Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '22

 
Kategori
Bilim
 

Ölümsüzlüğü Aramak

Yaşlılık nedir?

Yaşlılık tedavi edilebilir mi?

Yaşlılık tedavi edilebiliyorsa, ölüm tedavi edilebilir mi?

Neden yaşlanıyoruz serisinin 3. ve son yazısı. Şimdilik...

Yaşlılıkla ilgili önceki yazılarda Lokman Hekim efsanesinden bahsetmiştim. Lokman Hekim hakkında okumalar yaparken, karşıma Şahmeran efsanesi çıktı ve çok ilgimi çekti. Benim bu mitoloji, tarih okumalarından neler çıkacak daha bilemiyorum ancak ilginç bulduklarımı özet bir şekilde sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Şahmeran baş kısmı kadın, vücut kısmı yılan olan, başına bakılınca güzelliğinden büyülenilen, vücuduna bakıldığında korkulan bir varlıktır. Yer altında yaşar ve yılanlara hükümdarlık eder. Daha önce bir insana aşık olmuş ve onun tarafından ihanete uğramıştır. Camaşb ise Bilge Danyal’in oğludur. Biz Danyal peygamber olarak da biliyoruz. Camaşb geçimini odunculuk yaparak sağlamaktadır. Bir gün arkadaşları ile odun toplamaya gittiklerinde bir kuyuda bal bulurlar. Balı çıkarması için Camaşb’ı kuyuya indirirler. Bal çıktıktan sonra kuyuda kalan Camaşb’la balı paylaşmak istemediklerinden onu orada bırakırlar. Camaşb kuyuda etrafına bakınırken, bir delikten bir ışık süzüldüğünü fark eder ve o deliği büyütünce arkasında büyük bir bahçe ve içinde de güzeller güzeli olan Şahmeran’ı görür. Şahmeran ile Camaşb arkadaş olur ve 7 yıl boyunca birbirlerine hikayeler anlatarak birbirlerine arkadaşlık ederler. Ancak Camaşb ailesini özleyince Şahmeran kendisi hakkında kimseye bilgi vermemesi şartı ile bırakabileceğini söyler. Camaşb söz verir ve Şahmeran’da Camaşb’ı bırakır. Çıktıktan sonra, ülkenin hükümdarı Keyhüsrev’in hasta olduğu ve hastalığına iyi gelecek tek şeyin Şahmeran’ın eti olduğunu öğrenir Camaşb. Önce Şahmeran’ın yerini bildiğini kimseye söylemez ancak onun Şahmeran’ın yanından geldiği  öğrenilince, vezirin adamları işkence eder ve Şahmeran’ın yerini söylemek zorunda kalır. Şahmeran önce çok üzülse de sonra öleceğini anladığında, Camaşb’a etinin hükümdara yedirilmesini, pişen suyu da Camaşb’ın içmesini salık verir. Hükümdar iyileşir, Camaşb’ı vezir yapar, Şahmeran’ın suyunu içtiği için de her şeyi bilen bilge haline gelir. 

Buradan yaşlılık mevzusuna gelirsek eğer, karşımıza “gerontoloji” adı altında bir bilim dalı çıkıyor. Bu bilim dalı yaşlılık hastalıkları ile ilgileniyor. Yaşlılığa “geriatri”, yaşlılık hastalıklarına da bu yüzden “geriatrik hastalıklar”, bu alanla ilgilenen uzmanlara da “gerontolog” deniyor.

Gerontologlar hastalıkları 3 başlık altında topluyorlar.

Bulaşıcı hastalıklar, genetik hastalıklar, kronik hastalıklar ki bunlar geriatrik hastalıklar olarak bildiğimiz hastalıkları da içermektedir.

Yaşlanma hastalıkları nasıl oluşur?

Bunu size şöyle bir örnekle anlatabilirim sanırım. 

Hareketli parçaları olan makineler, örneğin bir araba, bir mutfak robotu, zaman içerisinde, kullanılmaktan bozulmaya başlar. Parçaları okside olur yani paslanır, aşınır, yağı eksilir ve hava ile maruziyetinden dolayı bozulur. Aynen makinelerde olduğu gibi, insan da yaşama geldiği andan itibaren hücrelerinin kullanımından hücreleri okside olur, bozulmaya başlar ve zamanla bir çok hasar bedende birikmeye başlar. 

Bedenin işleyişini gerçekleştiren metabolik ağ, kimyasal reaksiyonlar zinciri, işlemez olur. Öyle bir noktaya gelir ki -tabi bu arada yıllar geçmiştir- bu hasarlar yaşlılık hastalıkları olarak ortaya çıkmaya başlar. Beliniz bükülür, kaslarınız bozulur, iç organlarınızın hücreleri üzerine düşen görevleri yapamaz hale gelirler. Eğer süreci yavaşlatacak şekilde bir şeyler yapılmazsa da olay artık yokuş aşağıdır. Yokuşun nerede bittiğini biliyoruz değil mi?

Mezar…

Ben bir bilim insanı olduğum için, aynı konu üzerinde çok farklı görüşlerdeki bir çok bilim insanının makalelerini okuyorum ve kendimce bilim insanlarının yaptıklarını karşılaştırıyor ve bu konu ile ilgili neler yapılabilir gibi düşünüyorum. 

Burada yaşlanma ile ilgili yaptığım ilk makale  ile ilgili şunu söylemek istiyorum. Orada çalışan bilim insanlarının (Dr. Andrei ve Vera) deneylerini ve deneyle ilgili sonuçlarından bahsetmiştim size. Orada yapılan deneylerde benim için çok fazla soru işareti vardı? Yaşlanma konusuna tek bir yönden bakmışlardı. Olayı sadece hyaluronik asit açısından ele almışlardı. Ekip telomer ve sirtuin üzerine de çalışıyordu ancak bunları da eklesek olay yine de eksik kalıyordu. Oysa yaşlanma oldukça kompleks, birden fazla yolak tarafından etkilenen bir durum. Daha doğrusu bizim metabolik içeriğimiz, hücrelerimiz arasındaki etkileşim çok karmaşık. Dr. Andrei ve Vera’nın çalışmalarındaki moleküllerin ve yolakların yaşlanma mevzusundaki etkisini yadsımıyorum. Elbette ki etkisi var. Ancak olayın çok daha karmaşık olduğunu düşünüyorum ve daha çok yönlü bakmak gerektiğini söylemek istiyorum.

Ben böyle düşünürken, araştırmalar yapa gelirken tabi ki karşıma benimle benzer düşüncelere sahip bir bilim insanı çıktı. 

Kim bu derseniz Dr. Aubrey de Grey

Dr. Andrei’nin ekibine göre biraz daha geniş bir ekip kurmuş. Dolayısıyla da çok daha fazla yolak üzerinden yaşlanma mevzusunu çalışabilmiş. 

Şimdi Aubrey De Grey ve SENSE projesi hakkında konuşmaya başlayabiliriz.

Aubrey De Grey, yapay zeka çalıştıktan sonra 20’li yaşlarda kariyerini biyoloji alanına yönlendiren bir bilim insanı, aynı zamanda bilimsel bir derginin editörü. Kafayı, ölümü tedavi etmeye takmış. SENSE isimli bir proje tasarlamış ve dünyanın pek çok yerindeki bilim insanı ile birlikte çalışmaya devam ediyor.

Grey, yaşlanma olayını gerontologların doğru anlamadığını, kendi biyolojik metabolizmamızın çok karmaşık olduğunu ve burada hangi noktanın yaşlanma ile ilgili olabileceğinin tahmin etmemizin zor olacağını ifade ediyor ve diğerlerine göre daha uzun yaşayan hayvanların neden daha uzun yaşadığını anlayarak olayın çözümlenemeyeceğini düşünüyor. 

Grey insan vücudunda biriken hasar türlerini 7 kategoride topluyor. 

Bu başlıklar altında da, her bir hasar durumu için tedavileri  şu şekilde belirliyor.

Hücre kaybı, atrofi                                         kök hücre tedavisi

Hücre döngüsü bozulması                            telomere kontrolü 

Hücre ölümü                                                 hücre intihar genlerinin kontrolü

Mitokondriyal mutasyonlar                            yedek kopyaların kullanılması

Hücre içi çöplerin oluşması                           çöp temizleyici enzimleri dışardan vermek

Hücreler arası çöp oluşması                         bağışıklık sistemini güçlendirmek

Ekstraselüler matriksin sertleşmesi              çapraz bağ kırıcıların kullanılması

Yukardaki başlıkların her biri başlı başına anlatılması gereken mevzular. Ancak ben burada sadece mitokondri ile ilgili olan hücre içi çöp oluşumundan bahsedeceğim. 

Mitokondriyal  serbest  radikal  yaşlanma  teorisi olarak ta bilinen bu başlıkta,  reaktif radikal oksijen türleri olarak adlandıracağımız hücre içi hasarlara ve çöplerin oluşmasına neden olan moleküller karşımıza çıkıyor. Mitokondri, bunları, ATP üretirken oluşturuyor. Ancak genç bir hücrede, reaktif oksijen türlerini temizleyen çok sayıda temizleyici enzimler de var. Yani çöp oluşsa da temizleniyor. Yaş ile beraber bu radikal oksijen türleri artıyor, temizlikçiler ise azalıyor ve sonuçta temizlenemeyen bu moleküller proteinlerin, lipitlerin, DNA’nın ve RNA’nın da bozulmasına neden oluyor. Arkasından mitokondriyal DNA mutasyonları geliyor. Artık buradan sonra yukarda da ifade ettiğim gibi yokuş aşağı.

Şimdi bu konu uzar gider. Bu SENSE projesi kapsamında yüzlerce makale yayınlanmış. de Grey’in toplamda PUBMED’de basılmış 226 makalesi var. Bunlardan 161 tanesi yaşlanma ile ilgili. Ben sadece sizler için bu yazıyı, iki makalesi ve TED konuşması üzerinden hazırladım. Artık projenin toplam büyüklüğünü ve harcanan parayı siz tahmin edin.

Biz yaşlanmaya çare bulunabilecek kadar yaşar mıyız bilemiyorum. Hali hazırda Guiness Rekorlar Kitabına girmiş 122 yıl 164 gün yaşayan bir Fransız kadın vardı. 1997 yılında tarih boyunca en uzun yaşamış insan unvanını almıştı. Biz o kadar yaşar mıyız bilemiyorum.

Ancak ille de bu sürece yetişmek istiyorum derseniz CRYONIC enstitüsü diye bir enstitü var Amerika’da. Bedenleri donduruyorlar. Şirket Robert Ettinger tarafından 1976 yılında kurulmuş. Halihazırda 150 bedeni dondurmuşlar. İlk dondurulan beden Ettinger’in eşi imiş 1977 yılında. Kendisi ise 93 yaşında 2011 yılında ölmeden hemen önce dondurulmuş. 

Ücreti ne kadarmış diye merak edenlere onu da araştırdım. Ortalama 28 bin dolara bir bedeni donduruyorlar. Eğer son dakikada hazırlıksız gelen bir misafir ise ücret 35 bin dolara kadar çıkıyor. 

Yalnız henüz çözdürülen yok, ona göreJ

Umarım yazıyı beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz sevdiklerinizle de paylaşırsanız sevinirim.

Bir sonraki görüşmeye kadar meraklı kalın.

Hoşça kalın

 

Dr. Müzeyyen Sena İzmirli

 

 

de Grey AD. Three detailed hypotheses implicating oxidative damage to mitochondria as a major driving force in homeotherm aging. Eur J Biochem. 2002;269(8):1995.

West MD, Sternberg H, Labat I, Janus J, Chapman KB, Malik NN, de Grey AD, Larocca D. Toward a unified theory of aging and regeneration. Regen Med. 2019;14(9):867-886.

Cryonic Institute: https://www.cryonics.org

 

Bana ulaşabilirsiniz!

Youtube Kanal Linki: https://www.youtube.com/channel/UC9ALcHUsvG_Pa-vBuWhpkFg

Mail: muzeyyenizmirli@gmail.com

Milliyetblog: http://blog.milliyet.com.tr/birakademisyeninkadraji

İnstagram: @docdr.muzeyyenizmirli

ResearchGate: @MuzeyyenIzmirli

Linkedin: @müzeyyenizmirli

Twitter: @IzmirliMuzeyyen

Facebook: @muzeyyenizmirli

1000k kitap: @msena35

Podcast: @birakademisyeninkadrajı

 
Toplam blog
: 7
: 54
Kayıt tarihi
: 24.03.22
 
 

Ben Tıbbi Biyoloji alanında yüksek lisans, moleküler biyoloji ve genetik alanında da doktora yapm..