Fenerbahçe mi Guiza mı?

Bu soruyu kime sorduğumu tahmin edebilirsiniz. Teknik direktör Aragones’e elbette. Aragones’in bir an önce karar verip önceliğine göre davranması şart bence. Fenerbahçe önce gelir diyorsa -ki o takımın teknik direktörü olduğuna göre önceliğinin Fenerbahçe olması gerekir- o zaman Guiza bilmecesine bir son vermelidir.

Gerçekten de Guiza’nın oynadığı futbolu görünce ve hele ki Semih oyuna girdikten sonra Semih’in oyununu da gördükten sonra açıkçası milliyetçilik yaptığına kanaat ettim. Memleketlisi Guiza’yı bu haliyle bile hala kollamaya çalışırken acaba kendi kuyusunu kazdığının farkında değil mi, sayın Luis Aragones?...

Maça geçecek olursak Gaziantepspor takımı Fenerbahçe’nin şifresini çözmüş. Sahaya yayılışlarını öylesine dengeli ayarladılar ki, Fenerbahçeli futbolcular çok zaman oyun kurmakta zorlandılar. İlk yarım saatte Fenerbahçe’nin ne oynadığını anlayamadık. Maç sanki Kadıköy’de değil de Gaziantep şehrinde oynanıyor gibiydi…

Orta alanda hakimiyet büyük çoğunlukla Gaziantepspora aitti, keza aynı şekilde ileri uçta ve defansta da Gaziantep daha diri göründü. Öyle ki Gaziantepsporun forvet elemanları daha becerikli olabilseler ilk yarım saatte iki farklı öne geçmeleri bizleri şaşırtmayacaktı. Ancak onlar bizi şaşırtmayı seçerek ataklarını etkisiz ve beceriksiz bir şekilde sonlandırdılar.

İlk devrede Fenerbahçe zaman zaman etkili ataklar geliştirdi fakat Guiza’nın beceriksizliğine Deivid ve Uğur Boral’ın etkisiz destekleri eklenince Alex yalnızları oynadı. Selçuk ve Emre ileri uçtaki arkadaşlarının yeterli ölçüde defansif katkılarını görmeyince de ileri çıkmaktan çekindiler…

İkinci yarıda da tablo çok farklı değildi. Son 15 dakikaya gelene kadar iki tarafın da zaman zaman tehlikeli atakları oldu, ancak skor tabelasına yazılacak bir gol ne yazık ki gelmedi.

Bu devrede Fenerbahçe’nin kanatları iyice oyundan düştü. Sağ bek Önder kendi bölgesinde yetersiz kaldı ve Gökhan Gönül’ün yokluğunu hissettirdi. Yaşlı kurt Carlos ise önündeki Uğur’dan yeterli desteği görmediğinden her kanat akınında rahat değildi ve ofansif katkısını sınırlamak zorunda kaldı…

Volkan gole kadar iyi sayılırdı, iki tane frikik şutunu çıkardı. Golde de zaten yapacak çok fazla şeyi yoktu, keza aynı şekilde Murat da zorlanmadı denebilir.

Semih’in oyuna girmesinden sonra Fenerbahçe rakip sahada daha etkiliydi, daha çok topa sahip olurken sahip olduğu topları da saklamasını bildi. Ancak yine de sonuca etki edecek varyasyonlardan mahrumdular…

Son 15 dakika oldukça heyecanlı ve keyifli geçti. Gaziantep’in golüne kısa süre içinde Alex ile cevap veren Fenerbahçe kalan dakikalarda etkili oldu. Ancak rakip defans çok fazla alan bırakmayarak atak organizasyonlarını engelledi…

Aragones Kazım ve Semih’ten çok şey bekledi belki ama Kazım buna hazır değildi sanırım. O daha mahalle arasında maç oynuyormuş havalarında. Birkaç maçlık parlaması şans eseri miydi diye sormadan geçemiyoruz. Guiza ise evlere şenlik bir forvet. İnsan ister istemez tereddüt ediyor, acaba geçen sene o golleri kredi kartından mı geçirtmiş?

Defansta Lugano emniyet sübabı gibiydi. Yasin’den doğan boşlukları da kapattı, Önder’den yeterli destek alamadığı için zaman zaman zorlandı.

Hakemler genelde rahat göründüler, ancak gergin oldukları kimi pozisyonlarda süzülüyordu doğrusu. Eliyle kart isteyen Guiza’yı görmezden gelmesi, Selçuk’un rakibine kasıtlı tekmelerine sarı kartı göstermemesi (o anda Selçuk bir sarı kartla oynuyordu), Alex ve Emre’nin abartılı itirazlarına es geçmesi dikkatlerden kaçmadı… İlk dakikalarda Beto’nun elle topu almasına da sarı kart vermeliydi. Bir de Gaziantep’in gollük atağında yanlış ofsayt kararı vardı.

Gaziantepsporda Tabata çok iyiydi. Beto biraz daha becerikli olsa bugün 2 gol atardı. Erman Özgür girdikten sonra faydalı işler yaptı bir de gol attı. Orta alanda Murat defansta da Deumi çalışkan isimlerdi.

Kısaca Fenerbahçe yine şansıyla kurtuldu. Geçen hafta Trabzon bu hafta da Gaziantep galibiyeti kaçıran taraf oldu. Fenerbahçeliler bir puana sevinmeliler. Ardından da Aragones’e şunu sormalılar: Fenerbahçe mi önemli yoksa Guiza mı sayın Aragones?

Murat HACIOĞLU
1 Şubat 2009 Pazar