Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '21

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Fukaranın Gözü Daha Tok

Tecrübeyle sabit. Bakmayı, görmeyi bilirsek, yaşam her an yeni bir şey öğretebilir bize. Ve hayatımda sayısız kez görerek, deneyimleyerek, şahitlik ederek öğrendim ki; fukaranın gözü daha tok. Yüzü daha güleç. Varlıklılara kıyasla dününden, gününden, yaşamından çok daha memnun fukara. Hem de nasıl.

Bakıyorum, üstünde başında yok adamın. Elbiseleri eski püskü. Yeni bir ayakkabı alabilir mi, alabilmiş mi bugüne dek; bilmem ama… Ayağındakiler en son milattan önce boyanmış gibi. Ama yine de, isteyen olsa, elindeki ekmeği yedi kat yabancıyla paylaşabilecek denli kalender.

Varsıldaki para pul, mal mülk kavgasına, çok ender rastladım onlarda. Genelde kaderci, haklarına razılar. İşin daha ilginci, “Bana niye bu kadar düştü? , “diye sorgulayanı da yok. Bulduğunu giyiyor, eline geçeni, ne olduğuna bakmadan, aldırmadan yiyip içiyor fukara. Sonunda da bin kez şükrederek, dua ederek.

Hayatı son derece basit yani. En iyi yaptığı, onun olanlarla, cebindekilerle yetinmek. Belki o yüzden bunca rahat geçip giden zamana karşı. Belki o nedenle hiçbir şeyi umursamadan, gamsız, tasasız geçirebiliyor vaktini.

Allah bize fukara huzuru versin, desem… Eksik dilekte bulunmuş olur muyum acep? Rabbimin gücüne gider mi ki? Tabii ki, cümbür cemaat Hint fakirine dönelim, fukaralık çok güzel şey!, diyecek kadar salak değilim ama… Fukaradaki iç huzuru, benim, diyen kodamanda yok! Varlık, çoğumuzun sağlığını bozmakta, huzurunu kaçırmakta pek bir mahir. Dileyen, bunu gidip bilenine sorabilir. Kendimden bilirim efendim. Cebimde azıcık fazla para olsa… Bununla ne yapsam, ne etsem, diye alır beni bir düşünce! Varın, holding sahibinin halini siz düşünün! Evlerden ırak. Uyku yüzü görmüyordur garibim!

Tarlada çalışıyor kadın. Sırtında çocuğu. Yaz kış, gün ışığıyla kalkıp, güneş batana dek didinir. Peki, niye? Namusuyla, şerefiyle rızkını kazanıp, boğazından helal lokma geçsin, harama bulaşmasın diye.

Somunu yarım. Yarı aç yarı tok. Çoğu zaman karnı guruldar. Ama yine de bana mısın demez, her gün yeniden işine koyulur; çarkları kusursuz işleyen, demirden bir makine misali…

Üzerine düşeni, ondan isteneni yapar fukara. Gerisini iplemez genelde. Niye, Neden, Nasıl, türü muhakemeleri yoktur. Aklının yetmediğine fikir yürüttüğü görülmemiştir.

Canına tak etmeden ipini koparmaz, baş kaldırmaz ama… Çileden çıkarsa, öldürücüdür öfkesi. Sonrasını düşünecek düzeyde kurnaz, hesapçı değildir çünkü.

Günlük yaşar garip. Alt tarafını sallamaz, başına geleni Allah’tan bilir, kaderi sanır/ sayar, kendine pek bir fatura çıkarmaz, hatayı nefisinde aramaz ekseri. Belki de bundandır nedensiz/temelsiz iç huzuru. Belki de kafasını yormadığından, inanmayı düşünmeye yeğlediğinden bu kadar mutlu. En azından servet edinmişler gib tedirgin değil. Kaybedecek bir şeyi bulunmaz çünkü.

Bakmayın siz, eski Türk filmlerinde veya hayatın olağan akışına uyar şekilde zengin oğlanların kucağına düşen fakir fukara kızlarına. Evet, böyle bir vaka olsa da… Ölümlü görür dünyayı. Sonunu bilir fakir. Onun için kanaatkar ya zaten. O sebeple eyvallah eder bir hırka, bir lokmaya. Canı neler çekse de… Nefsine hakimdir. İblise uymaz. Taşıdığı sonsuz Allah korkusu, günaha girmesini önler.

Hem, her fakir sırf yokluk yüzünden kötü yola girmeyi düşünseydi, buna niyetlenseydi… Halimiz nice olurdu? Yaradan korusun cümlemizi. İyi ki vicdanları yönetiyor onları. İnsanlığın son kaleleridir fukaralar.

İşte tüm bu anlattıklarımdan sebep, gözü toktur fukaranın.

Dilerim bir an gelir, gök kubbe altında tek bir fakir kalmaz. Garibanlık kaderi değilse de yoksulun... O bunu hep öyle zanneder. İnsanlık sahip olduklarını paylaşmayı öğrendiğinde, dünyadan silinir fakirlik.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..