Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '10

 
Kategori
Siyaset
 

Gecekondu devlet!

Gecekondu devlet!
 

"Gecekondu ev" tamlaması da, herhalde bize özgü sosyolojik, mimari ve çevresel bir gerçekliktir. Adından da anlaşıldığı gibi, gecekondular, bir gece içerisinde el çabukluğu ile kondurulan yasa dışı evlerdir.

Bugün Türkiye büyük kentlerinin yaklaşık olarak üçte ikisi gecekondulardan oluşuyor. Köyden kente "büyük göç"ün doğal ama doğal dengeyi altüst eden gerçeği gecekondulaşma...

Aslında, bizim devlet yapılanışımız da, yakından bakınca bir "gecekondu devlet" yapılanışı... Cumhuriyeti kuran irade, bin yıllık devlet geleneğini ve sosyal, toplumsal ve kültürel doneleri bir "darbede" silip attıktan sonra, bir gecede yeni bir "devlet" inşa ediyor.

Gecekondulaşma bizde böyle başlıyor. Devlet bir gecede konunca, bu devletin vatandaşı da bir gecede bir ev konduruveriyor... Hukuksuz ve altyapısız bir oluşum her ikisi de...

Geçen yüzyılın başlarındaki şartları düşününce, devletin "gecekondu" şeklinde yapılanması, en azından başlangıç için, anlaşılır olsa da, zaman geçtikçe bu gece konmuş devletin "efendileri" imar geçirilmiş ve hukuka uydurulmuş bir devlet olmaya karşı duruyorlar.

Çünkü, üzerinden imar geçirilmiş bir devlet'e eskiden olduğu gibi, sahip olmaları imkanı kalmayacaktır.

Türkiye, aradan geçen bir asırdan sonra, bugün "devletini" hukuki nizama tabi tutmaya çalışıyor. Gecekondu'yu imarlı, nizamlı intizamlı hale getirmeye uğraşıyor. Ne var ki, temeli gece atılmış "kondu"nun, sonradan imara uydurulması hiç kolay görünmüyor.

Yapılması gereken, belki de, bu "gecekondu"nun tamamen yıkılıp yerine planlı, projeli yeni bir "hukuk devleti"nin inşası olmalıdır. Ancak, tıpkı yıkım ekiplerine kimi zaman taşla, kimi zaman kendini yakma tehdidiyle, kimi zaman çocuğunu kesme korkutmasıyla karşı koyan "gecekondu" sahibi vatandaşlar gibi, gecekondu devlet'in sahipleri de "hukukileşmeye" karşı benzeri direnç yollarına baş vuruyorlar.

Anayasa değişikliklerine karşı duran Muhalefet partilerinin, geceleyin kondurduğu kanunsuz evi yıkmaya gelen ekibe, taşlarla ve tehditlerle karşı koyan vatandaştan ne varkı var?

Ya da, bir yandan gecekondulaşmadan şikayetçi olup, bir yandan da kanunsuz evleri yıkılan vatandaşlara "evleri başlarına yıkılıyor" diye destek veren, bizim "goygoycu medya" mızın bugün devleti hukuka uydurma çabalarına karşı tutumu da aynı değil mi?

Hukuksuzluk iliklerimize kadar işlemiş..."Balık baştan kokar" misali, devletin ta başından itibaren oturduğu "hukuksuz kaide" en alt kademedeki vatandaşa kadar sirayet etmiş...Bu yüzden bu ülkede, başıboşluğu, başı bozukluğu hukuk çercevesi altına almak kolay olmuyor.

Osmanlı bir şehir devletiydi. Kendi kurumlarını, kendi kültürünü ve kendi hukukunu oluşturmuş evrensel anlamda kabül görmüş bir büyük dünya devletiydi...Osmanlının yıkılışından sonra, yerine konan "devlet", eskiye olan nefreti dolasıyla işe sıfırdan başlamak istedi...Ancak, bir saray kalıntısının üzerine derme çatma bir gecekondu yapmaktan bir farkı yoktu bu yeni yapılanmanın...

Bugün geldiğimiz nokta, gecekondu devrinin de, gecekondu devletinin de artık yaşayamayacağı bir noktadır. Bu yüzden, Türkiye, evrensel normlara uygun, kendi devlet geleneğine yaslanan, hukuku ve demokrasiyi esas almış "nizami bir devlet" oluşuma doğru gitmek zorundadır.

Çağ, teneke evlerin, gecekonduların çağı değildir çünkü...Çekilen sancılar, yaşanan kargaşalar aslında, bu yeni doğumun sancılarıdır.

Gerçek anlamda demokratik bir hukuk devletinin doğum sancıları...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..