- Kategori
- Edebiyat
Geceden yazıya selam

Nolur sabır ver allahım. İmtihanım çok zor. Yaşama gücü ver allahım.
Diye sayıklıyordu yorganının altında. Yüzünü birkaç damla ıslatıyordu ağır ağır inerek gözpınarlarından. Bu inişler de ayrı bir ıstıraba dönüşüyordu adeta. Ezelde imzalamıştı bu mukaveleyi. Yazmak mı yaşamak mı diye kat i sorulmuştu. Ve yazanlar yaşamaktan feragat etmişlerdi. O an yaşamayı çok istiyordu çok. Ama yazıyordu. Yine sıyrılıyordu yorganından. Eli defterine kalemine silgisine tutunuyordu. Yazıyordu. Yaşamakla yazmak arası bir yer yoktu. O ne yaşamayı ne de o yeri hiç istemiyordu esasında. Bedeline razıydı. Çile. . .
Yazmak duraksatıyor insanı bir müddet. Kavuşunca kelimelerin görüntülerine, suretlerinden sıyrılınca, kalemin ucu hareketlenince, beraber söyleyince satırlar boyunca, yeniden yazınca. . .
Kağıtlar sabırlı , sabırlı olmasına da yazar mı sabırsızlanmalarını istiyor nedir, yazar işte.
Yazarlar biraz mahzun oluyor.Hıhh... Lakin acınmıyor onlara. Yazdıkları gibi güçlüler. Niye güç? Yaşamıyorlar bile oysa. İlahi bir adalet olmalı yazıda tecelli eden. Ah. . . Yazarları cezbeden, ruhlarını kamaştıran parlak bir adalet.
Yazmak hakkında konuşulamıyor bile. Sadece yazılıyor. Yazı nerede son noktaya ulaşacağının bilincinde. Yazara güvenmek kalıyor. Bilmiyorum. Belki de yazar yazının emrinde. Yazarlar bir parça da itaatkar oluyor. Yazı burada noktayı haber veriyor. ( yazı tek başına devam etmek isteğinde )