Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '09

 
Kategori
Kahve
 

Folklor: Mardin yöresinde acı kahve geleneği

Folklor: Mardin yöresinde acı kahve geleneği
 

Gönül ne kahve ister, ne kahvehane / Gönül sohbet ister, kahve bahane / Ehli keyfin keyfini kim yeniler, kim tazeler? Taze elden, taze pişmiş, taze kahve tazeler. Bir fincan kahve içtikten sonra da yine bir başka söz de şöyle söylenir: Ehli keyfi kahve verse tazeler, / Ehli keyfin keyfini yelpazeler. Bir başka sözümüzde de yine halk arasında “ bir acı kahvenin kırkır yıl hatırı vardır" diye. Tarihçilerin verdiği bilgilere göre, kahve ilk olarak 16.ncı yüzyılda Osmanlı devletine girmiş ve Anadolu’da yayılmıştır. Arap ülkelerinden Türkiye’ye geldiği söylenmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yemen’den ilkin İstanbul’a getirilmiş ve içilmiştir. Daha sonra Tüccarlar tarafından da Avrupa’ya yayılmıştır. Usta ellerde pişirilen kahvenin şöhreti dünyaya yayılmış, pirinç cezvelerde pişirilerek kulpsuz “ kallavi” fincanlarda içilen kahvenin sadesinden çok şekerlisine, türüm türüm kokan, buram buram tüten kahveler (Türk Kahvesi ) adıyla dillere destan olmuştur. Bu yüzden Türk kahvesi her yerde aranır olmuştur. Bundan böyle eş, dost ziyaretlerinde bir fincan kahve ikram etmek, gelenek halinde kuşaktan kuşağa devam ede gelmiştir. Tadı güzel olan kahvenin, özenle yapılan bir pişirilişi vardır, kahve gelişigüzel pişirilmez. Bugün bu yazımda size Güneydoğu’da özellikle Mardin ve yöresinde ikram edilen Acı kahveden biraz söz etmek istiyorum. Acı kahve en çok Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır illerinde Kullanılmaktadır. Mardin ilimizde, köy ve ilçelerinde hemen hemen her yerde, hali vakti, yerinde olan her evde( ağa, makul veya bey, ), gelen konuklarına acı kahve ikram etme geleneği vardır. Bu acı kahvenin tiryakileri daha çok yaşlılar arasında görülmektedir. Özellikle Mardin’in Ova köylerinde daha yoğundur. Kadın, erkek her konuğa, misafire acı kahve yani mırra ikram edilir. Çocuklara verilmez. Acı kahvenin ardından mutlaka sigara da içilir. Acı kahvenin şekerli, orta şekerli kahve, çaydan veya başka meşrubatlardan daha fazla içildiği bilinen bir gerçektir. Kahvenin türkülerimizde ve şiirlerimizde yer aldığını biliyoruz örnek olarak, Karacaoğlan’ın bir şiirinde: “ Bana kara diyen dilber / İllerde konup göçerler, / Ağalar, beyler içerler / Kahve de kara değil mi? Yine bir Diyarbakır türküsünde de şöyle yer alıyor: Odasına vardım kahve pişirir / Kınalı parmaklar fincan devşirir / O yârin bakışı aklım şaşırır“diye. Söylenir gider yöresel halk türkülerimizde. Kahve konusunda başka sözlerde vardır: Acı Kahve Nerelerde İkram Edilir? Acı kahve daha çok taziye, düğün, ölüm, mevlit, doğum, tebrik ve yas günlerinde gelen konuklara ikram edilir. Acı kahve içilerek, acılar acı kahve ile birlikte paylaşılır. Zaten Mırra’nın sözlük anlamı: acı demektir. Bu bir gelenektir. Acı kahve özel kişiler tarafından kulpsuz iki fincanla konuklara ikram edilir. Dağıtımı daha kolaydır. Kolay olduğu için tercih edilir. Acı kahve yani mırra, köylerde, köy odalarında veya ve sair yerlerde ikramı yapılır. Şehir merkezlerinde kahvehanelerde de ikramı vardır. Tiryakileri vardır bu acı kahvenin. Acı Kahvenin Yapılışı Mırra yani acı kahve şekerli, orta şekerli kahvelerden gerek yapılış ve gerekse araç bakımından, ikram etme yönünden çok farklıdır. Acı kahve hazırlanırken önce iyice kavrulan kahve dibeklerde un tozu haline getirilinceye kadar dövülür. Özel olarak hazırlanmış olan güğüm denilen büyük ibriklere alınır. Yarısı kadar şerbet halinde doldurulur. Şerbet kaynatılıp tamamen kahve tortusu telve haline gelmiş kahvenin bir kere daha arı su ile kaynatılmasından sonra meydana gelen kahve, özel güğümlerde özellikle odun, meşe kömürü olan mangallarda kaynatılır. Daha sonra hazırlanan bu kahve Mutbak denilen ikinci bir küçük güğüme aktarılır. Bu tekrar ateşte kaynatılır. Taşmamasına dikkat ve özen gösterilir. Bu işten iyi anlayan kişiler tarafından hazırlanır. Hazırlanan bu kahve özel çinkodan yapılan küçük güğümlere dağıtımı yapılır, biraz pekmez haline gelinceye kadar, tadı da acımsı olur. Fincanın içine dökülünce fincanın kenarını boyayacak kadar katılaşır. Kahve bu şekilde kıvamını bulduktan sonra içilecek hale gelir... Acı Kahve (Mırra) Nasıl İçilir? Acı kahve yani mırranın içilmesi diğer içilen şekerli, orta şekerli kahvelere hiç benzememektedir. Farklı bir içimi ve ikram şekli vardır. Kahve gibi yavaş yavaş içilirse çabucak soğur ve de acı kahvenin, ( mırranın ), tadı da kaçar. Birden içilirse dalmağı yakar. İkram eden kişi bunu bir tepsi içinde birkaç fincanla ikram etmez. Bu kahve sadece iki kulpsuz kesik konu biçiminde iki fincanla dağıtımı yapılır. İkram eden kişinin sağ elinde ibrik, sol elinde ise fincanlar ( iki adet ) bulunur. Kahve dağıtacak kişinin boynunda veya yan cebinde, kemer arasında fincanları silecek temiz mendiller bulunur. Kahve dağıtılırken bu mendillerle fincanlar silinir. Mırra Acı kahve orada bulunan kişilere büyükten küçüğe doğru dağıtımı yapılır. Adam başına iki kez verilir. Fincanın dibine iki çay kaşığı kadar kahve konulur. Böylece biri içtikten sonra tüm kişilere sıra ile dağıtımı sağlanır. Yemeklerden sonra bir daha kahve ikramı yapılır. Buna “güle güle” kahvesi diyenler de vardır. Mırranın fincanları ters çevrilmiş kesik konilere benzemektedir. Fincanın içine aşağı yukarı bir iki santimetre küplük kahve konulur, iki çay kaşığı kadar. Bunlar kahve alan kişi, iki hafif yudumla içer. Kahveyi alan kişi fincanı şöylece kendi ekseni etrafında sağ eliyle kibarca 45 derece döndürülerek içmeğe devam eder ve hemen arkasında bir sigara yakılır. Kahvenin fincanı hemen yere bırakılmaz, bıraktığı takdirde yerli halkın gelenek ve göreneklerine ters düşer. Bu geleneğe göre kahveyi içen kişiye bir ceza verilir. Örneğin ev sahibine bir koç, bir tay, birkaç kilo kahve alınır. Gençlere harçlık verilir. Tabi bu işin folklorik şaka tarafı…Daha doğrusu kahve fincanı yere bırakılmaz, yörede hoş karşılanmaz, ayıp sayılır. Kahve içildikten sonra fincanı kahveyi dağıtan kişiye verilir. Peki, Acı Kahveyi Herkes Verebilir Mi? Acı kahveyi herkes veremez, bayağı şekerli kahve, çay gibi sıradan ikram edilmez. Bunun böyle olmasında önemli adetler ve gelenekler vardır. Her aşiretin, her köyün bir iki ileri geleni ağa veya makul toplumda sevilen, sayılan duayenler vardır. Hali, vakti yerinde olanlar bu gibi ileri gelenler tarafından acı kahve yani mırra sene 365 gün, yıl dört mevsim 52 hafta ve 12 ay zaman dilimi içinde devamlı olarak bu acı kahve ikram edilir. Bu konuda görevli çalışanlar vardır. Bu için özel hazırlanmış mangal, kürek, maşa, dibek, kahve değirmeni, havan, boy boy güğümler, boy boy nakışlı ibrikler, küçük, büyük cezveler ve fincanlar bulunur. Ama en başta iyi hazırlanmış, kavrulmuş kahve ve odun, meşe kömürü hazır bulundurulur. Diyelim ki daha önce kahve vermeyen bir aile çocuğu hali, vakti yerinde olduktan sonra Mırrayı ( acı kahve ), vermek isterse usulüne uygun olarak komşu köylerden, ileri gelenlerden bazı aşiret reisleri ( Ağa, makul, bey. v.s.) gibi kişilerden birkaçını evine davet eder, büyük bir yemek şöleni verilir, onlardan izin ( müsaade) ister. Şayet gelenler izin verirlerse, acı kahve bundan böyle vermeğe devam eder. Bu geleneklere göredir. Dededen, babadan bir aile reisi, daha önce acı kahve vermemişlerse, daha sonra çocukları tarafından acı kahve vermeğe devam ederlerse ( izin almadan ), çevrede pek hoş karşılanmaz. Acı kahvenin verilmesi konusundan önemli şarlarından biri: Kahve verecek kişinin mert, eli açık, cömert, konuksever olması gerekir. Aile yapısı buna müsait olacak. Çevrede her yönüyle güvenilir bir aile olması gerekir. Yoksa öyle kolay kolay izin verilmez. Çevrede sevilen, sayılan bir kişi olacak. Bu da bir gelenek gereğidir. Kahve İle İlgili Bazı Yöresel Sözler

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
Köylünün kahve cezvesi karaca, ama içmesi sürece,
Su gibi temiz, kahve kadar aziz ol.
Kahve dövücüsünün hık diyecesi.
Taze elden taze kahve içelim,
Kahve obadan, ekmek babadan,
Gönül ne kahve ister, ne kahve hane, gönül sohbet ister, kahve bahane.
Kahve gibi kavrulduk, dumanı ile savrulduk,
Kahvelerim pişti gel, köpükleri taştı gel.
Kahve acı, sohbeti tatlı olur.
Bir Fıkra Hazırcevap Kahvehane sahibi zam yapmak İstemiş. Müşterilerine söylemek Yerine duvara bir yazı asmış. Kahve Yemen’den gelir / Yolu ırak, Beş lira yetmiyor / 10 lira bırak... Bunu duyan müşterilerden biri, hemen kalemi eline alıp yazının altına şu notu yazmış: “Kahve Yemen’den gelir / yolu sapa, 5 Lira yetmiyorsa / Kahveyi kapa “. ( Welcome New Day rumuzlu okura Teşekkürler. Basından. 18 Ocak 2009
Kaynaklar: 1- Türk Folklor Araştırmaları, Sabiha Tansuğ, Sayı: 340, 1977.Sayfa: 8147–8150- 2- Türk Folklor Araştırmaları Abdülkadir Güler, Mardin’de Acı Kahve - Mırra, Sayı: 322, Mayıs 1976.s.7650–7651.İstanbul. 3- Mardin Folkloru Gelenekler, Görenekler, Abdülkadir Güler, MAREV Vakfı yayınları 1998.s.77- 85. 4-Aldı Sözü Anadolu, Mehmet Önder, M.E. B.Yay.1999- Ankara. s.49–5 5-Sabah Gazetesi 18 Ocak 2009.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..