Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

28 Temmuz '09

 
Kategori
Anılar
 

Geçmişten izler

Geçmişten izler
 

Eskilerde kalanlar.


Dün akşam meşhur kitaplığımı karışıtırırken elime bir dosya geçti :)
Bu dosyanın içerisinde bana ait anılar, hayatımın bir zamanlarına ait izleri çıktı.

Ben düne kadar gittiğim her yerden o yerle ilgili mutlaka birşeyler toplar ve dosyalardım.

Gittiğim tiyatrolar, sinemalar ve konser biletleri ve mutlaka kiminle gitmişsem isimleri ve sonrasında da seyrettiğim şeyle ilgili düşüncelerimi yazmışım minicik kağıtlara :) Çok çöpçü çıktım :)

Okuduğum kitapların adı, yazarı ve resmen özet denilecek şekilde notlarını almışım :)

İşin güzeli arkadaşlarla beraber katıldığım turlar yada gidilen restorant bar ya da cafelerde tarihler atılmış kimle gidilmişse adlar yazılmış imzatılmış :) Liste çok kabarık... Okuduğum isimler çok geride kaldı kimi evlendi kimi İstanbul'dan taşındı gitti tam hüzünleceğim sırada

Küçük küçük kağıtlara alınmış başka yazılar buldum...
Eskiden duvar yazıları şeklinde küçük kartlar olurdu onlardan epeyice buldum.. Sonra bir yerde okuduğum ve hoşuma giden şiir, yazı vede notları yazmışım kağıtlara yapıştırmışım okudukca yüzümdeki tebessümü görmenizi isterdim.

Ve bir gün bu notlarımı toparlayıp buralarda yazıp yayınlayacağım aklımın ucundan geçmezdi ama yaptım :)

Yazılardan bir kaçını sizlerle paylaş istedim :)
Umarım beğenilir hepsi kendi içinde küçük bir ders gibiler ...
Sanırım akılladığım için artık o notları almaz oldum mu ne :)) Ya da çöpcülük işini bıraktım ondandır...

*****
Doğru mudur..?

Hürriyet sükutta gizlidir, sükut yalnızlıkta! Özgür olmayı seçenler kelimelerin yükünden vazgeçenlerdir.
Her türlü ses bağdır. Ve her bağ kelimelerden bir ağ kurar insanın dört bir yanına.
Bütün bağlardan kurtulacak kadar özgürlüğe meftun olanlar susmalı mıdır? Evet.
Onun içindir tasavvuf ehlinin halvete çekilmesi ve onun içindir sükutu sözden yüce tutması.
Özgürleşmek, insanın kendi özünün derinlerinde kulaç atmasıysa eğer önce kelimelerin yükünden kurtulunmalıdır.
Kelimeler yüktür. O hiçbir şeyi anlatmaya gücü yetmeyen kelimeler...

****

Melih Cevdet’e sormuşlar ‘’evlilik nedir ‘’ diye.

Eskiden demiş, kız tarafın ve erkek tarafın ailesi bir araya gelir, yeni kurulacak yuvanın beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzerlirdi.

Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna ‘evlenmek’ denirdi.

Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik ‘katlanmaktır’’ demiş.

****
Aklin kimyasi ile askin kimyasi baskadir. Akil temkinlidir. Korka korka atar adimlarini. Aman sakin kendini diye tembihler. Halbuki ask oyle mi? Onun tek dedigi: Birak kendini, koy gitsin; akil kolay kolay yikilmaz. Ask ise kendini yipratir, harap duser. Halbuki hazineler ve defineler yikintilar arasinda olur. Ne varsa harap bir kalpte var!

***

Yasadigimiz hayat elimize tutusturulmus rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncagi o kadar ciddiye alir ki aglar, perisan olur onun icin. Kimisi eline alir almaz soyle bir kurcalar oyuncagi, kirar ve atar. Ya asiri kiymet verir , ya kiymet bilmeyiz.Asiriliklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadirne tefritte. Sufi daima orta yerde

***

Asksiz gecen bir omur beyhude yasanmistir. Acaba ilahi ask pesinde mi kosmaliyim, yoksa dunyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrimlar ayrimlari dogurur. Ask’in hicbir sifat ve tamlamaya ihtiyaci yoktur.
Basli basina bir dunyadir ask. Ya tam ortasindasindir, merkezinde ya da disindasindir, hasretinde

***

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
* * *

Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

***

Hayatınız seçtiğiniz kadındır…
Zevkli bir kadına rastlarsanız, ZEVKİNİZ,
Bilgili bir kadına rastlarsanız BİLGİNİZ,
Zeki bir kadına rastlarsa nız ZEKÂNIZ gelişir.
Hayat kat kattır.
Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır.

***
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler. Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde, pek çok 'yetim' bırakmıştır arkasında...

***
Gece; gündüz kadar gereklidir. Acı, üzüntü dolu günler; mutluluk, sevinç dolu günler kadar bilinçlenmektir. O zaman sorgu sual biter.
Yaşantının ritmidir çelişki ve ikilemleri kavramak yani yaşantının sırrını çözmektir.

***
ACAYİP BİR DENKLEM

*( İnsan )=( yemek )+( uyumak )+( para kazanmak için çalışmak ) + ( eğlenmek )

*( Eşek ) =( yemek )+ uyumak )

olduğuna göre ilk denklemde ( yemek + uyumak ) yerine ( eşek ) koyabiliriz...

*( İnsan ) = ( Eşek )+( para kazanmak için çalışmak )+( eğlenmek )

bu yeni denklemde her iki taraftan ( eğlenmek )

çıkartılırsa:

*( İnsan ) - ( Eğlenmek ) = ( Eşek ) + ( para kazanmak için çalışmak )

Sonuç: Eğlenmesini bilmeyen insan, sadece para kazanmak için çalışan eş ekten başka bir şey değildir.

****
Bu lafın arkasından günün en popüler iki fıkrasıyla sizlere veda edeceğim...


Küçük kız annesine "İlk insan nasıl dünyaya geldi" diye sormuş, "Tanrı Adem
ve Havva'yı yarattı, çocukları oldu ve insanoğlu yeryüzüne yayılmaya başladı
yavrum" diye izah etmiş annesi..
Birkaç gün sonra küçük kız aynı soruyu babasına sormuş.. "Binlerce yıl önce
maymunlar vardı" demiş babası, "Bizler de evrim geçirerek onlardan
türedik.."
Farklı iki cevaptan aklı karışan kız annesine gidip "Nasıl olur anne" demiş
"Sen bana insanın Tanrı tarafından yaratıldığını, babam da maymunlardan
geldiğini söylüyor.. Karıştırıyorum.."
"Karıştırıcak bir şey yok" demiş annesi gülerek, "Ben sana kendi ailemin
geçmişini anlattım. Baban da kendi ailesininkini anlatmış, ..!"

***

Adam barda gördüğü güzel bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve,
- "Biraz konuşabilir miyiz, acaba?" dedi. Kız birden haykırdı:
- "Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!"
Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu. Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek,
- "Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandiklarını inceliyordum..." dedi...
Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:
- "Nee? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen?"

Yüzünüzdeki gülümsemeler hiç eksik olmasın

Sevgiyle kalın

Gelincik.

 
Toplam blog
: 110
: 2117
Kayıt tarihi
: 18.10.08
 
 

Kendimle ilgili ne yazabilirim diye düşündüm uzunca... Aslen Malatyalıyım.. İstanbulda yaşıyorum ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara