Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '18

 
Kategori
Felsefe
 

Gençler, Deizm'e Kayıyormuş...

Gençler, Deizm'e Kayıyormuş...
 

Karikatür: Mehmet Tevlim


     Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğünün yaptığı ‘Gençlik Çalıştayı’ndaki tespite göre: Gençler deizme kayıyormuş.

Deizm: Dinlere ve peygamberlik kurumlarına inanmayan ama yaratıcı bir gücün var olduğunu kabul eden bir inanç sistemidir. Deizm düşüncesinin izleri dinler tarihi kadar eskidir.

Deizm iki temel anlayışa dayanır. Tanrının varlığı akılla bilinebilir ve Evren tanrı tarafından yaratıldıktan sonra kendi yasalarına göre işler.

Deizm dediğimizde aklımıza hemen İslam düşünce tarihinde hekim filozof olarak tanınan Ebû Bekir Râzî (854- 925) geliyor. Razi: İnsan, Allahın verdiği akıl ve adalet duygusuyla peygamberlerin önderliğine ihtiyaç duymaz. Peygamberlik gereksizdir. Peygamber denilen insanların söyledikleri birbiriyle çelişiyor. Peki, bunları aynı tanrı gönderiyorsa bu çelişkilerin sebebi nedir diye de sorgular.

Deist bir dünya görüşü dolayısıyla bir dine ve peygamberlik kurumuna inanmayan Razi, ahlakı da dinden bağımsız olarak ele alır.

Batıda da deizmin temsilcileri olarak Locke, Rouseu ve Voltaire’yi sayabiliriz. Dünyada gitgide kendisine çok fazla taraftar bulan Deizmin ülkemizde de tartışılması ve gündemde olmasının çok önemli nedenleri ve sonuçları vardır… İnsanlar artık her türlü bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyorlar. İnancın yerini bilgi ve sorgulamanın aldığı dünyamızda modern yaşamın olanakları ile dinsel kaynakların normları arasındaki uçurum da rahatlıkla görülüyor. Din tüm Dünya’da sorgulanır durumdadır. Özellikle İslam adına yapılan terör eylemleri de insanları dinlerin özünü araştırmaya ve sorgulamaya yöneltiyor. Bir ilahiyatçı Profesör “ IŞID’in bugüne kadar İslama aykırı yaptığı hiçbir şey yok demesini de bu yönüyle ele almak gerekiyor. Şöyle bir baktığımız zaman IŞID’in düşmanları dinsizler, ateistler ve şeraitle yönetilmeyen ülkelerdir. Cihad kavramını da bu düşmanlarla savaşmak şeklinde anlıyor ve uyguluyor. Bu düşünce ve eylemlerinin kaynağının da dinde olduğunu savunuyorlar…

     Çeşitli televizyon kanallarından, gazetelerden, dergilerden din adına konuşan ve yazanların kaynağını dinden aldıklarını söyledikleri açıklamalara- yorumlara- artık günümüz insanı kolay kolay inanmıyor. Dinin kaynağını kutsal kitaplar, peygamberlerin sözleri, davranışları ve eylemleri oluşturuyor… Kaynaklar da çeşitli yorumlardan oluşuyor ve bu durum da farklı mezheplerin oluşmasına neden oluyor…

Günümüz insanı, diğer bir deyişle modern çağın insanı artık bilginin bir tekelin elinde olmamasının özgürlüğü ile din dâhil her şeyi sorguluyor… Bu durum S.Arabistan dahil birçok Arap ülkesinde din adına reform düşüncesini geliştiriyor ve bu yönde adımların atılmasını zorunlu hale geliyor… Günümüz insanı artık dinlerin özellikle de kadınlara biçtiği değer yargılarıyla, yaptırımlarıyla, yasaklarıyla yaşamak istemiyor.

Bir örnek vermek istiyorum. 3. Halife Hz Osman, Peygamberimizin iki kızıyla da evlenmiştir. Hz Osman önce Peygamberimizin kızı Rukiye ile evlendi. Bedir Savaşının bittiği sıralarda Rukiye hastalanarak vefat etti. Bunun üzerine Peygamberimiz diğer kızı Ümmü Külsüm’ü Hz Osman’la evlendirdi. Ümmü Külsüm de 630 yılında vefat etti. Hz Peygamber bunun üzerine evlenecek bir kızım daha olsaydı onu da Osman’a vereceğini söyleyerek Hz Osman’a memnuniyetini dile getiriyor. (Kaynak: AÖF İslam Tarihi ve Medeniyeti -1 kitabı)

Yukarıdaki örneği, günümüzün insanına gençliğine nasıl anlatabilirsiniz veya nasıl yorumlarsınız.

     Deizmin gelişmesi ve gündeme oturması belli çevreleri rahatsız etmiş olabilir. Hatta deizmi ateizme giden yolun öncüsü olarak da görebilirler. Tüm bu sürecin durdurulamaz olduğu düşüncesindeyim. Özellikle Batı dünyasında zaten Hıristiyanlık yüzyıllardır sorgulanıyor ve bugün gelinen noktada da bu dine ait inançların iyice zayıfladığını söyleyebiliriz. Zaten Batı dünyasında din kendi mecrasında ve yönetim şekillerine, toplumsal yaşam kurallarına önemli bir katkısı ve etkisi yok… Dini inanç bireyin, bireysel iradesine bırakılmıştır.

     Deizm, yaratıcı bir gücün varlığına inanır fakat dinleri ve peygamberleri reddeder. Kutsal kitaplar, ibadet, dua, kader, vahiy, cennet, cehennem, melek, cin, şeytan gibi kavramlarına bu inanış şeklinde yeri yoktur…

     Günümüz gençliğinin özelliklede İmam-Hatip öğrencilerinin deizm inancına yönelmesine bir sebep-sonuç ilişkisi olarak bakabiliriz. Sorgulanamayan, soru sorulamayan, sorulmasına izin verilmeyen sorular haliyle bir birikim oluşturur. Bu sorular günümüzün şartlarıyla ve dinin oluştuğu dönemlerdeki şartlarla karşılaştırma ihtiyacını da doğurur. Özgürleşmiş insan aklı bu karşılaştırmada aklına güvenir. Bu özgüven de ona yeni yönelimlerin kapısını açar…

     Okullarımızda öğrencilerin bu konudaki sorularını anlayabilecek, sorularına önyargısız yaklaşabilecek ve sorularını yanıtlayabilecek kimse yoktur. Dinlerin özü zaten soru sorulmasını, kendisinin tartışılmasını, şüphe edilmesini istemez. Bu yüzden sorularına yanıt bulamayan öğrenciler, çeşitli kaynaklardan bu soruların yanıtlarını bulmaya çalışır. Felsefeye yönelerek sorgulamaların anahtarlarını bulabilirler. Tüm bunlar da öğrencilerde bir düşünsel ve inanç değişimi yaratabilir… Kısaca gelinen nokta budur ve geriye döndürülmesi de zordur… Dine dokunarak, dine dayanarak yaşamak, ülkenin yönetimini dine uydurarak yaşamak isterseniz dinin sorgulanmasının yolunu da açmış olursunuz. Dini daha özgür bırakarak, kişilerin bireysel iradesine bırakırsanız belki süreci biraz daha uzatabilirsiniz…

Unutmayalım insanoğlu bugüne kadar 37bin dini eskitmiştir. Bu bile bazı kavramların sorgulanması gerçeğini ortaya koyar…   

 

 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..