Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

First lady and windows dili

First lady and windows dili
 

Takıldığım tanımlamalardan biri de "First Lady" dir. Doğrusu, bizden olmayan bir kavramı, hem de bizden olmayan bir yazılış şekliyle, literatüre kazandırmaya kalkanlara illet oluyorum. Bu benim şahsi gıcığımdır. Kimseyi bağlamaz.

"First Lady" miz var da niçin, "First Gentleman"ımız yok. Uymuyor mu? Bu uymuyorsa, ötekini nasıl uydurdunuz? Madem ki, Cumhurbaşkanı'nın eşine, "First Lady" yakıştırmasını uygun görüyorsunuz, kendisine de "First Gentleman" deyiverin gitsin.

First Lady varsa, arkada "Second Lady" ve onun eşi olan, "Second Gentleman" da olmalıdır. İnternete baktım, düşündüklerimin hepsi var. Bizim başkalarından neyimiz eksik. Hem böylece kendimizi. Bakingam Sarayı'ndan veya Washington' dan yönetiliyormuş gibi hissederiz. Öyle değil mi? Bu ne mertebe Ya Rabbim !

Artık bundan sonra, Cumhurbaşkanı, Başbakan falan demiyelim. First Gentleman and Second Gentleman are going to the schooll açılış diyelim. Böylece ingilizcemizi de geliştirmiş oluruz. Tabi beraber okul açılışına giderlerse... Gitmezlerse 'gentleman'ları, first and second olarak, ayrı ayrı kullanırız..

Benden, Cumhurbaşkanı resepsiyon verirse veya başka bir etkinlik yaparsa, bunu nasıl duyuracağınızı sormayın." First Gentleman" diye başlamanız gerektiğini söyleyebilirim. Fakat daha ötesi için bir şey diyemem. Çünkü, o kadar ingilizcem yok.

Zaten, şu windows türkçesini bir türlü anlayamadığım için sinirlerim tepeme üşüşüyordu. Bir de başımıza bu çıktı. Örnek: FreeCell oyununu açınız. Diyelim, iki kart taşıma hakınız varken, üç kartı taşımaya kalktınız. Karşınıza şöyle bir uyarı çıkacaktır: " Bu hamle üç kartı taşımayı gerektirir. Sizin sadece iki kartı taşımaya yeterli kartınız var."

Bu ne demektir? Hamle, üç kartı taşımayı gerektiriyorsa, neden taşımıyor? Çünkü iki kartı taşımaya yeterli kartımız varmış ! Ne demekse ! Windows türkçesinin burasını, deneme yanılma yoluyla öğrendim. Yukarıda, tırnak içine alınmış iki windows cümlesi, esasen şunu demek istiyor. "Bu hamle ile, üç kartı taşımak istiyorsunuz. Sizin ancak iki kart taşıma hakkınız var" Karşılaştırın bakalım; hangisi türkçe?

Belki, böyle bir ifade biçimini anlıyanlar vardır. Fakat benim anlamam mümkün değildir. Çünkü okulda ve toplumda öğrendiğim türkçe ile bu dil arasında, hiç bir ilişki yoktur. Bunu bütün kızgınlığımla söyleyebilirim. Dünya ve ahirette, bu dilin mucidi "sayın şahsiyetten" davacı olduğumu kamuoyuna duyururum. Tabi buna hiç aldırmayan bir sürü devlet büyüğünden de... Sanki dilimizin abuk bir hal alması birilerinin hoşuna gidiyor.

Hele, bir problemle karşılaştınız da "yardım" menüsüne girdiyseniz Allah sabır versin. Bir taraftan yardım cümlelerini anlamak için cebelleşirsiniz, diğer taraftan da yardım konuları arasında; sizin aradığınızın dışında her şeyin mevcut olduğunu hayretle görüp şaşırırsınız. Yani "yardım" menüsünden, "yardım" beklemeyin. Havanızı alırsınız.

Diyelim, çalışırken aniden elektrik kesintisi oldu. Tekrar gelince, bilgisayarınızın tarih ve saat ayarı bozuldu. MSN'ı açamazsınız. Size yardım önerir. Yardım konularının tamamını deneyin sonuç alamazsınız.

Outlook express'i açmak isteseniz "hata" gösterir ve yanlış IP' den falan bahseder. Halbuki, "tarih ve saat ayarınızı kontrol edin" diye bir uyarı çıksa iş, hallolacaktır. Ama boşuna beklemeyin, çıkmaz. Onu ya şansınızla, ya da tecrübenizle siz bulacaksınız!

Eli kalem tutan veya kendini yetkili tayin eden herkes, dil üzerinde keyfi tasarruflarda bulunursa olacağı budur. Nasıl oluyor da Türk Dil Kurumu'na danışmadan bir windows dili üretilebiliyor veya danışılmışsa; bu kurumun üyeleri, böyle bir dili nasıl anlayıp, onaylıyor bilemiyorum.

First Lady yerine, Cumhurbaşkanı' nın eşi dense ne olur? Kıyamet mi kopar? Hepimiz dilimize girmiş bazı kelime ve kavramları kullanıyoruz. Neden? Çünkü yabancı kelimenin, ya Türkçe'si bulunmuyor veya ısrarla tekrarlanarak zihinlere nakşediliyor.

Gerek dil konusunda, gerekse diğer konularda, "olmazsa olmaz" biçiminde bir fanatizmle davranmanın uygun olmadığına inanıyorum. Bir dilde, başka dillerden geçmiş kelimeler mutlaka vardır ve olacaktır. Aksi düşünülemez. Ama bunu, sırf laf veya hava olsun kabilinden yaparak işi sulandırmaya, dilimizi, " kuş diline" çevirmeye kimsenin hakkı yoktur.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..