Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Ocak '09

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray Denizli'de zorlanmadı

Galatasaray Denizli'de zorlanmadı
 

Foto: milliyet.com.tr


GALATASARAY üst üste hayal kırıklığı yaratan iki Sivas maçından sonra yine tehlikeli bir deplasman olan Denizli’ye geldi. Öyle ki Denizlispor bu sahada Fenerbahçe’yi şampiyonluktan etmiş, şu anki rakibi Galatasaray’ın o yıl şampiyon olmasında büyük pay sahibi olmuştu. İşte bu şartlar altında Galatasaray klasik 4-4-2 dizilişi ile sahadaydı. Lincoln’ün yokluğunda Ayhan maestro görevini üstlenecekti…

Maça Galatasaray hızlı başladı diyebiliriz. Ancak bu hızda Denizlisporun savruk ve gevşek saha yerleşiminin etkisi de yadsınamaz doğrusu. Notlarıma baktığımda ilk tehlikeli Galatasaray atağının Arda ile geliştiğini söyleyebilirim. Kaleci Cenk bu pozisyonda başarılı olurken sonraki pozisyonlarda da kolay lokma olmayacağını belirtiyordu adeta…

Kazanılan serbest atışta kaptan Ayhan’ın akıllı davranışı ile topu hemen oyuna sokması Nonda ve Arda paslaşması, Milan Baroş’un ayaklarından Denizlispor ağlarına giden GOL olarak yazılıyordu…

Bu dakikalara kadar gevşek ve şaşkın oynayan Denizlispor golün etkisiyle olsa gerek biraz daha canlandı, orta saha direnç kazandı, iyi top yapmaya başladı. Denizlispor hem geride hem de orta alanda iyi pres yaparak Galatasaraylı futbolculara oynayacak alan bırakmadı. Ancak ileri uçtaki gol ayaklarına bir türlü istenilen paslar verilemiyordu…

Yine dakikalar 25’i gösterdiğinde sağ bek olan oynayan Sabri’nin savruk oyunu gözümden kaçmadı. Sol kanat ne kadar etkili ve düzenliyse sağ kanat o kadar etkisiz ve düzensiz görünüyordu. Ancak bu kanattaki defoyu Denizlisporlular ilk yarının sonlarına dek fark edemediler, devrenin bitimine birkaç dakika kala Sabri’nin kanadından atak girişimlerinde bulundular ve etkili de oldular…

Mehmet Topal uzun süre oynamadığı için ilk müdahalelerde hep geç kaldı, kontrolsüz topa girişleri neticesinde faul tehlikeleri yaşattı. Sonra sonra oyuna ısınan Topal girdiği pozisyonlarda eskisi kadar olmasa da başarılı sayılırdı…

Elimdeki notta 31.dakikada Ayhan’ın yaptığı faulün gereksizliğinin altını çizmişim. Çünkü müdahalesinden sonra yine gollük bir atak gelişti, Feridun topa yetişemeyince eliyle düzeltti. Her ikisi de sarı kart gördü, bence Ayhan orada bilinçli faul yapıyorsa o zaman oyunu da durduracak şekilde faul yapmalıydı. Kaldı ki orta alanda böylesi fauller çok anlamlı olmuyor, diğer oyuncular gerekli hamleleri yapacak şekilde topu takip ediyordu zaten. İşte bu akılsızlığının cezasını da ikinci sarı karttan kırmızı kart görerek ödedi.

İlk yarıda gözlemlediğim bir diğer husus da Nonda’nın eli yüzü düzgün bir top oynamasıydı. Uzun zamandır bu kadar etkili ve verimli olduğunu görmemiştik. Sol kanat organizasyonlarında Arda-Nonda-Baroş üçlüsüne bir de Ayhan destek verince Denizlispor kalesinde bir çok tehlikeli pozisyon gelişti.

İkinci yarı başlarında Galatasaray anlamsız bir şekilde oyunu sağ kanada sıkıştırdı. Oysa ki ilk yarıda soldan oldukça etkili atak girişimleri olmuştu. Denizlispor da bu yarıda daha diri ve istekli göründü. Daha önde basmaya ve defansını öne çıkarmaya başladı. Galatasaray’ı defansta az adamla yakaladığı pozisyonlarda bir türlü üretken olamadı. Esasında ikinci yarıya iyi başlamıştı Denizlispor. Ancak yine bu etkisiz gelişlerinde topu eveleyip geveleyince ani Galatasaray akını gelişti ve ardından da gol geldi.

Denizlisporun ilk etkili organize atağı 57.dakikada gerçekleşti. Bu da takımın uyumunda hala problem olduğunu bir göstergesidir. Öyle ki Musa’nın anlamsız futbolunu bizler gibi izleyen Ümit Kayıhan değişikliklerde hep geç kaldı. Gerçi aynı şekilde Skibbe de Ayhan’ı almakta geç kaldı ama, Nonda’yı geç alması skoru 2-0’a getiren golün atılmasına yaradı. İlk yarı etkili olan Nonda ikinci yarı yine yokları oynarken birden golle sahneye çıktı. Anlaşılan kendini unutturup gol atmaya niyetlenmiş…

81.dakikada Ayhan’ın atılması ile Galatasaray 10 kişi kalınca geriye yaslandı ve Denizlispora pozisyon vermedi. Zaten Denizlisporlu oyuncular Galatasaray’ın 10 kişi kaldığını da fark edemediler… Son dakikalardaki birkaç etkili atak kaleci De Sanctis’in ellerinde eridi…

Kısaca özetleyecek olursak:
- Galatasaray iki Sivas maçından sonra kendine geldi, rahat bir oyunla net bir skor elde etti.

- Maçın en iyisi yine Arda’ydı. Ayhan atılana kadar iyi çalıştı. Orta sahada ileri ve geri oynadı. Lincoln’ü aratmadı. Ancak acemice yediği kartlar yüzünden bir sonraki Sivas maçında cezalı durumuna düştü. Bu durumda maça kaptan olarak çıkacaklar bundan sonra daha da dikkatli olsunlar. Zira Kaptan Köşkü yanıyor…

- Galatasaray sol kanadı etkili kullandı, sağ taraf ise zaman zaman S.O.S verdi. Sabri bir iyi bir kötü, Barış ise düz bir oyuncu.

- Nonda ilk yarıda kendisinden beklendiği gibiydi. İkinci yarı duruldu.

- Baroş fırsatçılığını göstermeye devam ediyor. Koştu, çabaladı, zaman zaman defansa bile yardıma geldi.

- Mehmet Topal henüz eski formunda değil, defansta Meira’nın hatalı bir geri pası haricinde önemli bir aksama olmadı, Servet’in dönüşü defansa çeki düzen getirmiş.

- Kaleci De Sanctis iyiydi, çok zor durumda kalmadı, özellikle Carlos Alberto’nun frikiğinde iyi yer tuttu ancak tıpkı Roberto Carlos’un frikiğindeki gibi topu tek hamlede uzaklaştıramadı/tutamadı. Onun da, isminde CARLOS olanlardan çekeceği var demek.

- Sonradan giren Yaser ve Mehmet Güven vasat göründü.

- Hakemler genelde iyiydi, ancak Denizlispor’un ilk yarıdaki gollük pozisyonunda yanlış ofsayt verdiler. Kartlar doğruydu da Ayhan’ın ikinci sarı kartı sanki biraz ağır kaçtı gibi geldi bana. Zira o pozisyonda Ayhan topa hamle yapmak isterken istemeden çarptı. Kasıt yoktu, pozisyon da tehlikeli bir halde değildi…

- Maçı çeken kameramanlardan ve görüntü yönetmeninden de bir ricam olacak. Lütfen futbolcuları yakın çekim alırken daha dikkatli davranın. Görüntü öncesi metrelerce koşmuşsa görüntüyü geciktirin. Çünkü o kadar efor harcayan futbolcu haliyle sağa sola tükürüyor, sümkürüyor. Ekranda bunu görmek hoş değil. 62.dakikada Baroş’u öyle görünce bunlar aklıma geldi.

- Bir lafımda maçı anlatan spikerimize. Galasaray’ın kalecisi De Sanctis’in adını sürekli DE SANKTİS diye söyledin. Benim bildiğim DE SANÇİS’tir. Bilmem belki de ben yanlış biliyorum…

Murat HACIOĞLU
31 Ocak 2009 Cumartesi

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara