- Kategori
- Sosyoloji
Gerçeğin bir yönü, gerçek değildir
9 Ocak 2004’de Vakit Gazetesi’nden M. Emin Kazcı yazdı:
“ancak kesin olan bir genel gerçek var ki; Bu ülkede birileri,
laikliği hararetle savunuyor görünmeyi, bir takım işler çevirmeyi hakketiren
bir maske gibi algılıyor.
Öyle ya, şu son dönemin banka hortumcularına, hangisini gerici sayabilirsiniz?
Laiklik için illa bir tehdit aranırsa, bundan ala bir tehdit mi olur?”
Çok doğru bir saptama; laiklik için bundan daha ciddi bir tehdit mi olur?
Çok doğru…
Eksiği var…
Halkı soyanlar arasında, İslamcı, Müslüman, dini bütün, dualı açılışlar yapan, adlarını bile İslam kültüründen alan kişiler, şirketler, holdingler, bankalar hem de uluslar arası düzeyde bu ülkenin zavallı Müslüman halkını az mı soydular?
Bunu en iyi bilen de Müslümanlar değil mi?
Faiz değil, kar payı veriyoruz diyenler laik soyguncular mı?
Kombassan’ın zavallı kandırılmış Müslüman halkımıza yolladığı mektubun daha mürekkebi bile kurumadı.
Peki nedir, İslamcısı soyuyor, laikcisi soyuyor..
Nedir işin özü?
İşin özü; paranın, sermayenin dini, ulusu, halkı, ülkesi, insanı yoktur..
O, her şeyi, ama her şeyi, heryerde paraya çevirmeye bakan bir türdür.
Ve o bunun için her şeyi kullanır, en kutsal, en değerli, en tarihsel, en önemli ne varsa, her şeyi kullanır, sonrada atar.
Bu sermayenin yasasıdır. Paranın da kuralı…
Bunu anlamak gerek
Laikliği sömürenleri, Atatürk’ü sömürenleri görüp; dini, Müslümanlığı, Türklüğü, Kürtlüğü, Aleviliği sömürenleri görmemek;
Çarpıktır, eksiktir, tek gözlülüktür.
Halkı ikiye, üçe, dörde, beşe bölüp soymalarının adı; BÖLÜŞEREK SOYMAKTIR
Soygunculuk yapısaldır.
Paranın egemenliği sonucudur ve kaçınılmazdır.
Bunun önünde de,
Ne din dayanır
Ne laiklik dayanır
Ne halk dayanır
Ne ülke dayanır
Ne cumhuriyet dayanır
Ne doğru dayanır
Hepsi yıkılır.
ve hepsi yıkılmaktadır, çürüyerek, çürüterek, yıkarak, yıkılmaktadır.