- Kategori
- Futbol
Futbol, para ve yönetim

Para, futbol topunu satın alabilir mi?
21. yüzyıla girdikten sonra küreselleşmenin de futbolu çok fazla etkilediğini görüyoruz. Buna karşı, bazı yöneticiler ve futbol adamları paranın diktasına karşı çıkıyorlar ve paranın futbola egemen olmasına karşı durmaya çalışıyorlar. Başlarken, konunun uzmanı olmadığımı söylemek istiyorum ve uzman görüşü isteyenlere Simon Kuper'ın ''Küreselleşme ve Futbol'' kitabını öneriyorum.
Paranın futbolu etkilediği şüphe götürmez bir gerçek, futbol endüstrisinin içindeki herkesin de işi para için yaptığı tartışma götürmez bir konu. Sorumuz ise; para, futbolda ne kadar önemlidir, ne kadar önemli olmalıdır? ''Parayla saadet olmaz.'' sözü futbolda geçerli olabilir mi?
Konumuzun ilk örneklerini vermek için futbolun beşiği Ada'ya bakıyoruz. Para vasıtasıyla futbol saadetine sahip olmak isteyen Roman Abramovich ve Chelsea; direkt olarak göze çarpan örnek. İngiltere'de zirveye oynamasa da, ortalamanın üstünde bir takım olan Chelsea'yi Haziran 2003'te satın alan Rus milyarder çok fazla para saçmasına rağmen ilk sezonunda aradığı mutluluğu bulamadı. Ligi ikinci bitiren Chelsea'yi parasıyla zirveye taşıyamayacağını anlayan Abramovich, takımın başına Avrupa Şampiyonu Jose Mourinho'yu getirdi ve yönetimi de Manchester United efsanesinin baş mimarlarından Peter Kenyon'a bıraktı. İşi profesyonellere bırakan Roman, aradığını buldu, arka arkaya iki şampiyonluk ve kupalar kazanıldı. Eylül 2007'de saçma bir karar veren Roman, Mourinho'yu gönderdi, dostu Grant'i getirdi. Chelsea'nin şu anda üçüncü sırada bulunması, paranın futbolu satın alamayacağını gösteriyor, sanırım.
''Paranın futbola egemen olduğu'' iddiasını çürüten bir başka örnek de Arsenal menajeri Arséne Wenger. 1996 yılında takımın başına getirilen ve geldiğinde ''Arséne kim?'' sorularına muhatap olan Wenger ilk iki yılında hiçbir kupa kazanamamıştır. Buna karşılık, Arsenal yönetiminin kesin olarak desteklediği Wenger; fazla para harcamadan Thierry Henry başta olmak üzere Arsenal efsanesinin iskeletini oluşturmuştur. Efsanevi Arsenal takımı mükemmel futbol oynamasının yanında arka arkaya sekiz sezon Premier Lig'i ilk iki içinde bitirdi ve üç şampiyonluk, sekiz kupa kazandı. Wenger bu başarılarından sonra da kenara çekilmedi. Manchester United'ın ve Chelsea'nin yabancılar tarafından satın alınması ve daha iyi finansal kaynaklara sahip olması karşısında yine fazla para harcamamayı tercih etti. Efsanevi kadro dağıldıktan sonra genç isimlere yöneldi. Günümüzde dünyanın en iyi futbolcularından biri olan Francesc Fabregas'ı 16 yaşındayken keşfeden Wenger'in takımının yaş ortalaması 24. ''Para, futbolu kirletiyor.'' diyen Wenger'in takımının ligde lider olması ve diğer kupalarda da yoluna devam etmesi Wenger'in haklı olduğunu ispatlıyor mu sizce?
Futbolun politika ve dinle ilişkilendirilmesi ayrı bir konudur; bir başka yazıda bu konuyu incelemek istiyorum. Ekonominin ve paranın futbola etkisi konusuna geldiğimizde; paranın futbola egemen olamayacağını düşünüyorum; evet, para futbol için ''olmazsa olmaz''dır, Avrupa devlerinin hepsi çok zengin kulüplerdir ve ilerleme için para gereklidir ama futbolun tamamen paraya endeksli olduğu inancı son derece yanlıştır. İşini paraya endekslemeyen Arsenal şampiyonluğa yürüyebilmekte, Avrupa'nın çeşitli yerlerinde finansal değeri rakibinden kat kat az olan takımlar, zengin takımları yenebilmektedir.
''Kontrolsüz güç güç değildir.'' sloganlı Pirelli reklamını hatırlıyorum. Futbol, para ve futbol yönetimini çok iyi açıklıyor bu söz. Para futbol için gereklidir ama iyi yönetilmeyen para çarçur edilir ve kontrol edilmezse istenilen faydayı sağlayamaz...