Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Fransa, ermeniler ve biz!

Fransa, ermeniler ve biz!
 

Fransız parlamenter Valerie Boyer,


Dün Fransız Parlamentosu, "yasalarca kabul edilmiş soykırımları inkâr edenlerin" 1 yıl hapse ve 45 bin euroya kadar da para cezasına çarptırılmasını öngören kanun teklifini kabul etti. Böylece Fransada, "1915'te Osmanlı'lar, Ermenilerin soyunu kırmamıştır" diyeceklere ilk uyarı verilmiş oldu.

Söylentiye göre Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, 2006 yılında bu kanunun senatoya gelmesini önleyerek hayırlı bir iş yapmış. Ancak bu seneye yani 2011'e  gelince fikir değiştirmiş ve teklife destek çıkmış. Bunun sebebi, İsrail'le ilişkilerimizin bozulması olabilir mi bilmiyorum. Ben bu yasanın senatoya gelmemesini diliyor ve umuyorum.

Şu garabete bakın! Kaç zamandır bizden çok uzaktaki bir ülkenin çıkardığı yasayı tartışıyoruz. Bu durum, hem iktidarı hedefe oturtuyor, hem de ülkeye durduk yerde zaman ve enerji kaybettiriyor. Başbakan ve bakanlar işlerini güçlerini bırakımış el alemin kanunuyla uğraşıyor. Milletvekilleri, iş adamları taa Fransa'lara kadar gidip yetkililere, "yapmayın, etmeyin!" diye yalvarıyor. Eskiden bu konularda, "hiç bir şey yapmamakla eleştirilen hükümet" bu defa da, "yersiz çaba sarfetmekle" suçlanıyor. 

Konu üzerinde bir konuşma yapan iktidardaki Halk Hareketi Birliği (UMP) milletvekili Valerie Boyer, "Buradaki amacımız ilişkileri bozmak değil, Fransa vatandaşlarını korumak..." demiş! Şahsen ben, bu cümleyi okuyunca şaşırdım. Acaba Fransızlar tehdit mi alıyorlardı? Ükelerinde korku ve endişe içinde mi yaşıyorlardı? Onun için mi böyle bir yasaya ihtiyaç duydular? Boyer'in bu konulara da açıklık getirip getirmediği belli değil. Belli olan Fransızları koruma isteği...

Herhalde koskoca milletvekili durduk yerde yalan uyduracak değil! "Yasa gereklidir" demişse, elbet bir bildiği vardır. Bu durumda bize düşen Fransızlara,  "geçmiş olsun!"  demektir. Eh, yasa meclisten geçti; bir de senatodan geçerse artık, emniyet ve huzur içinde uyuyabilirler. Kimse onlara ilişemez. Çünkü yasa onları korur!

Batı konusundaki kanaatim şudur.

Batının felsefesi, teknolojisi, hukuku, sömürgeciliği, büyüklük duygusu, parası, lüks ve konforu vardır ama ahlakı yoktur.

Çünkü ahlak dinle, din de kiliseyle ilişkilidir. Kilise ise, bugünün batı dünyasını şekillendiren öncülerin en sevmedikleri kurumdur. Batı aydını geçmişte, fikir ve kanaatlerinden, öne sürdüğü tezlerden, bulduğu bilimsel sonuçlardan dolayı her zaman kiliseyle karşı karşıya gelmiş, engizisyon mahkemelerinde yargılanmış ve cezalandırılmıştır. Bu durum, onun dine soğuk bakmasına sebep olmuştur. Yani gelişmiş batı uygarlığı, dini bir kültür olarak benimsiyor görünse bile, tarz olarak onun dışında bir yerde durmuştur. 

Demek istediğim kilise, her şeye hakim olduğu dönemde aydınların her fikrine, her iddiasına nasıl karşı çıktıysa, muarızlar da güç sahibi olduklarında aynen onu yapmışlar; kilisenin inanç, edep, ahlak gibi değerlerine baş kaldırmışlardır. Böylece (büyük oranda) maneviyatan  soyutlanmış lâik bir hayat düzeni meydana getirmişlerdir.

Bırakalım insanı bir çok hayvanda bile gözlenebilen merhamet, şefkat gibi duygular; yardımlaşma, dayanışma, komşuluk gibi toplumsal değerler bu düzende fazlaca yer bulamamıştır. "Böyle Buyurdu Zerdüşt"  kitabıyla nasıl bu kadar meşhur olduğuna akıl erdiremediğim Nietzsche, "Birisine yardım ettiğimde ellerimi yıkarım!" demekte ve ardından, yardım almanın onur kırıcı bir şey olduğunu söylemektedir. Bana göre batı felsefesi, insanilikten uzak; bencil, çıkarcı, katı, ahlaksız ve merhametsiz bireyler yaratmayı hedeflemiştir. Fakat tüm karşı probagandalara rağmen, dini ve ahlaki değerler insan hayatından  tamamen sökülüp atılamamış, amaç gerçekleştirilememiştir. 

Şurası bir gerçek ki,, "Kazanmak için her şey mubahtır" anlayışının geçerli olduğu düzenlerde namus, onur, haysiyet, etik, edep, ahlak gibi kavram ve değerlerin yeri yoktur. Böyle bir ortamda birisinin malına, parasına, sevgilisine veya eşine göz koymuşsanız önünüzdeki tek engel rızadır. Hedefinizdeki kişiyi razı edebildiğinizde size ne hukuk, ne de olmayan ahlak hiç bir şey yapamayacak veya diyemeyecektir.

Eğer durum buysa, çıkarları sözkonusu olduğunda, insanlığın binlerce yıllık tecrübe birikimini bir kenara atarak, kendilerine farklı bir yaşam tarzı kuran fertlerden ve yöneticilerden dürüstlük bekleyemezsiniz. Getirisi olmadığı sürece dürüstlük, onlar için anlamlı bir kural değildir. Yani Fransa'da, cumhurbaşkanlığı seçimleri varsa ve dürüstlük, kazanmakta etkili olmayacaksa ihmal edilebilir.

Burada önemli olan iktidarı muhafaza etmektir. Soykırım olmuş mudur, olmamış mıdır, tarihi belgeler ne demektedir bunların hiç mi, hiç önemi yoktur. Getirirsin meclise bir yasa tasarısı, sunarsın oya, "Kabul edenler... Etmeyenler!... Kabul edilmiştir!"  Al sana tarih! Araştırmaya, soruşturmaya, onlarca kütüphane dolaşarak zaman ve emek öldürmeye ne gerek var?

Artık bu tarih okullarda okutularak, Türk ve müslüman düşmanı bir gençlik yetiştirilebilir! Müslüman, teröristle eşitlenerek uluslararası fitne ateşi yakılabilir ve bu bahane ile islam devletleri işgal edilip dünyayı, "terörden" kurtarma girişiminde bulunulabilir! İstenilen alındığında ise, viraneye dönen ülkeden, arkada ne kaldığına bakmadan çıkılıp gidilebilir. IMesela, rak'ta olduğu gibi. Bu yöntemin batılı açısından herhangi bir mahzuru yoktur.

Biz, yıllardır bunlara şahit olmaktan bıktık, usandık.  Ama batılı aynı şeyleri biteviye tekrarlamaktan bir türlü vazgeçmedi. Galiba, işlediği günahlar sebebiyle gergedan derisi kalınlığına ulaşmış yüzlerden utanma beklemek beyhude bir umut oluyor.

Biliyoruz ki, insanlık tarihinde kan, zulüm ve ölüm hep yaşanagelmiştir. Nerdeyse her topluluk birbirini kovmuş, sürmüş ve katletmiştir. Ve bu zalimane tavır başta Filistin olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde halen devam etmektedir. Önümüzde bu kadar berbat, bu kadar kanlı bir insanlık tarihi dururken, neden sadece yahudiler ve ardından da ermeniler soylarının kırıldığı iddiasında bulunmaktadırlar anlamıyorum. Ben bunun, "para ve  imtiyaz"dan başka bir nedeni olmadığını düşünüyorum.

Gerçekten dünyada, bu ikisinden başka soyu kırıma uğrayan millet yok mu?

Resim: theepochtimes.com

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara