Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '22

 
Kategori
Bilim
 

ŞEKER ile NASIL BAŞA ÇIKILIR?

Tip 2 diabet hastalığı, namı diğer şeker hastalığı kronik bir hastalıktır. Taşıdığın genetik yatkınlık bu hastalığa seni yaklaştırsa da yaşam stili bu hastalığın daha erken, ya da daha geç ortaya çıkmasına neden olabilir. 

Peki, bu hastalığın tedavisi var mı, geri döndürülebilir mi?

Ya da bu hastalığa iyi gelen şeyler nelerdir?

Tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat MÖ 5. yüzyılda yaşamış Yunan’lı bir hekimdir. En sevdiğim mottolarından biri “Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun” sözleridir. 

Ondan yıllar yıllar sonra ta ki 19. yüzyıla geldiğimizde Alman filozof olan Ludwig Feuerbach bu kez "İnsan, yediği şeydir" demiştir.

Bu örnekleri onlarca çoğaltabiliriz.

Ama söylenmek istenen çok açık değil mi?

Beslendiğiniz şeyler size ya şifa verir ya da hastalık. 

Buradan zaman içerisinde edindiğimiz hastalıkların bizim yaşam profilimizden, hayat stilimizden, yediğimizden içtiğimizden, hareketimizden ya da hareketsizliğimizden ve de soluduğumuzdan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Tabi ki dip not olarak şunu eklemeliyim genetik hastalıklar dediğimiz hastalıklar bu grup içerisinde değil.

Bunun için sizlere 2014’te bir derleme makale olarak Lancet dergisinde yayınlanmış -ki etki değeri 79’dur- “Tip 2 diyabetin diyet içeriği ve beslenme stratejileri ile önlenmesi ve başa çıkılması” başlıklı bir makaleyi çevirmek ve paylaşmak istedim.

Bu makaleye göre Tip 2 diyabet ile başa çıkmak için bazı başlıklar vermişler. Makaledeki başlıklara ek olarak, benimde kendi yazılarımdan elde ettiğim çıkarımları sizlere 15 başlık altında aşağıda veriyorum.

Zaman kaybetmeden başlayalım, yolumuz uzun.

1. Rafine şekeri hayatımızdan çıkaralım (tatlı, pasta, pirinç, çay şekeri, şekerli içecekler). 

Bunun yerine beslenme profilimize, işlenmemiş karbonhidratları yani lifli karbonhidratları ekliyoruz. Bunların glisemiks indeksi (Gİ) düşüktür, glisemik loadingi (GL) yüksektir, özetle kana daha yavaş geçerek kan şekerini daha yavaş yükseltir, hatta kan şekerini düzenler (tam tahıllar, tam buğday, yulaf,) 

2. Hayvansal yağları ve trans yağları hayatımızdan çıkaralım.

Bunun yerine, zeytinyağını ekleyelim. Ayrıca, omega yağ asitleri açısından zengin ceviz, fındık, balık gibi besinleri ekliyoruz. 

3. Yeşillik. Biz otçul muyuz demeyin. Bol yeşillikli bir salata (marul, maydanoz, nane, dere otu, tere, yeşil soğan, ıspanak, vs) her daim sofranızda olsun. 

4. Bu madde de bakliyat var. Bunlar neler, bildiğimiz nohut, yeşil mercimek, kırmızı mercimek, bakla, börülce, barbunya, maş fasulyesi vs. 

5. Bağırsak mikrobiyomu çok önemli sağlığımız için. Bu yüzden, bağırsaklarımızdaki iyi bakterileri artıracak kefiri hayatımıza kabul edelim. Kefir yoksa probiyotik yoğurt, oda yoksa yoğurdumuzu evde mayalayalım en azından.

6. Karnabahar ve brokolinin -brokoli ayrıca süper gıda listesinde yer almakta- şekeri düşürücü etkisi olduğu gösterilmiş.

7. Tüm bu besinlerimizi nasıl daha lezzetli hale getireceğiz diye düşünüyorsanız, bu madde lezzetlendirmek için. İşin güzel yanı ayrıca bu baharatlar, şekeri düşürüyor. Bun baharatlar başta tarçın, kimyon, zencefil, ve zerdeçal. Tarçın, midenin geç boşalmasını sağlıyor ayrıca da şekeri de düşürüyor. Kimyon, hem hazımsızlığa iyi geliyor hem de yine şekeri düşürüyor. Zencefil ve zerdeçal da zaman içerisinde lipotoksik olan hücrelerimizin, sade bir dille bozulan hücrelerimizin yeniden iyileşmesini, insülüne karşı olan direncinin düzeltilmesini sağlar.

8. Kırmızı eti mümkün olduğu kadar az tüketelim. Tükettiğimiz bölümde doğru pişirme metotlarını kullanalım. Mangal ızgara yasak yani. Bunun yerine etin en doğru pişirme yöntemi olan haşlama yöntemini kullanalım. 

Kırmızı et yerine mümkün olduğu kadar beyaz eti (tavuk, hindi, balık) koyabiliriz.

9. Vitamin ve mineral takviyeleri. D vitamini eksikliğinin ve Mağnezyum (Mg) eksikliğinin şekeri yükselttiği görülmüş çalışmalarda. Bunun için bir uzman kontrolünde D vitamini ve Mg takviyelerini kullanalım.

10. Harika bir madde ile geliyorum şimdi size. Kahve maddesi…

Günde içilen bir fincan kahvenin şekeri düşürdüğü gösterilmiş.

11. Hareket, egzersiz. Şekerin en büyük nedenlerinden biri sedanter hayat, yani hareketsizlik. Bu yüzden hayatımıza mutlaka bir egzersiz planı ekleyelim. Bu yürüyüş olur, plates olur, bisiklet olur. Kendinize uygun bir egzersiz planı belirleyip ona göre devam etmek gerek.

12. Sirkadiyen ritim. Bu ne demek bedenimizin ritmi. Her canlı gibi bizim bedenimizin de gün içerisinde bir ritmi var. Bu ritme uygun olarak beslenmek ve bu ritme uygun olarak uyumak gerekiyor. Özetle bahsetmek gerekirse, hava aydınlıkken yemeğimizi yiyeceğiz, karanlıkta da uyuyacağız anlamına geliyor aslında. Bunun için bir videom var, onu sağ üst köşedeki kart sekmesine yerleştiririm sizler için. Uyku düzeni için es geçemeyeceğim bir diğer nokta uykunun en az 6 en çok 8 saat olması. Ayrıca uyku süresinin başlangıcının gece 24:00’den önce olması gerekiyor. Yani, gece 12 de uyumuş olmak gerekiyor ki bedenimiz hücrelerimizi tamir etsin ve güne hazırlasın.

13. Su. Bu kadar madde hazırlayıp suyu eklemeden geçmek olmaz. Bedeninizin yaklaşık %70’i su ve susuz hiçbir metabolik yolağımız çalışmıyor. Bu yüzdendir ki susuz insan ortalama 5 gün yaşar. Aç bir şekilde ise 40 güne yaşayabilir. Buradan suyun ne kadar hayati bir parametre olduğu anlaşılıyor sanırım.

14. Aralıklı oruç ile birlikte kalori kısıtlaması. Hücrelerin yenilenmesini, gençleşmesini sağlayan bu sistemi hayatımızın içine adapte etmemiz gerekiyor. Yapılan çalışmalar ne kadar az kalori alınırsa o kadar ömrün uzadığını gösteriyor.

15. Stres. Biliyorum bu madde ile nasıl başa çıkacağız sorusu akla geliyor. Ancak, bir şekilde küçük şeyler ile mutlu olmayı ve problemleri kafaya takmamayı öğrenmeliyiz. Gerekirse bir uzmandan destek almalıyız, ya da sizin için ne uygunsa…

Sonuç olarak, beslenme profilinin, yaşam stilinin bilim insanları tarafından, filozoflar tarafından, atalar tarafından altı öyle kalın çizilmiş. Buna rağmen bizler, insan evlatları nedendir bilinmez, hasta olmadan sağlığın kıymetini bilemiyoruz. En önem vermemiz gereken şey oysa sahip olduğumuz bu beden. Bu hayatta bizi ayakta tutan şey sahip olduğumuz bu beden ve yedeği yapılamıyor.

Başka bir yazıda, başka bir konu ile görüşmek üzere

Her zaman çocuk merakı içinizde olsun.

Sağlıcakla kalın.

Doç.Dr. Müzeyyen Sena İzmirli

 

Kaynaklar

Ley SH, Hamdy O, Mohan V, Hu FB. Prevention and management of type 2 diabetes: dietary components and nutritional strategies. Lancet. 2014;383(9933):1999-2007.

Izmirli M*, Ecevit H, Gogebakan B. Autophagy to Survive. J Archives Medical Rev. 2014;23(3):411-419.

 

Bana ulaşabilirsiniz!

Youtube Kanal Linki: https://www.youtube.com/channel/UC9ALcHUsvG_Pa-vBuWhpkFg

Mail: muzeyyenizmirli@gmail.com

Milliyetblog: http://blog.milliyet.com.tr/birakademisyeninkadraji

İnstagram: @docdr.muzeyyenizmirli

ResearchGate: @MuzeyyenIzmirli

Linkedin: @müzeyyenizmirli

Twitter: @IzmirliMuzeyyen

Facebook: @muzeyyenizmirli

1000k kitap: @msena35

Podcast: @birakademisyeninkadrajı

 
Toplam blog
: 7
: 54
Kayıt tarihi
: 24.03.22
 
 

Ben Tıbbi Biyoloji alanında yüksek lisans, moleküler biyoloji ve genetik alanında da doktora yapm..