Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '06

 
Kategori
Felsefe
 

Geçmişi aydınlatmak...

Geçmişi aydınlatmak...
 

Bugün seni üzen,
Karanlık dünlerinse,
Dünlerinin ışığı,
Güzel bugünlerindir..

Tam on yıl önce, 1996 yılı Mayıs'ında kaleme almıştım bu dörtlüğü. Kendime acıdığım ve mutsuz olduğuma, geçmişte de mutsuz günler yaşadığıma inançla geleceğe dair pek de ümitli bakamadığım günlerdi benim için. Biraz ferahlatabilmesi için deniz kıyısına inmiş ve engin maviliklere dalıp gitmişken sadece beni üzen konuları düşündüğümü farkettim o anda. Hafızamın derinliklerinden hep o günümden önce yaşadığım olumsuzlukları seçtiğimi, haksızlığa uğradığım ve uğramaya devam ettiğim konusunda adeta kendimi ikna etmeye çabaladığımı gördüm tüm açıklığıyla. Ve işte o anda farkettim ki, ben şu anda oturduğum yerde, geçmişte yaşadığım tatsızlıkları hatırlayıp üzülüyorsam, anı olarak arkamda bir duygular enkazı bıraktığıma inanıyorsam, bunu değiştirmek de yine benim elimdeydi. Çünkü yaşadığım dünlerde kalmıştı anılarım, yaşanmışlıklarım. Bugünümü de yaşayabiliyorsam şayet, yarın uyandığımda ''bugün''üm benim için ''dün'' e dönüşecekti. Her yeni gelen gün yeni umutlarla başlayabilecek ve güzel geçirmeyi başarabildiğimde, uyuyup uyandığımda o günümü güzel bir dün olarak bırakabilecektim ardımda.

Yukardaki dörtlüğü karaladım sonra elimdeki ajandama ve insanın yaşadığı, nefes alma şansına, yani yaşama şansına sahip olduğu her gününün, bir şeyleri değiştirebilmek adına kendisine sunulmuş bir şans olduğunu not düştüm bir de altına. Çok da inanarak yazdım bunu ve buna inanarak yaşamaya da devam ediyorum on yıldır.

Elbette elimizde olmayan bir takım sebeplerle, bazen gerçekten de ''maruz' bırakıldıklarını yaşamak durumunda kalabiliyor insanoğlu. Haketmediği, planlamadığı veya gelişimini engelleyemediği olumsuzlukların içinde bulabiliyor kendini ve tüm bunların olumsuz sonuçlarından da etkilenebiliyor pekala.

Ama bu herşeyin bittiği ve hiçbir zaman bu durumun değişmeyeceği anlamına da gelmiyor ve gelmemeli. Bize sunulan her gün yepyeni bir şans aslında. Demem o ki; bugünümüzde oturup, geçmişte kalan (ve kalacak olan) olumsuzlukların kara gölgesiyle ruhumuzu gölgelemektense, depresif bir ruh haline bürünüp vazgeçmektense, gece uykuya yattığımızda bugünümüzü yarın bir dün olmaya hazırladığımızı unutmamalıyız. Dolayısıyla da, yarın uyandığımızda güzel bir dün anımsamak istiyorsak, bugünümüzü mümkün olduğunca aydınlık kılmaya çalışmalıyız ki, güzel anılar biriktiğinde, daha gerilerde kalmış olan karanlıkları da aydınlatabilsin.

Unutmamalı! Işık her zaman karanlıktan daha güçlüdür ve karanlık, detayları silip yok eden bir canavar haline de dönüşebilir pekâla! Ama o karanlığı aydınlatması için yakabileceğimiz minicik bir ışık bile, karanlıkta gizli kalmayı başarmış bir detayı, hem de çok güzel olabilecek bir detayı, tüm çıplaklığıyla gözler önüne serebilir. farkedilebilir kılabilir! Ve bunu sadece kendimiz başarabiliriz! Bize uzatılan mumu üfleyerek karanlıklara boğulmak da elimizde, o mumu göremediğimiz detayları daha iyi görebilmek için kullanmak da elimizde.

Doğan her yeni gün, tanrının bize yüce elleriyle uzattığı bir mum değil de ne o zaman?

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..