Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Eylül '07

 
Kategori
Siyaset
 

Genelden özele protokol

Genelden özele protokol
 

Türkiye nereye gidiyor sorularına yanıt aramaya başladılar önce. Sonra radikal İslamcıların (!) yolunu çevirdiler. Bir nevi otostop çekmeye kalktılar. Arabaya bindiler; ama direksiyona hakim olamadılar.

Neden mi bahsediyorum. Hani belki de en çok Türk Bayrağının satıldığı zamanlardan, meydanları dolduran o coşkun, hırslı kalabalıklardan, insanların ellerinde, saçlarının arasında, kafasında, sırtında dalgalanan Türk bayraklarından bahsediyorum. Alanlarda çekilen halaylardan, sloganlardan bahsediyorum. Kulaklarım mı sağır oldu yoksa sesler mi kesildi bir anda? Neden sonra gözlerimden damlayan iki damla gözyaşı kan oldu… Hatırlamıyorum inanın. Bir hafıza kaybına uğradık sanırım. Sol belki de hafıza kaybında, sadece ses kaydında. Boşluğa atılan naralar gibi oldu o hınçlı, iddialı sloganlar. Ne acı...

Tarih 30 Ağustos, yer Polatlı Cumhuriyet Meydanı, meydanda atıyla şaha kalkmış bir Atatürk Heykeli ve insanların arkası dönük heykele…

Türkiye genelinde ve Polatlı’da bir protokol eksikliği gözünüze çarptı mı, yoksa çarptırıldı mı? öyle bir kaos içindeyiz ki nasıl çıkarız bu karanlıktan belirsiz. Korkulacak bir şey mi var artık karar veremiyoruz. Milletçe birilerinin dolduruşuna mı geliyoruz anlayamadık. Dedim ya bundan sonra bayramlar eskisi gibi geçmeyecek. Protokolde eksiklikler oluşacak, saklambaç oynar gibi yaşanacak bir şeyler. Demokrasiden söz ederken kafamızda oluşan soru işaretlerinin sayısı gün geçtikçe artacak.

Bir yandan köklü parti CHP anti-sol doğrultuda söylemlere devam edecek, bir yandan birileri farklı tanımlamalar yapmak için düşünmeye devam edecek, kimileri bağıracak, kapıları çarpıp kıracak.

Protokolde artık hep birileri eksik kalacak, fotoğraf karelerinde hep bir koltuk boş duracak.

Demokrasi ki fırsatlar eşitliğidir. Türban takan ve takmayan kadınlar arasındaki o ince çizgide çiziliyor ülke politikaları. Unutulan tek bir şey var; iç savaş yaşanıyor. Bir hınç hissi ile hemcinsler arası bir savaş körükleniyor. Yıllarca kilolu ile zayıf kadınlar arasında oluşturulan iç savaş bu sefer farklı bir taraftan enseliyor kadını. Siyasi ideoloji kurbanı oluyor türbanlı, türbansız kadın. Biri dışlanıyor, diğeri hem cinsini dışlamak zorunda bırakılıyor. Her şeyin ötesinde böylede bir gerçeklik var. Ne acı, böyle olması gerekli miydi?

Kimse ebediyen yaşamayacak, birileri gidecek birileri gelecek ama tartışmalar son bulmayacak ve sadece tek bir soru ebediyete erecek: Ne olacak bu ülkenin hali?

 
Toplam blog
: 44
: 1870
Kayıt tarihi
: 27.07.07
 
 

Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, Basın-Yayın Bölümü mezunudur.        ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara