- Kategori
- Fotoğraf
Fotoğraf ve gerçeklik
Aristo 2.350 yıl kadar önce 5 duyuyu şöyle tanımlamış: Görme, işitme, dokunma, koklama, tatma. 2.350 yıl sonra 5 temel duyu-dil şöyle tanımlanabilir: Görsel, işitsel, motor, kimyasal, sözel.
Görsellik; renk, ton, doygunluk, biçim, derinlik, devinim olarak algılanır. İşitsellik, tını, frekans ve genlik olarak algılanır; müzikteki (birebir olmayan karşılığı) karşılığı melodi, ritm-tempo ve harmonidir. Motor dil bedenin uzaydaki konumunu ve ‘kas-kemik-eklem-bağ’ bütünlüğünü algılatır. Kimyasal dil, tat ve kokunun yanısıra, tüm iç-duygu kimyamızı da kapsar. Sözel dil; dinleme, konuşma, okuma ve yazma olarak birbirinden oldukça farklı altkümelerden oluşur ama beyinde hepsi birbirleriyle koordinedir. ‘Ötesözel dil’ diyebileceğimiz, matematik ve mantık da sözel dilin parçası sayılır, çünkü ondan türetilmişlerdir, örneğin eskiden sayılar yerine harfler kullanılıyordu.
Matematikte, aritmetik en basit dolayımdır, sayılarla uğraşır, ‘2+3=5’tir. Soyutlama bir adım ilerler, cebir gelir, ‘a+b=c’dir. Soyutlama yine ilerler, analiz gelir, f’ (x üzeri n) = n x (x üzeri n-1) olur. Bu; bir elmadan, elma üretiminin yıllar içindeki artma-azalma eğilimlerini veya tersine belli bir süredeki elma üretimi toplamını hesaplayabilmeye yol almak olur. İnsanların çoğunun ömrünün tamamını ‘bu bir elmadır’ ile tükettiğine, ağaca bakmaktan ormanı algılayamadığına dikkat çekmek gerekmesin. Ancak, her ikisi de gerçektir ve gerçekliktir, vurgulayarak belirtelim. Yalnızca karmaşıklıkları farklıdır. Bir cimnastikçinin perendesini onda bir saniyelik pozlarla üstüste aynı kareye bindirdiğimizde, zamanın türevini almış oluyoruz ve kimi sinemanın beceremediği bir anlam bütünlüğü yakalamış oluyoruz. Tersine olarak da, ‘Run Lola Run’da Tom Tkywer 5 saniyede 15 karelik, değişen sinopsislerle bir çok foto-kısaöykü anlatabiliyor.
Hiçbir dil dolaysız değildir. Fotoğrafın görsel dili de dolaysız değildir. Dolayım açısından bir elma fotoğrafı, ‘bu bir elmadır’ tümcesiyle eşdeğerdir, bir soyutlamadır. Rene Magritte, bir pipo resminin altına ‘bu bir pipo değildir’ yazdığında, bunu negasyonla (mantık yoluyla) imler. Çocuk fotoğraflarının bu denli tutulmasının nedeni, yitirilmiş masumiyetlerin kültürel kirliliğini göstermesidir, varolan masumiyeti değil.
Fotoğraf yalnızca görsel dili kullanır. O nedenle resimle eşleniktir. Ayrıca, yalnızca ışıkla değil, sesle ve sıcaklıkla da fotoğraf çekilebildiği için, asallığı aşkınlaşır. Atomaltı ölçekteki uzayda fotoğraf çekilebildiğinde, yeni bir aşkınlık elde edilebilecektir. Görselliğin gücü, dış dünyaya ait bilgimizin % 80’ini onun aracılığıyla elde etmemizden gelir. Fotoğraf da bu gücü çoğunluk suistimal eder.
Toparlarsak: Fotoğraf dili, en basit anlatımdan en öte-anlatının karmaşıklığına dek seyredebilen bir spektrumda seyredebilir. Onu ve gerçekliği dogmalara, paradigmalara, sloganlara, klişelere indirgediğimizde bilgisel faşizme varrız: Güzelin ve hümanizmin faşizmine.
Sevginin karşıtı nefret değil, acıdır. Acının karşıtı sevgi değil, bilgidir. Bu açıdan bilgi sevgiye iki kez karşıttır. ‘Sevgi’nin yerine, ‘güzel’ de diyebiliriz, o zaman ‘nefret’in yerini ‘çirkin’ alacaktır, gerisi aynı kalır. Fotoğraf bilgiyle uğraşır, diğerleriyle değil, en azından artık 21. Yüzyıl’da böyle.