Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Geleceğini merak ederek izledim kendi hayatımı.

Geleceğini merak ederek izledim kendi hayatımı.
 

ınt


"Geleceğini merak ederek izledim kendi hayatımı.
Mutluluk ve başarı bekledim hep.
İkisini de bulduğum zamanlar oldu, ikisini de kaybettiğim zamanlar.
Hayatın benle dalga geçtiği ve benim hayatla dalga geçtiğim zamanlar oldu.
Hayal kurmaktan bile korktuğum günler gördüm.
Hayallerimi bile aşan günler bazen.
Geçmişi unutmayı öğrendim, geleceği merak etmemeyi..."

TOLSTOY

Evrende yer kaplıyoruz. Duyularla algılanabilir olarak önemli olmadan mutlak mevcudiyete sahip oluyoruz.

Hepimizin daha çok inançlarımızdan beslenen bir beden ve dış görünüş algısı var. Ne var ki bu algı dahil olduğumuz toplumun ya da grubun normları ve değerleri tarafından da derinlemesine etkileniyor. 

Algıladığımız gerçeklik ve yaşamın  kaçınılmazları olarak görünen tüm unsurlar, bizim için kurgulanmış ve bizim "bilinçsiz" katılımımızla hayat bulmuş bir yapıdadır. Bu yapı aralıksız devam eden yetersiz, güçsüz, ihtiyaç halinde vb. olduğumuzu bilinçaltından sürekli tetikler. İşte bu yayının yarattığı zihin frekansı zaman içerisinde öylesine güçlenmiştir ki, bizim ruhsal bütünlüğünüzle olan bağımızın arasında kalın bir katman olarak yerleşmiştir. İnsan, bu düşünceler ve ona bağlı duygu katmanları arasına maksatlı olarak sıkıştırılmış ve ruhunu gerçekliği onun için yaratanlara teslim etmiştir.
İç dünyası ile barışık olmayan, davranışlarını belirleyen manevi ve yani bilinçli veya bilinçsiz olarak davranışın sürekliliğini sağlayan yerli yerince kurgulayamamış insanlar, görünüşlerini yetersiz ve kusurlu görmeye, başkalarının kendisini nasıl gördüğü hakkında kaygılanmaya daha yatkındırlar.
Kurtulmak için; 
Öyleyse kendi gerçekliğimize hakim olmak ve yaşamımızın tüm sorumluluğunu koşulsuzca almak durumundayız. Yaşam dışarıda değil, içeriden dışarıya doğru yaşanmaktadır. İçeride ne olmakta olduğunu gözlemlemeye başlayalım. Orada varoluşun dansını göreceğiz.

İçsel dünyamızda beyin fırtınası yaşayarak kendimizi yıpratacağımıza , yanlış- doğru ve iyi-kötü olduğunu sorgulamadan uygulayarak, sonucunu görelim.

Bu durumda büyük hayırlar vardır. Dünya üzerindeki bu iyi-kötü ayrımının yarattığı gerilim, sömüren ve sömürülen arasındaki ilişki ayrılmaz bir bütünün iç içe geçmiş iki parçasıdır. Bu durum, ruhun fiziksel olmayan boyutlarda deneyimlenmiş olduğu parçalanmanın dünya gerçekliğinde zaman ve mekan sahnesinde sergilenen ağır çekim bir oyunudur. Kısacası, dışarıya yönelik tasvir ettiğimiz bu manzara, sizin içinizdeki dinamiklerin dışa yansımış ve oluşumun bir uzantısıdır.

Gerçekliğimizin sorumluluğunu almak demek, bizi "ihtiyaç" yanılsamasına bağlı olarak dışardan besleyen zihinsel ve duygusal bağımlılıkları salıvermek demektir. Kendi varlığımızın bütünlüğünde dayanak noktası oluşturmak ve oradan beslenmek bizim gerçekliğin o katı katmanlarından özgürleşmemize kapı açacaktır.

İçimize yönelmek, gerçekliğin tanımını yaptığımız bu durumdan kaçmak değil, onunla doğrudan yüzleşmek, bizi bize yansıttığı ve deneyimleriyle yoğurarak varlığımıza anlam kattığı için ona teşekkür ederek yeni bir gerçekliğe, kendi bilinçli farkındalığımızın mevcut olduğu bir gerçekliğe adım atmaktır.

 
Toplam blog
: 137
: 2242
Kayıt tarihi
: 19.02.13
 
 

05 Ekim Ankara doğumluyum. Okumayı, yazmayı, insanları dinlemeyi seviyorum. Kişisel blogumda her ..