Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '22

 
Kategori
Bilim
 

Genetik Devrime Hazırmıyız?

 

İstediğin bebeği tasarlamak mümkün mü?

Önceden eğitim eşitsizliğinden, ekonomik eşitsizlikten konuşuyor idik. Yeni dünyada biyolojik eşitsizlikten mi konuşacağız?

Bildiğimiz dünya yeni bir dünyaya dönüşüyor, farkında mısınız?

 

Şimdi şöyle bir olay hayal edin. Eşiniz evden çıkarken soruyor. Akşam gelirken ne alayım. Sizde, akşam gelirken ekmek al, yanında da siyah saçlı, mavi gözlü, HIV’e, kansere dirençli, çok zeki, çok akıllı, sempatik, çalışkan vs. bir bebek al dediniz?

Ne tepki verirdi? Muhtemelen size gülecektir. 

Bu replik biraz bilim kurgu filminde olacak gibi görünüyor değil mi?

 

Bilim kurgu demişken, hemen bir filmden bahsetmek istiyorum. Baş rollerinde Scarlett Johansson ve Ewan McGregor olan Ada filmi. Film 21. yüzyılda geçiyor. 

Her şey Lincoln Six Eco’nun gördüğü rüyalarla ilgili soru sormasıyla başlıyor. Genetik bilimi, insan klonlamayı başarmış. Gizli bir proje kapsamında, belli bir ücret karşılığında, insanlar kendi klonlarını yaptırıyorlar. Kendi vücutları yaşlandıkça da, klonlarından taze taze takviye yaparak hayatlarını uzatabiliyorlar. Bu hizmeti sağlayan kuruluş, yer altında kurulmuş sahte bir dünyada bu klonlara sahte bir yaşam sürdürüyor ama onlar sahte olduklarını bilmiyor. Günün birinde Lincoln Six Eco’nun bu sahteliği anlıyor ve Jordan Two Delta ile birlikte tüm klonları kurtarmak istiyor. 

 

Film bilim kurgu. Yani senaryo yazarı tarafından önce hayal edilmiş. Ancak neredeyse bütün bilimsel buluşlar önce hayal edilmiş, yazılmış, filme alınmış, sonrasında keşfedilmiştir.

Son 100 yıl içinde inanılmaz keşifler, hayal gücünün sınırlarını zorlayan buluşlar gerçekleşti. Özellikle moleküler genetik, nörolink ve bilişim alanındaki gelişmeler vay canına dedirten türden. Genetik alanında bulunan yeni yöntemler ise moleküler genetiğin neler yapabileceğini,  gösteriyor bize.

 

DNA’nın keşfi Watson ve Crick tarafından aslında yeni yapıldı sayılır. Çünkü 1953’te keşif edildi ve bu da bizim DNA ile tanışıklığımızın sadece 69 yıl olduğunu gösteriyor. DNA’nın yapı taşları Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin bazları, replikasyon, PCR, DNA dizileme derken 2003’te İnsan Genom Projesi ile, bilim insanları insanın bütün DNA dizisini ortaya koydu. Sonuç; 3.3 milyar baz dizisi ve de 23 bin gen. CCR5 geni bu genlerden biri ve bunda gerçekleşen mutasyon HIV’e direnç kazandırıyor.

 

Birde son bulunan yöntemlerden biri var -CRISPR-Cas9. Bu yöntem ile DNA’dan oluşmuş kitabı kesmeye, biçmeye, istediğimiz şekle sokmayı yapabiliyoruz. Yani kitabı okuyabiliyor, yazabiliyor ve istersek de hackleye biliyoruz…Yani değiştire biliyoruz.

 

2018 yılında Çin’li Profesör He Jiankui, Hong Kong’daki İkinci Uluslararası İnsan Genomu Düzenleme Zirvesi’nde, genomunu tasarladığı, Lulu ve Nana isimli ikizlerin doğduğunu ilan etti.

Nasıl yani? Bir insan mı tasarlamış?

Tabi ki, bilimsel dünyada çok büyük bir şok etkisi yarattı bu. Çünkü Lulu ve Nana, CRISPR-Cas9 yöntemi kullanılarak genomu düzenlenen ilk “İNSAN” vakası idi.

 

Jiankui “Tasarlanmış bebekler yerine “gen cerrahisi” terimini kullanmak gerektiğini söylüyor ve devam ediyor. Bozuk bir gen, kısırlık veya önlenebilir bir hastalık hayatı bitirmemeli veya sevgi dolu bir aileyi baltalamamalıdır. Bazı aileler için, gen cerrahisi, kalıtsal bir hastalığı iyileştirmenin ve bir çocuğu ömür boyu acı çekmekten kurtarmanın tek uygun yolu olabilir. Gen cerrahisi; estetik, geliştirme, cinsiyet seçimi amacıyla veya çocuğun refahını, sevincini, özgür iradesini tehlikeye sokacak bir şekilde asla kullanılmaması gereken ciddi bir tıbbi prosedürdür. Hiç kimsenin hastalığın önlenmesi dışında bir çocuğun genetiğini belirleme hakkı yoktur. Gen ameliyatı, çocuğu kalıcı olabilecek potansiyel riskler ile karşı karşıya bırakır. Gen ameliyatı sadece ciddi bir tıbbi ihtiyaç, doğabilecek risklere ağır bastığında yapılabilir.” 

 

Konuşmasının devamında “Bir yaşam, fiziksel bedenimizden ve DNA’mızdan daha fazlasıdır. Gen ameliyatından sonra çocuğun özgürce yaşama; mesleğini, vatandaşlığını ve mahremiyetini seçme hakkı vardır. DNA’mız hayat amacımızı veya başarılarımızı önceden belirlemez. Kendi çalışkanlığımız, beslenmemiz, toplumun ve sevdiklerimizin desteği bizi her daim ilerletecektir. Genlerimiz ne olursa olsun, her bakımdan eşitiz. Zenginlik sağlığı belirlememelidir. Genetik tedavi geliştiren kuruluşların her kesimden aileye hizmet etmek için derin bir ahlaki zorunluluğu vardır.” ifadelerini kullanıyor.

 

Jiankui İnsan Genomu Düzenleme Zirvesi’nde çalışmalarını şu şekilde anlatıyor. Kendilerine IVF için başvuran (In vitro Fertilizsayon; Tüp bebek), HIV negatif kadın partnerler ile  HIV'in neden olduğu enfeksiyonların ilaç terapisi ile bastırıldığı, HIV pozitif erkeklerin çalışmaya dahil edildiğini, anneden aldıkları yumurta ve babadan aldıkları sperm hücreleri (spermler HIV virüsünden arındırılarak kullanılmış) ile bir zigot oluşturulduğunu ve bu zigotun CRISPR-Cas9 yöntemi ile CCR5 geninin 32 bazlık bir bölümünün kesilmesi ile HIV’e karşı direnç oluşturulduğunu ifade etti. 

 

Şimdi, nasıl bir sonuç oluşacak?

CCR5 genindeki bu mutasyonun daha önceki çalışmalardan HIV’e direnç sağladığı zaten bilinen bir durum. Bilinmeyen şey, bunun bir gen düzenleme sistemi ile bir embriyoda oluşturmak ve sonuçlarının ne olacağı?

 

Los Angeles’tan Nörobiyolog Alcino Silva ve ekibi "CCR5 genindeki değişikliğin, bilişsel işlevi değiştirdiğini" söylüyorlar. Ancak, Dr. Silva, “Daha akıllı bebeklerin nasıl tasarlanacağını bildiğimize dair yanlış bir algının olması talihsiz bir durum. Bu deneyler henüz çok erken,  yeterince bilgimiz yok ve sonuçları felaket olabilir" diyor.

Evet, temkinli yaklaşıyor olaya.

 

CCR5 geni mutasyonlarının ve fare deneyleri sonucunda öğrendiğimiz bir diğer şey, bu mutasyonun erken yaşta inmeye neden olduğu. 

Tüm bu sonuçlar bize, CCR5 geninin çok yönlü bir gen, yani pleitropik olduğunu gösteriyor. Jiankui’nin hedeflediği gen işte böyle bir gen ve şu anda birer bebek olan Lulu ve Nana’da, bu gen yapay yollarla bozulmuş halde... Amaçları belki AIDS'i durdurabileceklerini göstermekti; ancak diğer yandan çok zeki olma, ya da genç yaşta inme geçirme ya da kalp krizi riskinin artması ya da bir grip virüsünden ölmek gibi hiç akıllarında olmayan pathwayleri tetiklemiş de olabilirler.

Çin hükümeti, Jiankui’nin profesörlüğüne son verdi, deneylerini durdurdu ve inceleme süresince laboratuvarını askıya aldı. Nana ve Lulu ise hükümet gözetimine girdi ve bebeklerin son durumu hakkında birbilgimiz yok.

 

Olayın diğer trajik noktası ise,

Lulu ve Nana’daki gibi bir gen düzenlemesi yaptığınız zaman, yani zigotu oluşturan yumurta ve spermde bir gene editing gerçekleştiği zaman bu değişiklik sadece o bireyi etkilemez. Onun neslinden gelen bireyleri de etkiler. Jiankui HIV’e dirençli bir insan yaparken, bilişsel gücü çok yüksek çok zeki bir nesil de ortaya çıkarmış olabilir. Genetik zarar bırakarak kanser, organ işlev bozukluğu, zihinsel hasar, immün sistem bozukluğu gibi istenmeyen etkilere sahip bir nesil de ortaya çıkarmış olabilir. Bunu ancak eğer bebekler yaşamaya devam ederse görebileceğiz. Tabi ki çocuk sahibi olurlarsa, onların nesilleri ne durumda diye paylaştıkları kadar takip edebileceğiz.

 

Genetik devrim çok hızlı bir şekilde geliyor. Peki böyle bir geleceğe hazır mısınız? 

Öyle ki, tüp bebek merkezlerinde istediğiniz özellikte bebeklere sahip olmaya alışıldı bile gerçi. Ancak peki ya deney ortamlarında üretilmiş bir organ nasıl olur du? Ya da yedek parçalarınızı taşıyan bir insan klonu…

 

Ancak ya etik, ahlaki ilkeler ne olacak. Bir canlının canlı kabul edilmesi -aslında bu yanlış bir ifade oldu, birey kabul edilmesi daha uygun düşer sanırım-  ne zaman gerçekleşir. 

 

Genetik devrime hazır mıyız?

Meydana gelecek olan gelişmelerin sosyolojik, psikolojik, biyolojik ve etik değerleri yeniden değerlendirmeye sokacağı kesin gibi görünüyor.

Evet! Genetik devrim geliyor gibi görünüyor.

Burada Yuval Noah Harari’yi anmadan geçemeyeceğim. Homo Deus kitabında der ki “İnsanları tanrı mertebesine yükseltmek muhtemelen üç şekilde ilerleyebilir: Biyoloji mühendisliği, siborg mühendisliği ve organik olmayan varlıkların mühendisliği.”

 

Doç.Dr. Müzeyyen Sena İzmirli

 

 

Kaynaklar

Cohen J. Did CRISPR help or harm the first ever gene edited babies? Science. 2019 doi: 10.1126/science.aay9569

Zhou M, Greenhill S, Huang S, Silva TK, Sano Y, Wu S, Cai Y, Nagaoka Y, Sehgal M, Cai DJ, Lee YS, Fox K, Silva AJ. CCR5 is a suppressor for cortical plasticity and hippocampal learning and memory. Elife. 2016;5:e20985.

He Jiankiu Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCn_Elifynj3LrubPKHXecwQ

 

 

 
Toplam blog
: 7
: 54
Kayıt tarihi
: 24.03.22
 
 

Ben Tıbbi Biyoloji alanında yüksek lisans, moleküler biyoloji ve genetik alanında da doktora yapm..