- Kategori
- Tiyatro
Gaziantep'de Tiyatro

Giriş:
(Bu yazı Şubat 2000 tarihinde , Gaziantep’de Devlet Tiyatrosu etkinliğe geçmeden çok önce Gaziantep’de TÖMER’in bir yayın organı olan Allaben Dergisi’nde yayınlanmıştır. O tarihlerde daha G.Antep’de Devlet Tiyatrosu’nun esamisi bile okunmuyordu. Bu satırların yazarı bu konuyu tekrar tekrar yerel organlarda dile getirmiştir…)
Gaziantep'de Cumhuriyet öncesinde, yaygın seyirlik oyun geleneği vardı. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde Gaziantep'de orta oyunlar adı verilen tuluat tipi oyunlar halk arasında çok yaygındı. Halk Karagöz ve orta oyunundan çok hoşlanırdı. Karagöz ve orta oyununu canlandıran sanatçılar semt semt, kasaba kasaba kahveleri dolaşırlar, karagözü canlandırırlar ve orta oyunu oynarlardı. Çocuklar,gençler, çoğu komedi türü olan orta oyunlarını kahkahadan kırılarak dinler ve seyrederlerdi. Karagöz oyunları ilde büyük ilgi görürken, tuluat türü orta oyunlarında da yörenin güncel sorunları, idari aksaklıklar, baskılar, düzensizlikler sergilenirdi. Genellikle güldürücü yapıda olan oyunlar, diğer yanda Osmanlı yönetici kadrosunun toplumda yaptığı düzensizlikleri, bunun nedenlerini, sonuçlarını yansıtan düşündürücü ibret levhalarıyla ortaya konardı.
Türk halk toplulukları, karagöz ve tuluat oyunları ile, Osmanlı kültürü ile alay eder; Türk halkının dilinin, düşüncesinin üstün olduğunu hiciv ve alayla karışık olarak ortaya koyardı. Halk orta oyunları ile Osmanlı kültür baskısını gülünç duruma sokar, kolaylıkla redderdi. "Kanlıkavak" gibi oyunlar yüzlerce defa sergilense halk yine de dikkat ve sevgi ile seyrederdi (Gaziantep 1973 İl Yıllığı).
O sıralarda Antep'de yerli tiyatro kumpanyaları da vardı. Bunlar tuluatçı olmakla birlikte nitelikli eserler, komediler de temsil ederlerdi. Bunların kendi kendini yetiştirmiş komikleri seyircileri gülmekten kırar geçirirlerdi.
Sahne ortasında süflör yerinin salona bakan yönü üzerinde "Tiyatro bir milletin mizanı terakkisidir" yazısı dururdu. Bunun Türkçesi: Tiyatro bir ulusun yükseliş terazisidir. Yani tiyatro bir ulusun yükseliş ölçüsüdür. Tiyatrosu yüksek olan bir ulus ileri ve uygarlıkta yükselmiş bir ulus demektir.
O zamanlar tiyatrolar, şimdiki Keyvanbey pasajının yerinde olan Maarif Bahçesi'nin arkasındaki kapalı salonda temsillerini verirlerdi. Temsilden önce saz ve ses sanatçıları sahnede toplu olarak oturur, saz ve ses eserlerini çalar ve söylerlerdi. Sonra saz sanatçıları sahnede geri tarafta oturarak kanto oynayan sanatçılara sazlarıyla katılırlardı. Daha sonra monologlar, düetler söylenir, en sonra da gecenin temsili yapılırdı. Her gece yapılan temsil değişirdi. Haftada, on beş günde bir "Menfaat Gecesi" diye bir hayır kurumu yararına yapılan gecelerde ünlü eserler sahneye konurdu. Diğer geceler tuluat eserler oynanırdı (Çitçi; Yener, 49).
Bu tiyatrolarda sahneye konan Namık Kemal'in "Vatan yahut Silistire", Abdülhak Hamidin "Eşber", Shakespeare'in "Otello", Musahipzade Celal'in "Yedekçi", Halit Fahri'nin "Baykuş", Reşat Nuri'nin "Taş Parçası", İbnirrefik Ahmet Nuri'nin "Sekizinci", "Hissei Şaiya" gibi eserleri hep bu tiyatrolarda gösterilmiştir.
Bütün Türkiye'de beğenilip tutulan birçok ses sanatçısı daha önce Gaziantep'de çalışarak bu şöhrete erişmişlerdir (Çitçi,Yener, 1971, 50).
Gaziantep'de bir zamanlar tiyatro adı altında bir çok sazlı sözlü eğlence yerleri de vardı. Bu eğlence yerlerinin gülü olarak tanınan oynak ve kıvrak kantocu kız Luiza'yı buraların müptelaları çok severlerdi.
Bir gün duyuldu ki Luiza kantoculuğu bırakmış; müslüman olarak dostlarından birisi ile evlenmiş. Sonra da Hac'a gidip gelerek tövbe istiğfar eylemiş.
Bir gün Luiza'yı komşuları düğüne götürmüşler. Hacılığına bakmadan gönlüne koymadan oynatmışlar. Oyuna kendini kaptırıp eski günlerini anımsayan Luiza:
"Allahım günah yazma, azıcık yaz, azıcık yazma..!” diye başlayarak; gittikçe kendinden geçmiş ve sonunda. "İster yaz, ister yazma," diyerek çalkalayarak göbek atmaya başlamış. Bu Antepliler arasında anlatılan bir fıkradır.
Bu yerli tiyatrolarda Sakallı Ali, Çolak Halil, Büyük Reşit, Demirci Ali, Mehmet Parlaksoy, Meriç Ali, Mehmet Ekrem gibi sanatçılar, bu oyunların en tanınmış kişileriydiler.
Antep'deki azınlıkların batılı misyonerlerce eğitilmeleri, Antepli Türklerde de 1850'lerden sonra sanata, edebiyata, kültüre giderek artan bir istek doğurmuştur. Türk gençleri kendi aralarında birleşerek birtakım çağdaş kültürel etkinliklerde uğraş veriyorlardı. Bunlardan birisi de 1908 Hürriyet ilanındaki çalışmalardır (Barlas, Eylül,1992, 28).
1908 yılında Hürriyet ilan edildiğinde Antepli Türk gençleri tarifsiz bir heyecan içindeydiler. Antep'de bir "Hürriyet Haftası" yapılması da kararlaştırıldı. Resmi makamlar bu haftayı kendi aralarında ve halkla birlikte çeşitli toplantılarla kutladılar. D sıralarda Halep Sultaniyesi'nde okuyan Cevdet İzrap Barlas, Dr.İbrahim Söylemezoğlu gibi gençler de Antep’deydiler. Çevrelerine diğer Antepli arkadaşlarını da alıp toplandılar.
İstanbul'da yayımlanan "Aşiyan" adlı haftalık dergide "Jön Türkler" adında bir oyun yayımlanmaktaydı. Bu piyes o sıralarda Antepli gençler arasında çok tutulmuştu. Gençler bu oyunu sahneye koymaya karar verirler. Ancak oyunda yaşlı bir kadın ile genç bir kız rolü de vardır. Antep'de o dönemde kaç-göç olduğundan kızlar değil oyunda rol almak tiyatroya bile gidemezlerdi.
Kimse bu rollere talip olmayınca ve sonunda oyunun oynanması tehlikeye düşünce Cevdet İzrap Barlas "yaşlı kadın" rolünü, Celal Kadri Barlas da genç kız rolünü oynamaya karar verirler. Antepli gençlerle birlikte dört jandarma eri ve Ermeni iki oyuncu Karabet ve Cemalyan, Nezarette görev alırlar.
Gençler her gün mülkiyeti Antep Maarifi İslamiye Cemiyeti'ne ait olan Maarif Gazinosu'nun sahnesinde ve tiyatrosunda üç-dört saat prova yapıp çalışırlar. Oyun sahneye konulduğunda üç gün sürekli temsil edilir. Oyunu 1500' den fazla kişi izler. Bu oyundan tüm masraflar çıktıktan sonra 250 mecidiye kâr kalır.
Antepli gençler tarafından bu oyunun oynandığı sürece "Türktepe" adı ile bir de tek sayfalık bir gazete yayımlanır. Şapilograf usulü ile basılan bu gazete üç sayı yayımlanır. Gazete "Bağış" karşılığı dağıtılır. Toplanan para 100 mecidiye kadardır. Antepli gençler oyundan sağladıkları 250 mecidiye ile "Türktepe" gazetesinden sağladıkları 100 mecidiyeyi, "Türktepe"de bir okul yapılması koşuluyla "Maarifi İslamiye Cemiyeti"ne teslim ederler.
Amatörlerce ikinci temsil 1910 yılında düzenlenmiştir. 1910 yılında Antep'de bir İdadi (Lise) açılması için uğraş verilmiştir. Bu iş için ilkokul öğretmenleri ve aydınlar bir araya gelmişlerdir. "Temsil" verilmesine karar verilir. Fakat temsilden fazla bir para elde edilemiyeceği anlaşılınca bunu bir konserle takviye etmeyi düşünürler. Antepli gençler konserden ve temsilden 250 sarı altın elde ederler. Okul yaptırılması için bu kez harekete geçip Akyol'da temel atıp inşaatı başlatırlar. Fakat bina yarım kalmıştır (Barlas, Eylül, 1992, 28).
Cumhuriyetin Başlangıcında Tiyatro:
Cumhuriyet'in ilk yıllarında eski ortaoyunun geleneğinin etkisiyle ilde tiyatro çalışmaları canlandı. İlk çalışmaları 1924'de Gaziantep'in renkli kişilerinden Nakıp Ali başlatmıştır. Nakıp Ali Kırkayak Bahçesi'nde Antep halkına oyunlar sunmuştur
1930 ve 1940'lı yıllarda Halkevi'nin bu alanda önemli çalışmaları olmuştur. Gaziantep'te Cumhuriyetten sonra tiyatro olayı uzun süre Halkevi'nin öncülüğünde gitmiştir. Halkevi bir salon kazandıktan snra bu salonda hem amatör topluluklara hem de gençlik topluluklarına yer vermiştir. Halkevinin kendi içinden yetişen amatör oyuncular çeşitli oyunları sahneye koymuşlardır. Ayrıca bu salonlarda okulların tiyatro kollarının sahneye koydukları eserler oynanmıştır.
Halkevleri'nin kapatılmasından sonra tiyatro çalışmaları da duraklamış, ancak 1950'lerin ikinci yarısında bu kurumun bir çok işlevini "Gaziantep Kültür Derneği" üstlenmiştir.
Bu dönemde, "Gençlik" ve "Şen" tiyatroları amatör etkinliklerde bulunmuşlardır. Daha çok güldürü türündeki oyunlar geniş halk kesiminin ilgisini çekmiş; amatör yazarlar da yöresel konuları işleyen "İnsan Sarrafı", "Tabakhane", "Kahveci", ""Saz Dağılışı" gibi oyunları yazmış ve sahneye koymuşlardır(1973 İl Yıllığı,79).
1960'lı yıllarda, tiyatro dalında birçok kuruluş ortaya çıkmıştır. Bunların başlıcaları "Gaziantep Sinema Tiyatro Derneği", "Tiyatro Sevenler Derneği", ve "Oda Tiyatrosu"dur.
Tiyatro alanında en büyük amatör etkinliği Gaziantep okulları yapmıştır ve hala yapmaktadırlar.
Fakat tiyatro konusunda Gaziantep Kültür Derneği'nin büyük katkıları da yadsınamaz. 10.Şubat.1964 tarihli "Gaziantep Kültür Derneği" nin yayın organı olan "Gaziantep Kültür Dergisi"nde şöyle bir haber verilmektedir:
"Gaziantep Gençlik Tiyatrosu Gecesi: 8.Şubat.1964 gecesi İlköğretmen Okulu konferans salonunda Kültür Derneği'ne bağlı Gençlik Tiyatrosu ekibi "Erkek Kukla" ve "Bir İlan hatası" piyeslerini oynamışlardır. Gecenin başlangıcında Gazilik günü anılmış ve bir konuşma yapılmıştır. Ferit Ginol yönetiminde Halkevi korosu da bir konser vermiştir."denilmektedir.
1967 yılında İbrahim Tevfik Kutlar'ın Belediye Başkanlığı döneminde kentin merkezinde (bugünkü Adliye binasının önünde) bir tiyatro binası kurulmaya başlanmış, bitirilmesi 1972 yılında Abdulkadir Batur'un Belediye Başkanlığı dönemine rastgelmiştir. Bu mütevazi tiyatro binası Gaziantep'e uzun yıllar hizmet ettiyse de çalışmaların pek verimli olduğu söylenemez (M.O.Göğüş,1997,372).
Gaziantep'e sürekli dışardan birtakım tiyatro grupları gösteri amacıyla gelmektedir. Örneğin 1978-79 mevsiminde ilde sahnelenen 4 oyunu 5000 kişi izlemiştir (Yurt Ansk.,3074). Kentin merkezine (Adliye'nin önüne) yaptırılan tiyatro salonu uzun süre çeşitli etkinlere sahne olmuştur. Bazı amatör tiyatrocular: Dilaver Uyanık, Ekrem Erkek vb. burada bir çok klasik oyunlar oynadılar ama yapılanlar amatör işiydi..
1980'li yıllarda bazı özel tiyatrolar Kültür Bakanlığı'ndan destek alarak bazı oyunlar sergilemişlerdir. Bu özel tiyatroları şöyle sayabiliriz:
Ses Tiyatro ve Sanatevi (Süleyman Karakuş),
Çağdaş Oyuncular Tiyatro Topluluğu (Hüseyin Akkaya).
Murat Doğan Gölge Tiyatrosu (Doğan, Kaya, 1997, 193).
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 1989 yılından itibaren düzenlenmeye başlanan tiyatro kursları başlangıçta çok verimli geçti. Bu arada 92 genç eğitim gördü ve küçükler ve büyükler için on oyunu sahneye koydular. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü dolayısıyla sürekli etkinlikler düzenlendi ise de daha sonra bu girişim de yarıda kaldı (G.A.B.B.B.Kültür Dergisi, Aralık 93, 44)
Ayrıca Gaziantep Üniversitesinin Tiyatro kolu yıllarca Semih Yalçın'ın öncülüğünde bir çok klasik oyunu Belediye Tiyatro Salonu'nda sahneye koydu.
Şimdi Alleben deresinin kıyısına yaptırılan 3000 kişilik Yazlık Tiyatro Anfisi yaz aylarında özellikle okul temsillerine sahne olmaktadır.
Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce 100.Yıl Atatürk Parkında bulunan Açık Hava Tiyatrosu'nda düzenlenen; Ağustos 1999 boyunca devam eden "Liseler Arası Tiyatro Şenliği"ne halk tarafından gösterilen ilgi büyüktü. Bu Şenlikte:
Arif Nihat Asya Lisesi "Ah Şu Gençler"; Fatih Kız Meslek Lisesi: "Beş kız Arkadaş", Fen Lisesi :"Kör Döğüşü", İsmetpaşa Lisesi: "Fehim Paşa Konağı", Gaziantep Anadolu Lisesi:""Ah Şu Gençler", Mehmet Akif Ersoy Endüstri Meslek Lisesi: "Töre", 19 Mayıs Lisesi: "Eleman Aranıyor", Abdulkadir Konukoğlu Lisesi: "Ah Şu Gençler", Anadolu ticaret Meslek Lisesi:" Düğün yada Davul", Şehit Şahin Lisesi:"Çürük Elma" , Gaziantep Özel Güney Fırat Lisesi "Söz Kafeste Mor Kuşlar", ve Bayraktar Lisesi:"Çatallı Köy" adlı oyunları başarıyla sergilediler.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin Belediye Hizmet Binası içinde 1994 yılında yaptırılan Gösteri Salonu ise bir tiyatro salonu'nun işlevlerine sahip olup, kentin sanat yaşamına canlılık getirmiştir. Örneğin, Anton Çehov'un "Martı" adlı oyunu "Kent Oyuncuları"nca Gaziantep Büyükşehir Belediye'si Tiyatro Salonu'nda Ekim 1999'da sahnelendi. Yönetmenliğini Jossif Raikhelgauz'un yaptığı oyunda, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Şükran Güngör, Kadriye Kenter, Mehmet Birkiye, Köksal Engür, Tilbe Saran, Ayhan Kavas, Durul Bazan ve Melisa Kenter gibi ünlü ve deneyimli oyuncular yeraldılar.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin Belediye Hizmet Binası içinde 1994 yılında yaptırılan Gösteri Salonu ise bir tiyatro salonu'nun işlevlerine sahip olup, kentin sanat yaşamına canlılık getirmiştir.
631 kişilik salonda özellikle tiyatro oyunları, toplantılar ve gösteriler yapılmaktadır. Tiyatro topluluklarının ilgi odağı haline gelen salonda hemen her gün bir etkinlik düzenlenmektedir.
Güneydoğu Anadolu'nun en gözde gösteri salonunun bitişiğinde çok amaçlı salonlar, çeşitli sergi ve gösterilerin yapılmasına fırsat vermektedir.
Sonuç:
Gaziantep'te oldukça iyi bir tiyatro geleneği olmasına karşın, son yıllarda yöneticilerin bu konudaki umursamaz tavırları merkezde varolan bir tiyatro salonunun da kapanmasına yol açmıştır. Diğer yandan Adana'da ve Kayseri'de sürekli temsil veren birer Şehir Tiyatrosu'nun bulunmasına; Diyarbakır'da Devlet Tiyatrosu'nun kurulup temsiller vermesine karşılık bu sanat dalında Gaziantep'in hala niteliksiz birtakım gezici ekiplerle yetinmesi doğru değildir. Gaziantep'in mutlak suretle bir profesyonel Tiyatro binasına kavuşması gerekmektedir. Ayrıca bu kentte de Devlet Tiyatro'larının kurulması için temaslar sağlanmalı bu iş bir an önce gerçekleştirilmelidir. Çünkü tiyatro diğer sanatların da, insan olmanın da başlangıç noktasıdır. "Sanatsız kalan bir millet" olmaz. Böyle düşünenler kendi kendini aldatırlar. (Erdal Ceyhan, “Gaziantep’de Tiyatro”, Allaben Dergisi , Şubat 2000)
Kaynakça:
Barlas,Uğurol.. "1908 Hürriyet İlanında Antepli Gençlerin İlk Tiyatrosu ve İlk Konseri", Yöre, c.1/11,Temmuz 1992,28-29.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Kültür Dergisi, Aralık 1993,44.
Gaziantep Halkevi Broşürü. 1935.
Çitçi,Hasan Remzi;Yener,Şakir Sabri. Osmanlı Devletinin Son Yıllarında Gaziantep'de Sanat ve Ticaret Dalları, Gaziantep Kültür Derneği Yay.58, 1971.
Doğan,Kaya,Gaziantep, 1997,193.
Cumhuriyetin 50. Yılında Gaziantep,1973 İl Yıllığı,
Göğüş,M.Oğuz. İlk İnsanlardan Bugüne Çeşitli Yönleriyle Gaziantep, Gaziantep:1997, 372.
Yurt Ansiklopedisi,s.3074.