Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gayri safi mutsuzluk...

Gayri safi mutsuzluk...
 

Güneş yüzünü tepelerden gösterince kuşlarda pek şımarık oluyor pek bir geveze. Bir sevinç , bir telaş sorma gitsin. Ağaçlar renk renk çiçek açmış hayranlığımız daha bir artıyor. Ama şehre karıştıkça çekip gidiveriyor insanın neşesi. doğadan, ormandan uzaklaştığımızdan mı? yoksa insana , dumana bulaştığımzıdan mı bilinmez o ruh halinden eser kalmıyor.

İki yüz , üç yüz kişinin doluştuğu otobüslerde yorgun insanlar. Acaba kimin ? ne derdi? var diye düşünüyor insan. Sonra yolun kenarından yürüyen köpeğe takılıyor aklım. Eşim bana bakıp beni anlıyor ‘’ sakın ! arabayı durdurup peşine düşme!’’

Bunu yapmışlığım var. Yollara çıkmış köpekler, kediler aklıma sığmıyor. İnsanları yaratırken içine vicdan koyan Allah o vicdanın çalışmadığını da biliyor. Kusur kendinin değil çünkü. Kendi aç, çocuğu aç, bahçede hayvanları aç milyonlarımız var. Kim takar aklına şu kirli itleri? elindeki poşete aç ve ıslak gözlerle bakarken kim niye ekmek versin ki tekme atmak varken.

İsteyen istediği ile evleniyor, isteyen istediği kadar çocuk yapıyor, her mahallede üç-beş tecavüzcü yaşıyor, ülkede en ağır ceza ne yersen ye ‘’beş senede dışarı çıkma’’ Hal böyle olunca olana bitene inanası gelmiyor insanın.

Resmi yalanlar mutlu etmeye yetmiyor insanları. Gayrı safi bilmem ne bilmem ne olmuş, şu kadar artmış deyince; karnı doymuyor burnu sümüklü bebelerin. Üstelik burnu silinip , karınları doyunca ne güzel oldukları şaşırtıcı hale geliyor bebelerin. Babaları işsiz, anaları hasta mavi gözlü, badem gözlü güzel çocuk ülkesi bu ülke. Ama yarınları karanlık. Yarınları belirsiz.

Zengini daha zengin, yönetenleri daha arsız oldukça tuhaf bir değişim geçiriyor ülke. El kadar park yok vallahi bu şehirde. Araba koyacak yer yok. Gidecek yol yok, yürüyecek meydan gittikçe azalıyor. Ama daha çok araba, daha çok bina salmaktan vazgeçmiyoruz.

Mutsuzluk suratlara yapışmış. Gayri safi mutsuzlukta birinciyiz. Kamyonların arabalara omuz atması. Kısa etekli kızların jiletlenmesi. Hırsızlığın bu kadar artması bir öfkenin sonucu aslında. Herkes ‘’bana bir şey olmasın’’ deyince ülkenin içinde patlayan kanalizasyon her yere yayıldı. Şimdi herkes kurşunlanıyor, herkes soyuluyor, herkesin yanakları tehlikede.

İçinizi sıkmak istemem. Denizden esen imbat, bardakta köpüklü bira, en sevdiğiniz şarkıdan bahsediyor olabilirdim. sevdiğinizi alın Ortaköy'ün yolunu tutunda diyebilirdim. Ama gayri safi mutsuzluğa takıldım bugün. Dünyanın her yerinde üstelik.

Ne yapalım, mevlaya yakarmaktan başka? Bir dilek tutalım ve güzele değişsin bu dünya. başka çaremiz var mı ki?

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..