Forza Livorno

Üniversite yıllarında birçoğumuzun sevgilisi vardı ve sevgililerimizi kimse bilmezdi. Çünkü onların bacılarımız olması gerekiyordu. Şabloncu solculuk önceki kuşaklardakilere sindiği gibi bize de sinmişti. Birçokları için, tıraşlı olmak, temiz giyinmek, aşk küçük burjuva özentileriydi. Maç izlemek mi? İzmir’ de okuyanlar bilir, İnciraltı Yurdu sahilinin yanındaki sahada futbol oynayabiliyorduk ama oynadığımız şeyi televizyonda izlemenin çok da mantıklı bir izahını bulamıyorduk. Futbol, basketbol vardı ama hiç birimizin bilgisi yoktu, öyle zannederdik. Sonraları eve çıktığım zamanlarda küçük siyah-beyaz bir televizyon almıştım ikinci el. Ve maç günleri, yavaş yavaş herkes evimin misafiri olmaya başlamıştı. Okula gittiğimizde ise yine Franco’nun, Salazar’ın, kitleleri stadyumlarda futbolla uyuttuğunu söylüyorduk. Doğruydu ama biz uyutulan kitleler değildik ki. Sosyalizm, özgürlük, demokrasi mücadelesi veriyorduk. Tuttuğumuz takım için değil, kavgamız için canımızı vermeye hazırdık. Bu çetrefilli durumdan çıkıp da olayı içselleştiremediğimiz için, hep günahkâr bir rahip duygusu ile gizliyorduk, izlerken gizleniyorduk.

Geçen ay forum sayfasında yayınlanan “Sol’un sporla imtihanı” adlı yazımın forzalivorno adlı siteye alınmasını öğrendiğimde ilk bu siteyle tanışıklığım oldu. Yukarıdaki anlatının zamanla tersyüz edildiğini görmek güzel gelişmeler. İtalyan takımı Livorno üzerinden geliştirilen site çok renkliliği içinde barındırıyor. Futbol, basketbol, voleybol gibi çok izlenen sporlar üzerine yazılan yazılar, yorumlar ve fotoğrafların yanında birçok politik, güncel, sanatsal konularda da geniş bir tartışma platformu yaratılmış. Örneğin; Latin Amerika’dan haberler, Behiç Aşçı’nın ölüm orucu, 17 yaşında idam edilen Erdal Eren, Özgür Gündem yerine yeni bir gazete doğuyor, ideoloji nedir, Rosenbergler kimdir, CCCP, Vedat Türkali, öğrenci eylemleri gibi birçok üst başlık altında tartışmalar yaşanıyor. Konusu ile ilgili üyelerin yorumları içine ekledikleri linkler ise meraklısına çok kolaylık sağlıyor.

Forzalivorno’cular bir ezberi bozmakla sol kamuoyuna da örnek oluşturuyorlar. Sporu takip eden insanları lümpen ve cahil olarak değerlendiren dogmatik düşünceyi de boşa çıkarıyor. Siteye mesaj bırakanların (mesaj bırakmak için üye olmak gerekiyor) tamamı hayata sol’dan bakan insanlardan oluşuyor, sitenin adı Livorno üzerinden kurulmuşsa bundan da doğal bir şey olamaz.

Bazı eksikliklerde göze çarpıyor sitede. Konu başlıkları çok dağınık, bütün üyelerin yeni bir konu başlığı girme hakları olmalarından kaynaklanıyor bu karmaşa. Üzerine tartışılan bir konu, başka bir konunun içinde de alt başlık olarak yer alabiliyor. Oysa yetkili kullanıcı (admin deniliyor sanırım) yeni konular için taleplere göre başlık açarsa bu karmaşa azalabilir. Bazen de bir yazı üzerine tartışılırken, üyeler bir süre sonra kendilerinin yazdıkları üzerine tartışmaya başlıyorlar, asıl konu da havada kalıyor. Bırakılan mesaj ve yorumlar en sondan en başa doğru sıralanıyor. Sitenin yeniden bir dizayna açıkça ihtiyacı var. Yıllarca, Filistin sorununa duyarlı kalan solcuların büyük bir kesimi yanı başlarındaki Kürt Sorununa duyarsız kaldılar. Bir ezberi bozduğunu söylediğim Forzalivorno, yeni bir ezber daha bozabilir. Nepal devrimci mücadelesi tartışılırken, Kürt Sorununun sitede göze çarpmaması bir eksiklik değil mi?

Genel de spor, özelde futbol, kitlelerin uyutulmasında suçlu olamaz. Sporu araç yaparak, uyku hapına indirgeyen mantığı sorgulamalı. Sporun seyirlik yönünü boşaltarak endüstriyel bir mantığa getiren, kirli bir sanayiye dönüştüren egemenlerin ellerini çektirmenin mücadelesini vermeliyiz. Bu mücadele bugünden kazanılacak bir mücadele olmayabilir. Ama geri attırılan her adım, eksilttirilen her el bir kazançtır sonuçta. Bunda katkısı olacak her platformu sahiplenip, alkışlamak gerekir.

Bir forzalivorno yetmez, daha çok forzalivorno… www.forzalivorno.org