- Kategori
- Gündelik Yaşam
Gelin-kayınvalide mevzuları…
Sezeryanla doğum yapmışım Cuma gecesi dokuzda, ertesi gün öğle vakti taburcu olmuşum; durum bu…
Kayınvalidem geldiğinde evdeydim, tek sıkıntım dikişlerim yüzünden yataktan kalkmak, bir de bebeğimi emzirmek için kollarımda yardımsız tutamamak; canından can gidiyor sanki!
Yataktan bir el yardımıyla kalkıyorsun, canın acayip yanıyor ama sonrası kolay! Ayaktayken çalan kapıyı da açıyorsun, gelenler şaşırıyor, falan…
En özel günleri insanın, yataktan kalkarken kocasının eline asılması kadar hoş ve doğal olan bir durumdayken, kayınvalide diyor ki: “Oooo, bizim gelin pek nazlı! Neriman hiç böyle değildi”!
Neriman kayınvalidemin pek saydığı ağabeyinin gelini, benden on gün önce doğum yaptı, sezeryanla, bir hafta hastanede yattı…
Neriman ille de kocasının elini tutarak kalkmamış yataktan!
La havle çekiyor insan, ayol Neriman bir hafta hastanede kalmış!...
Şimdi pek komik geliyor ama o anlarda, vallaha, insanın canı yanıyor…
******
Doğma büyüme İzmirliyim, oğlumun babası Giresunlu, sezeryanla doğum yapmış iki günlük anneyim; kayınvalidem sürekli: “Bu oğlan Karadenizli!” diyor, kanıma dokunuyor, ne yalan!
“Ama anne, bir tarafı da Egeli” diyorum yattığım yerde, ısrar ediyor “Karadenizli!” diye…
Yanımda annem var, İzmirli, sesini çıkartmıyor, sevmeyiz zaten gereksiz tartışmayı, ama kanıma dokunuyor; kanımdan, canımdan, aşık olduğum kocamdan bir çocuk doğurmuşum, dikişlerim henüz kaynamaya bile başlamamış ve yataktan kalkarken kocamın elini tutmam bile anlamsız bir mukayeseye neden olmuş…
Israrla her gelen-gidene “Karadenizli bu oğlan” diyor!
“Ama anne, bir tarafı da Egeli” diyorum, ben yoruldum, o yorulmadı!
******
Bir de bebek bezi olayımız var; sözünü ettiğim yıllar bundan neredeyse yirmi yıl ötesi… Çocuk bezlerinin kumaştan hazır beze geçtiği yıllar…
Bizim ailede en son bebek döneminde hazır bezler henüz kullanılmamaktaydı, gidip de bebek alışverişi yaptığımız yerlerden de bu yönde bir duyum almadığımızdan dolayı pek kaliteli çocuk bezlerine epey de bir para ödeyerek hazırlığımızı yapmıştık, annemle birlikte.
Benden on gün önce doğum yapan Neriman sayesinde hazır çocuk bezi deneyimi elde eden kayınvalidem, eksik olmasın bir paket yeni doğan çocuk bezi poşetini de yanında getirmiş.
Süper!
Yani, insanın nasıl teşekkür ederim de bu durum karşısında duyduğum minneti ifade edebilirim diye kifayetsiz kaldığı anlardan biri!
“Ahh anneciğim, nasıl da iyi düşünmüşsün!” nidalarının yetmedi anlar!...
Gecenin üçü, doğum yaptığımın üçüncü günü, dikişler yüzünden desteksiz kucağımda tutamıyorum oğlumu emzirmek için…
Allah razı olsun kayınvalidem destek oluyor tutmama, annem evde kalabalık yapmamak uğruna gecenin bir vakti evine gidiyor, vee…
“Şaşırdım kaldım, nasıl olur da çocuk bezini bilmezsiniz?” diyor, ben yeni yetme anne, bebeğimi emzirme telaşında, “Anneciğim, ne iyi ettiniz de siz akıl ettiniz” diyorum, mememde bir iç çekilme hissi var, tam olarak kavrayamıyorum, “Annen bilmeliydi!” diyor kayınvalidem, dikiş yerlerim sızlıyor o ara ama konuya konsantre olursam hafifler diyorum; “Ne bileyim anne, bilemedim işte…”
Sen bilemeyebilirsin, ama annen nasıl bilmez diyor; bebeğim ellerinde, memem bebeğimin ağzında, en istemediğim şey o anda gerilmek!
“Neyse anne, iyi ki sen akıl ettin, sağol!” diyorum, “Sana kabahat bulmuyorum, ama annen nasıl olur da bunu bilemez!” dedikçe “Haklısınız, ama ne iyi ettiniz de siz akıl ettiniz” diyorum, bitmiyor!
Aynı nakaratlar devam ediyor ve o nakaratların son bölümünde oğlumun babası ve kayınvalidemin oğlu uyanıyor ve “Neler oluyor burada?” uykusunun bölünmesinden rahatsız olan bir kişi edasıyla tavır koyuyor!
Orada suçlu kim bulunuyor, hadi tahmin edin!
Haa, bu arada, kayınvalidem, oğlunun uykusu bölünmesin diye ona ayrı bir odada yer hazırlamıştı…
Bir itirafta bulunayım: O zamandan sonra kolay kolay ortak yatak alanımız olamadı! Sevişmeleri çıkartırsak…
******
Ahh, bakın bunu ille de anlatmam lazım: Bizim oğlan sekiz aylık falan, kayınvalideler yine bizdeler, kayınvalide en sevimli haliyle sayıyor: Bak Oğulcan, ben babaanne, bak bu dede, bu baba, bu hala, bu da Gülgün!..
******
En uzun ayrılık sonrası son kez bir araya geldik, ve yine ilk tatilde yirmi saat yol giderek Giresun’a gittik; her zamanki gibi hemen banyoya sokulduk, banyo sırasını beklerken ayakta durduk; mikroplarımızdan arındıktan sonra kahvaltı masasına oturduk.
Ne gelin olduğumda, ne doğum yaptığımda, ne de her hangi bir zamanda bana güzel bir şey söylememiş olan kayınvalidem, bir araya gelmemizin çoşkusu ile bir hoşluk yapıyor: “Aman da benim yeşil gözlü gelinim!” diyor…
Kızı atılıyor: Yeşil değil anne, mavi!
******
Henüz hamileyken kocam çok isterdi, ille de gözleri sana benzesin derdi, hiç böyle bir isteğim olmadı, tek derdim sağlıklı olmasıydı…
Yine hamileyken, kayınvalidem kocamın yani oğlunun bu isteğini duyduğunda: Gözleri Güngör Bey’e benzesin! dediydi…
Güngör Bey babam, babamı kaybedeli annem gözlerime daha fazla bakıyor, kocasını o kadar özlüyor ki; gözlerime baktıkça babamı görmüş gibi oluyor!
http://twitter.com/Gulgunkaraoglu
gulgun_2006@hotmail.com