Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '07

 
Kategori
Futbol
 

Futbol oyununun kuralları…

Futbol oyununun kuralları…
 

En büyük futbol sahasının ebadı 90x120 metredir. Bu saha içinde 22 adet oyuncu ve bir de oyunu kurallarına göre yöneten hakem bulunur. Hakem, sahanın tek hâkimidir ve ne derse o olur. O kuralları da FİFA denilen uluslar arası örgüt tespit eder.

Oyunun amacı, her iki tarafta bulunan 7.32X2, 44 ölçülerindeki direkler arasından topun geçirilmesi ile adına “Gol” denilen sayıyı kazanmaktır.

Bir esas kural daha, sadece omuzlardan itibaren parmaklara kadar olan “Kol” dışında, topun vücudun her tarafı ile oynanmasıdır.

Bir de bu oyunun sonucu vardır ki, o kale direkleri arasından en çok kim topu geçirirse, o galip sayılır. Eşitlik halinde ise beraberlik söz konusudur.

Bütün dünyada da “Futbol” adı ile anılır. Cümle İngilizce olup “Ayak oyunu” anlamındadır.

“Bu kadar lafa ne gerek var, sanki biz bilmiyor muyuz” diyeceksiniz.

Olsun, bilgi tazelemek iyi şeydir. Tazelemiş olduk.

Benim asıl demem o ki, bu futbol oyunu denilen şey, yukarıdaki en önemli kurallar içinde ve belirlenen saha içinde olur. Gerisi, boş laftır.

Televizyondan izlediğim kadarıyla, Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynan maçtaki “Sayılmayan gol” nedeniyle kopartılan fırtınaya ve bu gün oynanan kupa maçına dikkat çekmek istiyorum.

Dediğim gibi bu “Futbol” denilen oyun saha içinde oynanır ve orada alınan netice ile de orada biter, yenisine bakılır. Her hangi takım olursa olsun, maçtan sonra yapacakları konuşmanın neticeye bir faydası yoktur. Ancak, oyun içinde “Kural hatası” kararını verecek bir kusur olmadıysa.

Hakem İsmet ARZUMAN, doğrudur veya yanlıştır, golden önce düdük çalarak oyunu durdurma ve bir ceza atışı kararı vermiş midir? Evet vermiştir. İşte orada iş bitmiştir. Sen düdüğün sesini duymaz, gider topu o direklerden içeri gönderirsen onun adına “Gol” demezler. Deseler deseler “Nafile gol” derler, onun da neticeye bir etkisi olmaz.

Bakıyoruz maçtan sonra Beşiktaş kulübünün açıklamasına: “Affan Keçeci ile İsmet Arzuman istifa etmezlerse, Sivas maçımıza paf (ikinci takım) ile çıkacağız.”

Bir; bunun adı tehdittir, tehdide kimse boyun eğmez. Olan kulübünüze olur.

İki; gol atacaktın da son dakikaya mı kaldın?

Daha sorulacak çok soru var da, esas söyleyeceğim şey şuydu: Galiba Yıldırım DEMİRÖREN, Liverpool’a giden takımı Sivas’a gidiyor sandı?

Sekiz golü kalesinde gören Beşiktaş yöneticileri, bu golleri de İsmet Arzuman’ın sırtına yüklerlerse hiç şaşırmam.

Ancak şu gerçeği de bilmekte yarar var.

Beşiktaş, sahaya çıkmıştır ve oyununu oynamıştır. Sonuçta sekiz de gol yemiştir ve sahadan yenik ayrılmıştır. Bir gol de yese, beş gol de yese sekiz gol de yese, yediğinden bir fazlasını atamadı mı “Yenik” sayılır.

Farklı sayı ile yenilmek de hemen her takımın başına gelebilecek bir olaydır. Bunu çok garipsememek gerekir. Sekiz gol olmasa da, diğer takımlarımızın da açık farkla yenildikleri birçok maç hatırlıyoruz.

Demem o ki…

Futbolun yöneticileri, hakemleri ve oyuncuları size diyorum. İşinize bakın…

Futbolun izleyicileri. Siz oyunun zevkini almaya bakın.

Futbolun televizyon kanalındaki yorumcuları…

Sizler de biraz sesinizi kısın. Vara yoğa gerekli gereksiz konuşmayın. Hele eski hakemler, sizler… Biraz ölçüyü aştığınızın farkında mısınız?


06 KASIM 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..