Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '10

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray Eskişehir'de kime yenildi?

Galatasaray Eskişehir'de kime yenildi?
 

Eskişehirspor taraftarı gıpta ettiriyor. Güzellik bu!


Haftalardır süren, toplamda en ufak bir hakları yenmediği ve hatta kendileri haksız olduğu halde mağdurmuş süsü verilen provokasyon çalışmaları nihayet ürünlerini vermeye başladı! Bu baskı altında bildiğini uygulayamaz hale gelen hakemlerle herşey daha da saçma sapan bir hal almaya başladı. E normal! Bir insana sürekli beceriksiz derseniz ya beceriksiz olur ya da -iyimser ihtimalle- beceriksizleşmeye başlar.

Eskişehirspor-Galatasaray maçında Koray Arslan'ın 16. dakikada Galatasaray atağında kendi ceza alanı önünde topu bilerek eliyle kesmesi sarı kart ve ceza yayı içindeki tehlikeli yerden serbest vuruştu, hakem Bülent Yıldırım devam dedi. 43. dakikada aynı futbolcunun sağ ayağından seken topu, sol kolunun yardımıyla kontrolüne alıp kendisine avantaj sağlayarak gol vuruşu yapması da sarı kart olduğundan golün iptal edilmesi ve ikinci sarıdan kırmızı görmesi gerekirken Galatasaray 1-0 geriye düştü. Yani Galatasaray ikinci yarıya 0-0 ve rakip 10 kişi kalmış olarak çıkmalıydı. Sonra yaptığı bu hataları devre arası öğrenen hakem, bunların altında ezilerek ilk fırsatta Galatasaray'a uyduruk bir penaltı verdi. Çünkü penaltı olmadığını düşünse bile, eğer gerçekten penaltı ise maçtan sonra başına geleceklerden korkuyordu.

Neden? Çünkü artık hakemler baskı altına girmişlerdir. Her maçtan sonra, aleyhine iki hata yapılan takımın yöneticileri (ki bunu en çok yapanlar hakkında burada yazmam bile gereksiz, Afrika'daki Zebralar bile biliyor bunu) hakemleri yerden yere vurursa başka ne olacağını bekliyordunuz ki? Artık hakemler kafalarında bir çok faktörü enine boyuna düşünmeden maça başlayamıyorlar. Artık "açık renk formalı, koyu renk formalı" takımlar yok onlar için, X takım var Y takımı var. Hangi takıma haksızlık yaparsa kamuoyu onun üzerine daha çok gelir, maçtan önce bunları tartıyorlar.

Örneğin, Galatasaray'ın en büyük rakibi kim? Fenerbahçe. Peki bunların yöneticileri haklı haksız sürekli hakemleri düşman ilan etmeye kadar varan linç kampanyası başlatmış mı? Başlatmış. E o zaman "ben Galatasaray lehine hata yaparsam beni de mahvederler, tefe koyarlar" diyen hakem ne yapacak? Her elle oynamayı "çarpma" olarak yorumlayacak. Ya ilk elle oynama pozisyonunda serbest vuruştan gol yapsaydı Galatasaray?

Baskı nedir? İşte budur.

Hakem rezaletti evet ama hakem iyiymiş veya kötüymüş ben bakmam! Bu benim konum değil, ben Galatasaraylıyım çünkü. Galatasaray rakibini yenmeyi hak edecek bir oyun oynadı mı oynamadı mı ben ona bakarım: Oynamadı! Oynadı da hakeme mi takıldı: Hayır! Öyleyse Eskişehir'i kutluyorum. Hakem de hata yapacak, robot mu bu?

Galatasaray neden olduğunu kimsenin anlayamadığı garip bir uyuşuklukla sahaya çıktı ve bir daha da ayar tutmadı. Ben burada teknik direktörün hatalı olduğunu düşünüyorum. Galatasaray şampiyonluğa oynayan bir takım havasında oynamadı. Yine mücadele gücü düşük, koşmayan, yardımlaşmayan ve dolayısıyla ileride çoğalamayan bir takım vardı sahada. Efendim "hakem elle oynamayı görseydi bunlar olmazdı" imiş, hadi canım! Senin adamların iki pas yapamayacak, üç kişinin arasında bir rakip pres yaparak topu kapacak, gidip golü yapacak, ne işe yaradığını hala çözemediğim kaleci yerinde çakılı kalacak, sonra hakem makem! Sen rakibini yeneceksen, onun yarı alanına yerleşeceksin. Çok pozisyon buldun da hakem mi tuttu seni?

Eskişehirspor taraftarlarını ayrıca kutluyorum, onlar ne güzel tribünlerdi öyle! Hayran oldum, kıskandım. Bizim "ultrA"lar da saçma sapan bağırmayı, kendi kendilerini tatmin etmeyi bırakıp, takımı en ihtiyaç duyduğu zamanda nasıl motive edebilirler biraz olsun anlamışlardır umarım. En azında futbolun bir güzellik olduğunu anlamışlardır diyecem ama arkadaşlar "ultrA" oldukları için yine olay çıkarmışlar. (Bir kaç istisna maç hariç) Galatasaray'ın taraftarı yok.

(Bakınız: http://blog.milliyet.com.tr/Galatasaray_in_taraftari_yok_/Blog/?BlogNo=165421)

Yazarın notu: Arda Turan "sorumluluk almak"la "herşeyi yapmaya çalışmak" arasındaki ince çizgiyi kavrayamadıkça sadece kendini yıpratır, yazık olur..

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..