Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Mart '11

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray-Fenerbahçe: Arena’da Tarih/ler Yazılabilir

Galatasaray-Fenerbahçe: Arena’da Tarih/ler Yazılabilir
 




Duvardan Bahçeye Atlama

“Üç Büyükler”den ikisi, Galatasaray ile Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig’de havlu attı.

Galatasaray, daha ilk yarı yarılanmadan, seyirci konumuna düştü/ düşürüldü.

Beşiktaş
’ın da “lig maratonu”na soluğu yetmediği, ikinci yarıda anlaşıldı. Çünkü Beşiktaş, enerjisini, saha dışında tüketmişti.

Yabancı transfere gösterilen ilgi, medyadaki “şov”, işkembeden atmalar... Ders alınmamış olacak ki, ünlü yabancı futbolcu transferi haberleri yine havalarda uçuşuyor!

Fenerbahçe ise, ilk yarıdaki fırtınayı, devre arasındaki çalışmalarıyla, üstelik aynı futbolcularla atlattı.

Gidiş, Fenerbahçe taraftarına umut veriyor.

Trabzonspor’la aradaki 9 puanlık farkı kapatıldı, averaj düzeltildi.

İkinci yarıda oynadığı 8 maçı da kazanan Fenerbahçe, TT Arena’da “tarih yazama”ya hazırlanıyor. İşin ilginç yanı, Galatasaray da “tarih yazma” peşinde.

Aynı anda iki takımın da tarih yazması nasıl olacak?

Olmaz, demeyin, olur?

Biliyorsunuz, Galatasaray, TT Arena’da 4 resmi maç yaptı; 3‘ünü kazandı, 1‘inde berabere kaldı.

Galatasaray, TT Arena’da “mağlup olduğu ilk maç” unvanı alamadı.

Fenerbahçe, TT Arena’ya ilk kez geliyor.

Galatasaray’la Fenerbahçe’nin aynı anda “tarih yazma”sının tek yolu var:

Fenerbahçe’nin galibiyeti!

O zaman, Fenerbahçe, “TT Arena’da ilk galibiyet alan”; Galatasaray, “ilk kez mağlup olan” unvanını kazanacak, birlikte “tarih yazacak”lar.

Galatasaray kazanırsa, bir “ilk”e imza atacak, “İlk derbi kazan” olacak!

Ana Kapı Önünde Söyleşi

Maç nerede olursa olsun, Lig’deki sıralama da öyle, Fenerbahçe-Galatasaray maçlarının havası bir başkadır. Taraftar da, futbolcular da, bu “başka oluş”un etkisiyle, maçlara farklı bir duyguyla hazırlanırlar.

Maç öncesi de, “Zorda olan kazanır, kazanmıştır” diye ahkam kesilir. Kimse de, “O zaman maç oynanmasın, üç puan zordakine verilsin!” demez.

Dese ne olur?

Deseyi meseyi, oluru olmazı bir yana atalım, sadede gelelim; dünden bugüne bakalım:

Galatasaray’ın Hagi’yle toparlanır beklentisi, kısa sürede boşa çıktı. Alınan yeni oyuncular, yabancılardan çok şey/ler bekleniyordu, verimli olmadılar. Olanlar da, eskiler, güç kazanacaklarına güç yitirdiler.

Hagi, kimi futbolcuları, alışık olmadıkları yerde oynatınca, oynamayan takım, daha da oynayamaz duruma düştü. Sakatlıklar, gol kısırlığı sürüp gitti. Servet’ten, Bursasporlu Ömer Erdoğan’a özenilerek, santrfor yaratıldı. Defanstaki açıklar, bir türlü giderilemiyor.

Yönetimdeki huzursuzluğa, takım içindeki huzursuzluk eklenince, söyleyecek fazla söz kalmıyor.

Kısacası, Galatasaray, zorda. Fenerbahçe maçı, alınacak bir galibiyet, moral verir düşüncesi egemen. Bir galibiyet, “Fenerbahçe’yi yendik” deme, bunun “getiri”si geceyarısına varmadan biter.

Fenerbahçe, ikinci yarıdaki toparlanmaya bakılırsa, Galatasaray’ı geçecek güçte. Son iki maçta, savunmada açıklar verilmesine karşın, ortada alanda ve ileride etkili oyun, her an gol atılabileceğini işaret ediyor.

Hızlı oyuncular, hangileri oynar bilemeyiz, Dia’yı, Niang’ı, Stoch’u kim, nasıl durduracak?

Ya Alex’i?

Kendine geldiğini, bir sonraki maçta daha da gösteren Mehmet Topuz, iyi işler yapacak güçte.

Ötekilerini saymaya gerek yok!

Fenerbahçe cephesi, sahadan kâğıt üzerine taşınan gücüne karşın, temkinli, rakibe saygılı olmayı elden bırakmıyor. Mahallenin bıçkın delikanlısı gibi, kimi teknik adam, yönetici takımın yaptığı gibi, “asacağız keseceğiz, denize dökeceğiz” türünden “laf ola torba dola” türünden konuşmuyorlar.

Gücün ne olursa olsun, rakibine saygılı olacaksınız.

Hele, rakibinin içinde bulunduğu olumsuz durumu, bir “sevinç” olmamalı.

15 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesinde, Sezgin Gelmez’in sorularını yanıtlayan Ümit Karan’ın, eski takımı Galatasaray'ın başarısızlığından söz ederken yaptığı şu değerlendirmeye kim itiraz edebilir?

“Bırakın Galatasaraylı olmayı, bir Beşiktaşlı, bir Fenerbahçeli bile şu durumuna sevinemez.”

Ana Kapıyı Üç Kez “Tık”lamak

Aykut Kocaman’ın “Oynanmamış maçlar her zaman en zorudur.” deyişine katılamam; yine de ana kapıyı üç kez “tık”layalım:

İbre, Fenerbahçe’den yana!

Bu maç, “yeniden diriliş” maçı değil, “yola devam” maçı olur!

Fenerbahçe
de, Galatasaray da, “tarih yazacak” güçte!

*****

İyi, kavgasız gürültüsüz, sakatlıklardan uzak bir maç olması dileğiyle...

İyi seyirler.

TURGUT ÇELİK/ Mersin

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara