Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '22

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Gece! Ve Karanlığı…

HER zaman davetkar. Varlıklar çevresinde kenar süsüdür; dolaşır, içinde yüzerler. Kimseye düşman değil barışıktır; ''Gece'' ve karanlığı. Yalnızca siyah, simsiyah. Ve siyahı; baktığımız yönün diğer yanını göstermez. Çekici, gizemli. Kışkırtıcı! İnsan ''gece''nin içinde zarar görürse; sorun kendisi ya da soyunda! “Gece”nin ''göstermemesi'',dilenenin yaşanabildiği bir özgürlük (!) ortamı anlamına gelmemeli. Siyahını kötüye kullanmak için inmez yeryüzüne o, her gündüz ve akşam sonrası. Dünyayı, insanları; doğayı dinlendirir. O gerçek bir moladır. Gün boyu ayak tabanıyla dövülmüş kaldırımlara, sokaklara soluk aldırır. Şefkat gösterir, yara sarar, sarıp sarmalar. Atlas bir yorgan gibi; insan üzerine serili. Evrenin gizemli avukatı. Eğrilikler, çirkinlikler, ''insan imzalı'' kötülükler… Tümünü gücü yettiğince saklar, gizler. Bir “sürü” sorumsuz insanın attığı çöpü bile göstermez. Gece! Kötü görüntüleri şiirsel bir siluet ile düşürür göze! İnsan korku sürecine kapıldığında, gözlerini yumarak yarattığı karanlığa sığınır. Oysa geceler sorunsuzdur. Duyguların da yardımcısıdır “gece”. Örneğin gündüz görülmeyen içtenlik “gece” belirir. İçtenlik utangaçtır. Her zaman göremeyiz ''içimizde''. Ancak gecenin karanlığı bizi ona kavuşturur. Bir gereksinimdir. Gece! Karanlığı, biz ve düşüncelerimiz. Bir rahatlamadır o.

 

DERTLERİN EN MANTIKLISINI ARAMAK

ANCAK! Uykuya dalarken “gündüz”ün yüklediği tüm dertleri de yanında götürürsen; koca dünya, yatağına sığmayıp tüm ''gece'' seni rahatsız eder. Oysa aynı “gece”, ruhunu yatıştırmak için insanı çok hafif bir bilinmezlik ile sarar. İlle de dertlenmek istersen geceleri, dikkatli davranmalısın!... Bak şöyle: Dertlerin en mantıklısı kişinin alışık olduğu derttir. Yabancısı olmadığın bir dert ''küme''sini yeğlersen, seni sıkıntıya sokmaz. Bu da işin şakası… Ve pek saftır, “gece”nin karanlığı. Işıksız bir odadan boş caddelere, yine boş boş bakarak ''sigara içen'' bir insana, ürettiği o anlamsız dumanı göstermek istemez. Mor renkteki labirent bulutun, suratından bir türlü uzaklaşmadığını farketmeyen insanın gözü, kan çanağına döner ve yanar. Suçlu yine odur. (!) Gece, yaşamı uzatır. Akrep ile yelkovanı dizginler. Zamanın, kaplumbağa kadar yavaşlamasını sağlar. Hızdan hoşlanmaz, dilediğinde görüşü engeller. Eşsizdir “Gece” ve karanlığı…

 

GECE KARANLIĞININ KARA YAZGILI KADINLARI

SONRA insan; belleğinin tavan arasına çıkar usulca. Karıştırır. Orası ''bilinçaltı''dır. Neler yoktur ki burada. Kapanır kalır bir süre. İşte gece bize bu fırsatı daha cömert tanır. Kişisel seçeneklerini kullanırken ''gecelerim sarhoş benim'' diyenleri duymazdan gelir. Ne istediğini bilmeyenleri dost edinmez. Kuralsız oyun oynamayanın arkadaşıdır. ''Parlak olan kadehin camları değil. Rakı parlar!'' türü fantastik yorum yapana verdiği ödül, ''keyif''tir. ''Dün gece ne hoştu!'' diyebilmesi için. ''Kötüye kullanım''dan (İstismar da deniliyor) asla sorumlu değildir gece. ''Yanlış yolda yürüyen bazı kadınlar'', onun karanlığında yerlerini öksürükle belli edermiş çok önceleri… Yabancı dil kökenli, (kesin olmasa da) ''öksürme'' anlamındaki ''kahpe'' sözcüğü zamanla, ''o kadınlar''a “kara bir etiket” gibi yapışmış. Hep geceyle ilişkilendirilmişler. Tüm bunların kendisine acımasızca bağlanması onu üzer. ''Kötülükler hep gece çıkar'' sözü gibi… İnsan seyrek ya da sık; ''kötü gece geçirebilir''. Karabasanlar, kabuslar, dudakları yaralayan rüyalar... Bir de “hırsızlar” var diyeceğiz ancak insanın “Gece”yi sık sık kötüye kullanmasıdır o da… Yaşamları boyunca düzenden, insandan şiddet ile işkence gören sokak köpeklerine gelince… Korkarlar! Çok masumdurlar. Havlarlar! İnsanların “rant” cenneti olan beton cehennemi kıskacında, bölge koruması yaptıklarını düşünürler. Yine havlarlar! “Gündüz” pek mi sorunsuzdur? / Levent Üsküdarlı

BİLGİ / “Kahpe” - Kökeni Arapça k?h?b kökünden gelen k?ah?bat ????  "fahişe" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük k?ah?aba ???  "öksürdü" fiili ile “eş kökenli” olabilir. Ancak bu; (yazıdaki örnek gibi) kesin değildir.

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..