Futbolda verimliliğin adresi; Beşiktaş

Ligin en az gol yiyen takımına en az gol atan takımın gol atması istatistiksel olarak çok zordu ve o takım gol atmakta her ne kadar güçlük çekse de ligin en çok gol yiyen takımına da bir şekilde gol atmayı başaracaktı.

41. dakikada Tello’nun kullandığı korner vuruşunda top Braga ile Çağlar’ın arasına sıkışan Holosko’nun önüne Braga tarafından neredeyse itiliverdi. Holosko’ya da sadece dokunmak kaldı. Bu tam Denizlispor’un yiyebileceği, Beşiktaş’ın da atabileceği türden bir goldü. Türkiye'de bu gole hiç kimse şaşırmamıştır.

Ne Beşiktaş daha organize bir atak geliştirip tehlike yarattı ne de Denizlispor çok daha uygun pozisyonları golle sonuçlandırabildi.

Neticede Beşiktaş kazanması gereken bir karşılaşmayı zor da olsa 3 puan alarak tamamladı. Ligin ikinci yarısına lider Fenerbahçe’nin beş puan gerisinde beşinci sırada başlayan Beşiktaş sekiz hafta sonunda Fenerbahçe’nin iki puan önüne geçmiş, yeni lider Galatasaray ile arasındaki farkı da iki puana kadar geriletmiştir. Gerçek verimlilik de zaten budur.

Beşiktaş sezon başından bu yana anlaşılabilen bir futbol oynamıyor. Ancak mücadele ediyor. Çok güçlü bir defans bloğu var ve bunu geçebilmek çok kolay değil. Ancak Denizlispor ilginçtir bu fark yaratan defansı maç içinde zaman zaman geçmeyi başardı. Özellikle uzaktan etkili vuruşlar da çıkarabildi.

Beşiktaş’ın eski futbolcusu Youla biraz da kendisini ispatlamak için varını yoğunu ortaya koydu. Ancak futbol özellikle büyük takımlara karşı "tek adam oyunu" ile sonuca gidilebilecek bir spor değildir.

Denizlispor maç boyunca Beşiktaş ceza sahası etrafında fazlasıyla serbest vuruş kazandı. Mustafa Denizli’nin takımının bu kadar faul yapmasına nasıl izin verdiği ve kenardan müdahalede bulunmadığını gerçekten çok merak ettim. Ancak Denizlispor özellikle Çağlar’ın kullandığı bu duran topların hiçbirini doğru kullanamadı. Beşiktaş’ın bu duran topları rakibinin etkisiz kullanacağına yönelik öyle bir özgüveni vardı ki ikinci yarı topun önüne tek adam koymakla yetindi, ceza sahasına Denizlisporlu oyunculara yakın markaj uyguladı.

Beşiktaş’ın İ.B.B. karşısında sergilediği oyunun çok uzağındaydı. Maçın hiçbir bölümünde o mücadeleyi ortaya koyamadı. Tello’nun korner atışlarıyla Denizlispor kalesinde etkili olurken Ekrem’le de soldan çizgiye inmeye çalışı.

İbrahim Toraman çok iyiydi. Her topa bedeninin neresi gelirse müdahale etmeye gayret etti. Önemli atakları başlamadan kestiği gibi ceza sahası çizgisi üzerinde topla kale arasına girerek rakibin etkili olmasını engelledi. Bu sezon çok fazla göze çarpmıyor ama İbrahim Toraman takımın en efektif futbolcusu olma yolunda hızla yükseliyor.

Sezon başından bu yana tartıştığımız gibi Beşiktaş atak geliştirmede hiç yok. Bunun aslında orta sahasının yapısal kurgusuyla bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Fink, Toraman, Ekrem ve Tello organize hücum geliştirmede etkili değiller. Ernst’in de bu durumu değiştirmediğini biliyoruz. Aslında belki de Tabata’yı daha fazla kullanabilir hale getirmek gerekiyor. Fenerbahçe’de Alex, Galatasaray da Elano bire bir olmasa da aslında o görevi üstlenmiş durumdalar.

Beşiktaş ligde çok önemli bir yere geldi. Artık zirveye ortak oldu da diyebiliriz. Ancak ilk dört sıradaki iki takımla da deplasmanda oynayacağının altını çizmek gerekiyor. Denizlispor, Beşiktaş’ın kayıpsız geçeceği bir takımdı zaten. Bundan sonrası biraz daha zor ve iş daha çok Mustafa Denizli’nin hünerli ellerine kalıyor. Takım buraya kadar getirdi.

Denizlispor hesaplarında bu maça bir puan bile yazmış olamazdı. Bu nedenle Beşiktaş karşısında alınan yenilgi takım üzerinde yüzlerin asılmasına neden olmadı. Teknik heyet, yönetim ve futbolcuların yüzleri gülüyordu. Ancak hafta sonu Bursa deplasmanından da puan çıkarması büyük sürpriz olur. Denizlispor’un kaderi biraz da Sivasspor’a bağlı. Eğer Sivasspor da başarısızlığını sürdürürse Denizlispor için en kritik viraj iki Ankara takımlarıyla 31. Ve 32. haftalarda Denizli’de oynayacağı maçlar olacaktır.

Uzay Gökerman