Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gençlik başımda duman....

Gençlik başımda duman....
 

Sevgili günlük. Ben de bir zamanlar Gençtim. Her ne kadar blog temaları içinde ''Gençlik'' diye bir tema yoksa da ben yine de gençtim. Saçlarım simsiyahtı. Canım ister tavuk.ötü, canım ister alaburuz kestirirdim. Canım hangi saat ister de o saat kimseye sormadan kestirirdim. Şimdi bir dene istersen. Ev ev değil üçüncü tümen. İnsan gençken bir tuhaf oluyor. Olmayacak şeylere kafa yoruyor. Şimdi aklıma geldi. Ben anlatayım da sen dinle. Yaşım henüz on dokuz. Ondan sonracığıma.............

"Çok sıkıcı lan bu hayat" dedi. Dışarı baktım nefis bir ilkbahar. Serçeler, kumrular bile göbek atıyor. Ağaçlar saçlarını tarıyor, bembeyaz çiçekleri toka gibi. Herkes, her şey cıvıl cıvıl. Başladı mı durmaz şimdi bu. "Çok sıkıcı değil mi oğlum? Bir şey desene."

Atilla’ya gelenler geldi. Üç senedir aynı bardaktan çay içip, aynı camdan bakmaktan herhalde. Orduevinin kafeterya koltuklarını kıçıyla aşındıran kendisi. Bir yere gitmeyip tüm gün orada oturan da. Ama çok sıkıcı buluyor hayatı. Sabah’ın sekizinde votka içmeye başlamış. Asker buna votka verirken "tövbe tövbe" diyerek vermiş. Bu da askerin eline vuruyormuş "duble olmadı koysana biraz daha"

"Hadi Erdek yapalım" dedi. "Hangi parayla?" dedim. "Ne bileyim ulan. Aykut’ta araba var işte. Parayı da sen bul "diyor . Parayı da sen bul! Sanki Pekos Bill benim adım.

"Şöyle yapalım" diyorum. "Aykut’un Arzu’ya gidelim. 'Aykut kaza yaptı& diyelim. Arabanın sigortası da yoktu, karşı tarafın masrafı falan diyelim. Paraları aldık mı, orduevinde paket yaptırır yola çıkarız. Arzu Aykut için kolunu bile verir." Manyak herif inandı söylediklerime. "Kafan çalıştı mı tam çalışıyor" diye zevkten dipledi bardağı. Ciddi lan bu manyak!

Aykut geldi. "Aykut hazırlan koçum, öğlen Erdeğe gidiyoruz" dedi Atilla. Aykut masmavi bir bakış attı "Ha! Ha! Hangi parayla gidiyoruz?" "Sen kafanı yorma, ortalıkta gözükme yeter" dedi. "Ne b.k yiyorsunuz gene lan siz?" dedi Aykut. Biz bir şey demeden ayrıldık hızla. Kafamız meşgul, iş üstündeyiz.

Çekirge’deki kız yurdunu bulduk. Arzu’yu anons ettirdik. "Bana bak! Hiç prova yapmadık seninle" diyorum. "Sen o b.k çeneni kapalı tut provaya gerek yok" diyor. Havanı yesinler kızıl kafa. Sanki bin yıllık adam çarpıcıyız.

Arzu geldi. Ben, yüzümü yavrusunu kaybetmiş anne kedi gibi büzüştürüyorum. Atilla beni arkasına ittirdi. "Arzu, Aykut kaza yaptı para lazım" diyor. Bize sorsan biz parayı alıp gideceğiz. Hesapta olmayan bir şey oldu. Kız "Ne, Aykut’a ne oldu, söyleyin bana?" diye bayılmaya uğraşıyor. Atilla kızı sağ eliyle tutmuş sol eliyle sigara yakmaya çalışıyor. Sigarası her zaman önceliklidir haspanın. Kızın durumu kötü, şimdi işler sarpa sarıyor anasını satayım!

Kızı çektik bir köşeye sakinleştirmeye çalışıyoruz. Atilla sıkıldı gitti bir sigara daha yaktı "Nasıl olmuş yaa?" diyor kız. "Yaa, işte önden vurmuş adama" diyorum. "Önden mi? Atilla arkadan vurmuş adama dedi!" Atilla bana bakıp yumruğunu gösteriyor. "Yaa ne bileyim karışık işte durum ama iyi durumu merak etme" diyorum.

Parayı aldık. Alır almaz, "hadi bize eyvallah" kıvamında ayrıldık kızdan. Kız öyle salak bir Çinli gibi bakakaldı ardımızdan. Orduevine geldik. Aykut kahvaltısını yapıyor. Atilla askere siparişlerimizi veriyor "bize 13 hamburger, 10 meyve suyu, 4 kola, 5 bira, 3 marlboro" paket olacak. Aykut açıklama için yüzümüze bakıyor. Konuyu anlatıyoruz. "Şerefsizsiniz lan siz" deyip olaya inanmaya çalışıyor .

Arabaya bindik, ver elini Erdek. Erdeğe gitmemiz şaka gibi. Beş kuruşumuz yokken bu planı yapmamız akıl işi değil. "Gözümüz döndü Aykut’çum kusura bakma" diyoruz. "Ulan siz o kızı bayıltıp sonra da su döküp ayıltmışsınızdır, gözünüz dönmüş sizin" diyerek kıza acıyor Aykut.

Erdek’te "yemek yiyelim" dedik. Askeri gazinoyu bulduk. Yemek yedik, çay içtik. Aaa para üç kuruş. Atilla "bende de yok" diyor. Eee ne yapacağız? Beni takip et diyor Atilla. Takip ediyorum onu. Aykut "nereye gidiyorsunuz?" diyor. "Sen arkadan gel sigara içeceğiz" diyor Atilla. Aykut tam çıkarken "yemeğin parası?" demiş asker. "Arkadaşlar verdi ya koçum" demiş. "Arkadaşlarınızı sizin vereceğinizi söyledi" demişler.

''Ayvayı yedik oğlum. Aykut çok gururludur. Bardağı taşırdık şimdi diyorum. Benim bildiğim Aykut kudurur bu duruma." "Bi şey olmaz" deyip kikirdiyor Atilla. "Gül gül her şey daha kötü olacak" diyorum içimden. Martının biri bana bakıp" büp" diyor.

Aykut hışımla üstümüze doğru geliyor. Gözler ateş saçıyor. Gözlerinin mavisi görünmüyor kırmızılıktan. Biraz küfür, biraz hakaret "yarabbi şükür" diyoruz. Atilla’nın arsızlığı, tüm hücrelerime sirayet etmiş durumda; "bana mısın?" demiyorum. "Ama ben size yapacağımı biliyorum" diyor Aykut.

Akşam dolaştık sahilde. Arabayla kumsalın en ucuna gidip girdik. Geceye yaklaştı saat. Ayakkabılarımızı çıkarıp sahilde dolaşıyoruz. Atilla’nın aldığı sigaralar bitmiş, kıytırık Maltepe içiyoruz. İçtikçe boğuluyoruz bir yandan.

Derken, Aykut arabayı deli gibi çalıştırıp gitti. Araba gök gürültüsü gibi gitti. "Şoka girdi lan bu" diye kişniyor Atilla. "Ayakkabılar yok" diyorum. Ayakkabıları da alıp gitmiş!!

Aylardan Mayıs. Cebimizde beş parasız, yatacak yorganımız yastığımız bile yokken, sahilde yalınayak başıkabak kaldık. Tek sermayemiz Atilla’nın elindeki birasıyla, benim yanan Maltepem. Gece serin esiyor. Dalgalar "salaksınız" diye vuruyor kıyıya. "Bu dönmezse ne olacak?" diyorum Atilla’ya. "Kıvrılır uyuruz şurada" diyor. "Affet Tanrım diyorum. Günahlarımı affet, ne olur?"

Kıvrılıp uyuruz dediği yerde, kurda kuşa yem olmak pek mümkün. Derken ağaçların arasından karaltılar baktı bize doğru. Sonra bize seslendi "Gençler kimsiniz siz?'' Karaltılar yaklaştıkça, silah takıp, şapka giyip polis oldu. Elimizde bira şişeleri, ayaklarımız yalınayak ve Aykut'un arabasında şu an yola çıkmış cüzdanlarımızın yokluğunda düşünüyoruz. Biz kimiz sahi?

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..