tabulaştırıldığını edgü’ye söylerken,türk okuruna da, bu konu da iletisini vermekten çekinmemiş karabulut.aslında kendi yazım evrelerine dair bir söyleşi yapmış karabulut.yazma macerasına,sabahın beşinde başladığını,gece yarılarına kadar okuma edimi içerisinde olduğunu, taslak metinlerini kalemle yazıp,son şekillerini bilgisayara aktardığını,işyerinde,işlerinde vakit çalıp,düzeltiler yaptığını ilerleyen sayfalarda,açıkca söylemiş,kendi yazılarına karşı acımasız bir tavır takınırken,usta ünlemesi yaptığı edgü’nün kimi kitaplarını tekrar tekrar okurken, kimini okumadığını-okuyamadığını belirtmekten çekinmemiş,’’ferit edgü okumalarında…’’ karabulut’un ,edgü üzerinde bu denli yoğunlaşmasının,ortak noktasını kafka-doğu öyküleri-resim sanatı olduğu çıkarımını yapmak bu kitabı okuyan ve karabulut-edgü okumaları yapanların kolayca tesbit edilebileceği ve iki yazarın  paylaşım alanı olduğunu göreceklerdir.karabulut’un  aslında yazdıklarıyla edgü’den kurtulmak istemekte olduğu mektuplaşma da izine rastlanan unsurlardandır.edgü, karabulut’a benden kurtul tavsiyesinde bulunmuş ve buna bir başka öykücü cemil kavukçu’da ortak olmuştur bunu paylaşmaktan çekinmeyen karabulut,mektuplaşmalarında bu konuya da değinmeden geçmemiştir.bir biçem oluşturma süreci olarak okunacak çift yönlü mektuplaşmanın,yazım eylemi içerisinde kendisine yön arayanların handikaplarına benzer dönemler yaşadıkları/yaşayacakları -ferit edgü okumaları..- sayfalarında, yer almaktadır.rüyâlarında,-boş sayfaların yırtarak atan ve çay bahçesinin havuzlarından harfler toplamaya varacak denli işi ileri götürmektedir karabulut. ‘’hani molla mustafa’nın yunus emre divanını okuyup,okuyup yırtarak,dereye atması ve öyle bir yere geldiğinde yunus’un ‘’bir molla mustafa çıkar…’’ deyişine gelince yırtmaktan vazgeçmesi gibi, karabulut uykudan uyanıyor.bu uyanış biçem uyanışı olsa gerektir.

 

karabulut’un edgü okumalarını,umberto eco’nun tanımıyla –aşırıyorum- veya -yanlış okumalar-şeklinde tanımlayacaklar çıkarsa onlara şunu söylemek mümkündür.’’ sizlere wilhem diltley’in selâmı var.’’karabulut’un ‘’edgü okumaları / aslında edgü yazmaları şeklinde yayımlanabilirdi bu bir tercih meselesi tabii konu okur-yazar eylemi olduğundan, önceliğini okuma eylemi oluşturmuş karabulut’un. kitabın sonralarında -bulantı- kavramı sartre gözkırpsa da yazarın(karabulut’un) yazma serüveninde ontolojik kavganın başat metaforunu oluşturmaktadır.

 

kitabın bir başka göze çarpan yanıda –edgü’nün minimal öyküye- verdiği önemi önceleyip,karabulut’un minimal öykünmelerini okurlara sunmasıdır.bu kitapla karabulut minimal öykü’ye saygısını göstermek aynı zamanda.

 

son söz : ‘’hepimiz kafka’nın böceğiyiz.’’

 

 

yahya incik/tarsus 13mayıs2014

 
Toplam blog
: 92
: 766
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

1970 Tarsus doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Tarsus'ta tamamladım.Yüksek öğrenimimi Atatürk Üni..