Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '20

 
Kategori
Sinema
 

Geleceğin Sineması: Kısa Film

Dijitalleşen dünyada kısa film geleceğin sineması olacak…

   Anadolu Üniversitesi'nin Sinema Topluluğu üyesi olarak tüm yayınları izlemeye çalışıp; notlar alıyorum. Son programda konukları Kısa Film Yönetmenleri Derneği Başkanı Sidar Serdar Karakaş'tı. Karakaş kısa filme dair bilgiler verirken, programda, kısa filmler izleyebileceğimiz siteler ve platformlar hakkında da bilgiler verildi.

   Korona öncesi, kısa film senaryosu yazarken çok fazla kısa film izleme şansına sahip oldum. Kısa Film Yönetmenleri Derneği Başkanı Sidar Serdar Karakaş'ın da konuşmasında ifade ettiği gibi kısa film çekimlerinin arttığını ve geleceğin sineması olabileceğini düşünüyorum. İzlediğim filmlerde görülüyor ki çok kısa sürede de anlatılmak istenen anlatılıyor ve birçok ödüle sahip olunabiliyor. Fakat ifade etmek isterim ki ödül için çekilen film ve izleyici için çekilen film arasındaki fark da kendini çok belli ediyor. Korona dönemi ile birlikte çok daha fazla film izleme şansına sahip oldum. Dünyanın farklı ülkelerindeki kısa filmleri izlerken okuduğum yazılar gösteriyordu ki birçok yeni yönetmen kısa film çekerek ilk filmlerini YouTube platformu üzerinden sergilemiş ve izlenmeleri de oldukça fazla olmuştur.

   Sinemanın doğuşundan bugüne gelindiğinde ise değişimler göze çarpmaktadır. 1 dakikalık kısa filmlerden uzun metraj kısa filmlere geçiş gerçekleşmiştir. Hem çekim hem de yazım aşamasında ise farklılıklar ve gelişmeler olmuştur. Kamera olmadan yapılan gerçeküstü filmler yerini çevrimiçi platformlardaki çeşitliliğe bırakmıştır. 

   2010 yılından itibaren takip eden birisi olarak, bilgisayarların hayatımıza girişiyle birlikte yükselişe geçmiş, öncesinde içerik önemliyken, sonrasında teknikte gelişmeler gözlemlenmiştir. Son 5 yılda ise hem içerik hem de teknik olarak iyi ve ödüllü filmlerle karşılaşıyoruz. Filmlerde görüyoruz ki yönetmenin kendini ifade edişinden, mesajı ulaştırma şekline kadar her şey planlı ve bakmakla görmek arasındaki farkı yansıtır nitelikte.  Senaryo ise önemini gösteriyor ve onu seyirciye sunuş aşamasında destek ve teknik ekibin önemi ortaya çıkıyor.

   YouTube gibi platformların artmasıyla birlikte, herkes video çekmeye başladı ve denemek, keşfetmek kelimelerinin kullanımları arttı. İnsanlara ulaşmak kolaylaştığı için nitelikli filmlerin ayırt ediciliği çok Araf noktada kaldı. İzleyicinin bilgisi doğrultusunda iyi ve kötü yapımlar çok kolay göze çarparken, hızlı kurgu göze çarpıyor. Kısacası, insanlar geleceğe yatırım yapıyor. Zaman kavramı ise önemini yitiriyor. Ödüllü filmlere baktığımızda ise animasyon, diyalogsuz ya da mesajlı filmlerin ağırlıkta olduğu gözlemleniyor. Ayrıca, evde çekimlerin de çok fazla olduğu bu dönemde standartlaştırma mevcut ve kısa filmlerin başarısında standartlaşmanın dışına çıkmak önemini koruyor. Biçimlerin farklılaşması sinemanın dilinin de değişmesinin yolunu açıyor.

   Filmlerin yönetmen merkezli mi yoksa senarist merkezli mi olması gerektiği sorusu ise cevabı net olmayan sorulardan biri. Fikrin seyirciye ulaşması konusunda ise bunun cevabı izleyiciye bırakılıyor. Özellikle klasik anlatının dışına çıkılmadığında iyi senaryo tartışılmaya başlanıyor ve kadro nasıl olursa olsun verilen mesaj ve yansıtılışı dikkat çekiyor. İyi ve ilginç senaryo arasındaki fark gibi,  orijinal (özgün) hikâye de ön plana çıkıyor. Teknik bilen yönetmenle kurgu programları ile video ortaya çıkarak yönetmenin yansıttıkları ise tartışmaya bile açılmıyor.

  Ben, kısa filmin önünün çok açık olduğunu ve çok başarılı filmlerin çekildiğini düşünüyorum. Kesinlikle, birden fazla şansı hak ediyor...

 
Toplam blog
: 57
: 280
Kayıt tarihi
: 18.07.15
 
 

1992 yılı İstanbul doğumlu. İlkokulu İstanbul'da okudu, ortaokulu ve liseyi Edirne'de bitirdi. Kara..